YYÜ İlahiyat Fakültesi"nden Vakit'in haberine tekzip

YYÜ İlahiyat Fakültesi"nden Vakit'in haberine tekzip

"Van YYU Ilahıyat Fakultesı’nde neler oluyor ?" başlıklı, sitemizin Vakit gazetesinden alıntıladığı habere Y.Y.Ü. İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı tekzip etti. Tekzibi aynen yayınlıyoruz:

"Van YYU Ilahıyat Fakultesı'nde neler oluyor ?" başlıklı, sitemizin Vakit gazetesinden alıntıladığı habere Y.Y.Ü. İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı'ndan tekzip geldi. Tekzibi aynen yayınlıyoruz:

Vakit Gazetesi'nde 08.07.2008 tarihinde şahsımız ve Fakültemizle ilgili olarak yayınlanan iftira dolu haberi tekziptir:

Haberin başında yer alan bayan mescidinin öğrenci işlerine dönüştürülmesi doğrudur, ama haber sanki özellikle eksik bırakılmış ve çarpıtmalarla süslenmiştir. Orta büyüklükte bir salondan oluşan bayan mescidi, ihtiyaç nedeniyle hemen bitişiğindeki daha küçük bir salona taşınmıştır ve bu yeni mescit Fakültemizde çalışan az sayıdaki bayanın ihtiyacını fazlasıyla karşılamaktadır. Bu durum konuyu haber yapan gazetenin muhabirine, hiçbir zorunluluk olmadığı halde, Fakültemiz sekreteri tarafından gösterilmiş olup, meselenin bu tarafına haberde yer verilmeyerek, sanki İlahiyat Fakültesi yöneticileri mescit kapatmış gibi bir izlenime neden olmuştur. Kaldı ki, fiziki şartları çok daha iyi olan Türkiye'de mevcut bütün ilahiyat fakültelerinin hiç birinde bulunmayacak sayıda mescidin, son derece elverişsiz ve kapasitesi düşük olan binamızda yer aldığını da hem haberi yapanlar, hem de Fakültede çalışanlar iyi bilmektedir. Başlangıçtan bu yana bina içinde bulunan üç adet mescit halen açık durumdadır.
Haberdeki yalan ve çarpıtma boyutu bununla da kalmamış, bayan mescidinin yer değişikliği, maksatlı olarak öğrencilere yönelik başörtüsü yasağı ile de ilişkilendirilmiştir. Fakültemizde öğrenci bulunmadığı için böyle bir sorunun neden mescit meselesiyle bir araya getirildiği ise anlaşılamamıştır. Konu, Anayasa Mahkemesi'nin üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan yasayı iptal etmesinden sonra üniversite girişinde geçici bir süre rektörlük tarafından uygulanan yasak ile ilişkilendirilmek isteniyorsa, bu tamamen tutarsız bir yaklaşım olur. Çünkü bu yasak 9 Haziran 2008'de başlamıştı. Mescit değişikliği ise, bundan on bir (11) gün önce yapılmıştı. Meselenin üst makama yaranmak şeklinde lanse edilmesi ise tam bir garabet örneğidir. Çünkü üst makam bunu sadece bu haber sayesinde duymuştur. Hem birim içindeki bir oda değişikliği ile bir üst makam neden ilgilensin ki? İddia edildiği gibi konu Fakülte içinde her hangi bir rahatsızlığa da neden olmamıştır; zira ne namazlarını bu mescitte eda eden memurelerimizden, ne de diğer personelimizden şu ana kadar bize herhangi bir şikâyet intikal etmemiştir. Kaldı ki, Üniversitemiz içinde şaşkınlık yaratsın.
Haberde yer alan, Fakültede birçok oda boşken bayan mescidinin öğrenci bürosu yapılmasının manidar olduğu ifadelerine gelince; tam aksine bina içinde hiçbir oda boş değilken, üstelik oda yetersizliği nedeniyle 15 odada ikişerden 30 öğretim üyesi beraber oturuyorken ve binanın yetersizliği ve elverişsiz olması nedeniyle başka bir yere taşınma hazırlıkları yapılıyorken, konunun böylesine çarpıtılması oldukça manidardır. Ayrıca, haberin bu bölümünde, Fakülte'ye 6 yıldır öğrenci verilmeyişinin suçlusu yeni yönetimmiş gibi gösterilmesi de tamamen asılsızdır. Kaldı ki, yeni yönetimin öğrenci alımı ile ilgili çabalarını herkes müşahede etmiş ve nihayet bu çabalar ürün vererek YÖK tarafından önümüzdeki yıl için öğrenci kontenjanı tahsis edilmiştir.
Böyle bir haberin çıkmasının gerçek nedeni olan meseleye gelince: Y.Y.Ü. İlahiyat Meslek Yüksek Okulu'nda (İMYO) çalışan öğretim elemanlarının, geçici olarak görevlendirildikleri İlahiyat Fakültesi'nden kendi birimlerine iade edilmeleri bir mağduriyet olarak lanse edilmiş, Hocaların hiçbir gerekçe gösterilmeden kendi kurumlarına iade edildikleri ifade edilmiştir. Halbuki bu iadenin gerekçesi açıktır ve bu geç kalmış bir işlemdir. İMYO çalışanlarının Fakülte'de görevlendirilmeleri, lisans öğrencisi varken 26.10.2001 tarihinde ihtiyaca binaen gerçekleşmiştir. Ama bu ihtiyaç fakültede 3 yıl önce öğrenci kalmadığı zaman tamamen sona ermiştir. Aslında o günlerde kurumlarına iadeleri gerekirken, her nedense bu gerçekleştirilmemiştir. Bu durum fark edildiği zaman, iade, olması gerektiği gibi, rektörlük onayı ile yapılmıştır. Ayrıca, kendi elemanlarımızın yeterli olması nedeniyle, bu öğretim elemanlarına şu anda ihtiyacımız kalmamıştır. Burada söz konusu çalışanların, haberde ifade edildiği gibi herhangi bir mağduriyeti söz konusu olmayıp, özlük hakları Fakültede nasıl idiyse kendi kurumlarında da aynen devam etmektedir. Hatta eğer çaba sarf edip, kendi birimlerine öğrenci alırlarsa daha avantajlı bir konuma da ulaşabileceklerdir.
Haberin bu şekilde çıkmasının ikinci bir nedeninin de kampüs içinde yer alan Cami'de imam olarak çalışan Müftülük elemanının İlahiyat Fakültesi Dekanı tarafından Diyanet İşleri Başkanı'na şikâyet edilmesi ve görev yerinin bu yüzden değiştirilmesi olduğu anlaşılmaktadır. Oysa bu da tamamen bir iftiradır. Sayın Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali BARDAKOĞLU Van'da bulundukları sırada Fakültemizi ziyaret etmişler ve bu yıl öğrenci alınacak olmasından duydukları memnuniyeti ifade ettikten sonra, diğer İlahiyat Fakültelerinde varolan uygulamalara atıf yaparak, Y.Y.Ü. Kampüsü içindeki Caminin de bir protokol ile İlahiyat Fakültesi Uygulama Camisi olarak hizmet vermesini, dekanlık makamında, İlahiyat Fakültesi öğretim üyeleri, Diyanet İşleri Başkanlığı personeli ve Van Müftülüğü mensuplarından oluşan ve sayıları 20-30 kişiye ulaşan bir mecliste dile getirmişlerdir. 28.05.2008 tarihinde gerçekleşen bu tekliften sonra 06.06.2008'de Dekanlığımız ile Van Müftülüğü arasında bir protokol imzalanmış ve Cami, Fakülte'nin uygulama camisi olmuştur. Camide görevli imam ise, bu protokol gereği, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın uygulamalarına uygun olarak başka bir camide görevlendirilmiştir. Dolayısıyla, İmamın mağduriyeti diye bir şey de söz konusu değildir. Haberin Camimizin eski İmamının cami cemaatini 20-30 kişiden 2 ila 3 bine çıkardığı gibi bir izlenim verecek biçimde hazırlanması ise, diğer bir ilginç çarpıtma örneğidir.
Yayınlanan haberlerin bu kadar asılsız olması yetmiyormuş gibi, bir de fotoğraflarımız yayınlanmak suretiyle, güya mescit kapatan, imam kovan, başörtüsü açan, özetle "Yüce İslam Dininin zararına çalışan kişiler" şeklinde ilan edilerek, kamuoyu önünde hedef olarak gösteriliyoruz. Bize veya aile fertlerimizden birine bu asılsız haber nedeniyle bir saldırı yapılsa, bunun dünyevi ve uhrevi sorumluluğunu kim üstlenecektir?
Sonuç olarak, tamamen çarpıtmalara ve iftiralara dayalı, kişilik haklarını zedeleyen yalan bir haber ile bir yandan şahsımız, diğer yandan da Y.Y.Ü. İlahiyat Fakültesi Dekanlığı karalanmak istenmekte, ayrıca Van'ın iyi haberlerle değil, kötü haberlerle gündemde kalmasına hizmet edilmiş olmaktadır. Üstelik bu tür yalan ve iftiralar, yalnızca bunlardan çıkar sağlamak isteyen kişilerin kalitelerini (!) ortaya koyan, hangi mihraklara hizmet ettiği belli olmayan, anlamsız ve beyhude çabalardan ibarettir. Daha kötülerini beklediğimiz bu asılsız haberler, İlahiyat Fakültesi'nin yıllardır artarak biriken öğrenci alımı, Fakülteye yaraşır bir bina kazanımı, Fakülte dergisinin faal hale getirilmesi vb. sorunlarını çözmeye çalışan bizleri yıldırmayacak, aksine azmimizi daha da artıracaktır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Prof. Dr. Abdulbaki GÜNEŞ (Dekan Vekili)
Doç. Dr. Ali Rıza GÜL (Dekan Yardımcısı)
[email protected]; [email protected]; [email protected] 'ye 14.07.2008 16:57-17:03 arasında "Yalan Haber" ve "Asılsız Haber" başlıklarıyla:
Selamün Aleyküm, Muharrem Coşkun Bey, hakkımızdaki haberle ilgili cevabımız ilişiktedir. İddiaların vahameti nedeniyle cevabımız biraz uzun olmasına rağmen, tekzibimizi yayınlayacağınızdan eminim. Selamlarımı sunar, hayırlı işlerinizde başarılar dilerim.

Doç. Dr. Ali Rıza GÜL
Y.Y.Ü. İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı