Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Zamane cinlerinin esrarı

Biliyorsunuz bizde kehanet haramdır. Sihir ve büyü de. İnsan iradesi üzerine ipotek koyarak onu kendi iradesine ram etmek isteyen herkes sihirbazların yaptıklarını, büyücülerin yaptıklarını yapıyorlar. Gelecekten haber vermek Kehanettir. Geleceği mutlak anlamda ancak Allah bilir. Biz geleceği döngüler, ilim ve hikmetle, tecrübelerle ön görebiliriz ki, bu da mutlak değildir. Kitapta bize apaçık bildirilmeyen konularda ihtiyat ederiz. Müteşabih konularda alimlere, ilim ve hikmet sahibi kişilere müracaat ederiz, esasa bağlı kalmak ve külli kurallara, muhkem nas’lara aykırı olmamak şartı ile belli bir usul içinde yorumda bulunabiliriz.

Bakın, Allah bizi farklı kabileler halinde yarattı ki, “Tearüf edelim / Bilişelim / İrfanlaşalım” diye. Kadın ve Erkek olarak yaratılmamız da böyle bir hikmete mebnidir. İnsanların yaşadıkları coğrafya, gelenek, tarih, iklim ve beslenme şartları onların kişilikleri üzerinde farklılıklara sebeb olsa da biz insan olarak bir ana babadan doğduk. Atamız da Hz. Ademdir. O da topraktan yaratıldı. Kardeş bile olsa aslında her insan TEK’dir. Allah bizi “parmak uçlarımız gibi ayrı” yarattı. Benzeştiğimiz konular vardır, farklılaştığımız konular vardır. En uzakta olduklarımız ile birlikte bir çok ortak noktamız vardır. Irk diye, kimi doğduğu toprağı esas aldı. Kimi “Kan” dedi. Kimi “baba kanı” dedi, kimi “ana kanı” dedi. Kimi “Din” dedi, kimi “Dil” dedi. Daha sonra birileri çıktı “Kültür milliyetçiliği”nden sözetti. Kimi “derisinin rengi”ne göre ayırdı insanları. Yarın biri de çıkar, kan grubuna göre ve/veya gen haritasına göre bir tanım yaparsa karşı mı çıkacaksınız?. İdeoloji din’den baskın olunca, birileri ideoloji uğruna din kardeşleri ile savaştılar. Ve hala savaşmıyorlar mı? Din Mezheblere ayrılınca Mezhebçiler birbiri ile savaşmadı mı? Yarın bizi çıkıp, doğum tarihinde güneş sistemindeki yıldız kümelenmesine göre, burçlara dayalı bir ırk tanımı yapsa, inanın bu insanların kendi uydurduklarından daha önce ve sonra bir değer ve anlam taşımayacak! Bir yandan TransHumanizm’den, Nesnelerarası İletişimden, biyolojik insanın sonunda söz ediyoruz, öte yandan Cinsiyetçilik, Türkçülük, Kürtçülük, Ulus devleti, Anayasa değişikliğini, Laikliği, Kemalizm'i konuşuyoruz.

Üstelik birileri yıldızlara bakıp kehanette de bulunuyorlar. Evet doğduğumu mekan, zaman yanında kozmik olayların yaşandığı dönemler bizim kaderimizin bir parçasıdır. Sadece doğduğumuz zamandan ibaret bir konu değil bu. Kozmoz tüm canlıların ve cansız şeylerin hayatını doğrudan ve dolaylı olarak etkileyecektir. Hafıza’mız ve bilincimiz, yaşadığımız zaman ve mekanla şekillenecektir. Kozmik hesaplar yaparak gelecekten haberler verip, insanların kaderlerine ilişkin yorumlar yapabiliyorlar. Laylar, Ley’ler, eşref zaman, eşref mekan derken, insanın şerefi kendi iradesine bağlı olmayan başka şeylerle ilişkilendiriliyor. Eldeki işaretler, yüz ölçüleri, her şey bir başka şeyin potansiyel risk ya da avantaj olarak habercisi olabilir. Uzun parmaklılar daha iyi piyano çalabilir ya da resim yapabilir. Sesi güzel olmak da ona bir fırsat sunabilir, ama bu her zaman böyle olmadığı gibi, bu durum ahlaki bir kişiliğin alameti olmayacaktır. İnsanların zeka tiplerini onların davranışlarından anlayabiliriz.

Bu meziyetlerin geliştirilmesi ve doğru kullanılması için ilim, hikmet ve tecrübe sahiplerinden de destek alabiliriz ama bu işi sihir, büyü, kehanet, ezoterik bir takım işlerle ilişkilendirmek, başımıza içinde çıkamayacağımız işler açabilir. Sihir, büyü, kehanet, Yahudi’lerin, Hristiyan’ların, Firavun’un, Satanist’lerin işidir. Katolikler başta olmak üzere bir çok kilise’de “Demonizm ve L’exorcisme” yani Şeytan ve “Cin çıkartma” ile ilgili özel kişiler ve bölümler vardır. Bunun yasaları ve eğitimi de vardır Vatikan’da ve Vatikan’a bağlı kiliselerde ve akademilerde. “Şeytan ve Cin çıkarma” işi bir insanı veya hayvanı, bir yeri veya bir nesneyi ele geçiren ezoterik bir varlığı kovmak için yapılan dini bir ritüeli ifade eder. L’exorcisme, o varlığa karşı zor alım, zor yaptırımla, onu bulunduğu yerden çıkartmayı ifade eder. Burada Babil’in önemli bir yeri vardır. Özellikle Kur’an-ı Kerim’de anlatılan Harut ve Marut olayı bu konuyla ilgilidir. MÖ 2. Bin yıldan itibaren buradan Kuzeye, güneye, doğuya, batıya doğru yayıldığı kabul edilir. Bu gelenek Kafkaslarda Şamanizm üzerinden yayılırken Mısır üzerinden Afrika’ya yayılır. Bu ritüellere farklı şekillerde bir çok toplulukta ve vudu’larda da görülür. Vudu’lar Haiti’de (Latin Amerika’da) varoldular. Vudu’larda bizde haram olan bir çok şey serbesttir.

Yahudiler, bizim Peygamberlerimizden olan Hz. Süleyman’ı bir peygamber değil, kadim uygarlıklara aid dini bir takım bilgiler ışığında cinler ve şeytanlar üzerinden sihir yapan bir büyücü gibi görürler (Haşa). Mevcut İncil’de, Hz. İsa inananları Cin ve Şeytan’lardan korur ve onların musallat olduğu insanların içinden o müfsid varlıkları çıkartır. (Matta 10-8)de Hz. İsa "Hastaları iyileştir, ölüleri dirilt, cüzamlıları arındır, şeytanları kovar. Ücretsiz aldınız, ücretsiz verin" der. Hristiyanlar bunu kiliseye bir emir olarak görürler. Ama artık Pedefolik Satanist’leri kutsayan Papa da bu işlerde Hz. İsa’dan çok Lucifer’e güveniyor herhalde!. Bu eleştiri ona içeriden yapılıyor artık. Zaten Saul’ün yaptığı da bu değil mi idi!

Şu uygulamalar aslında Sihir, Büyü, Kehanet ile ilişkili kişilerin kullandıkları tekniklerle ilgili konulardır. İnsanların irade ve tercihleri üzerinde onların algıları ile oynayarak onların üzerinde baskı kuran her söz, iş, işaret, sembol bu konuyla ilgilidir: Toplum Mühendisliği, Troller ve Propoganda, Media, Sosyal Media, Artırılmış Sanal Gerçeklik, Nesnelerarası iletişim, Sübliminal mesajlar, Cinsiyetsizleştirme, bazı sporlarla, gıda ve kozmetiklerle kadınların doğurkanlıklarının baskılanması, Rezonans ve biorezonans, Bio kimyasal etkiye sahip, ilaç, gıda ve kimyasallar, Benzer sonuçlar doğuracak yasal düzenlemeler, MetaVerse ve VR, NeuraLink, Halografi, Yapay Zeka, İpnotizma ve Manyetizma, bazı akıl çelen zeka oyunları, Satanistlerin Lucifer ayinleri, Sapık tarikatların ritüelleri, Ezoterik Ayinler, Moda akımlar, İnsanların iradesi üzerinde baskı oluşturan sloganlar, (Reklamcılar, Propogandistler, pazarlamacıların) insanların zaaflarını kullanarak ihtiyaçları olmayan şeyi ihtiyaç gibi göstererek onları yönlendirmeleri için kullandıkları yöntemler, Sahne performansı, İllizyon, müneccimlik, ipnoz, Bağımlılık oluşturan herşey ve her uygulama aynı kapıya çıkar.

Batıda buna “Magic” diyorlar. Bunlardan Gaib’den ya da gelecekten haber verenler bunu derin öngörü ile de açıklayabilirler. Din olmayan şeyi dinleştirmek, din adamı, ideolojik, politik kanaat önderi görünümlü kişilerin kitleler üzerinde otorite kurmaları sonucu yaşananları biliyorsunuz. Kimi Ezoterik varlıklarla temas kurarak bilgi alışverişinde bulunduğunu da ileri sürebiliyor.

Bugün buna yenileri de eklendi, LucidDream, Astral yolculuk, NLP teknikleri, Transandaltal Meditasyon uygulamaları, NLP teknikleri, bazı NeuraPsikososyal uygulamalar, hepsi bu konuyla ilişkilendirilebilir. MaviBalina gibi oyunlar üzerinden akıl oyunları ile aklı ele geçirme girişimlerinin sonuçlarını artık daha sık görmeye, duymaya başladık. Zamane büyücüleri, gökten Mesihi bile indirebilirler. Dağın içinden Yecüc-Mercüc huruç edebilir. Bulutları, vahşi, hayvanları harekete geçirebilirler. Karadan, denizden, havadan ordular ülkenize saldırabilir, ormanları yakabilir, evleriniz patlatılabilir. “Tekno büyücü”ler Starlink’ler, 5G üzerinden, RF, WiFi, Laser, Uydu teknolojisini kullanarak daha fazlasını da yapabilirler. MK ULTRA, Project Blue Beam, DEW Yönlendirilmiş enerji silahları ile ilgili bundan sonra daha çok şeyler duyacağız. Bitkiler, hayvanlar, İnsanlar üzerinden yapılan çılgınca deneyler sözkonusu. Maddenin yapısını manipüle ederek onu dönüştüren teknolojiler üzerinden çalışıyorlar. Bugün, zaman ve mekan konusunda çok farklı deneyler yapılıyor. Bu arada, Keramet zannettiğiniz bir çok şey Kehanet olabilir. Keramet, Allah’ın ikramıdır. O güç kimsenin tasarrufunda değil, yalnız Allah’ın elindedir. Melekler, Hızır, ya da ricalül gayb de öyle. Aslında Cinler ve Şeytanlar da dahil, herşey Allah’ın iradesi içindedir. Bizden istenen ise Onun rızasına uygun yaşamamızdır.

Stratejik ARGE sonucu gibi size sunulan gelecek ve ona karşı nasıl davranırsanız sonucun değişeceği ile ilgili yönlendirmeler hepsi aslında modern büyük teklifleridir. Şu gelirse böyle olur böyle yaparsan kazanırsın gibi öngörüler modern kehanet ürünü iddialardır.

Bugün dünyadaki dinleri çoğu kehanet baskısı altında. Yahudilik de öyle Hristiyanlıkta. Süleyman Mabedi, Babil bu konuda çok önemli. Asya dinleri ve modern inanç toplulukları da aynı grubta aslında. Bugünkü bilim, sanat, tarih, felsefi, siyaset çoğu illizyon. Kalkancı, Gülen , ya da Adnan Oktar, bir takım zamane şeyhleri’ni gördük, bundan sonra daha garip şeyler görecek ve duyacağız gibi. Kuşkusuz geleceği ancak Allah bilir ve bizim bu tehditlere, tehlikelere karşı hazırlıklı olmamız gerek. Eğer aklımızı başımıza toplamazsak, Zombi kuşağı kapıda.. Yalancı peygamberler, Sahte şeyhler, Kaderi değiştirmekten söz eden Tanrı kırallar, liderler, kanaat önderleri, şifa dağıtan şifacılar, Hitler, Stalin gibi ulu önderler hepsi aynı zamanda birer kahin, büyücü, sihirbazdırlar. Bilgisayar, gen mühendisiliği de Şeytani bir zeka ile aynı işe dönüşebilir. Önümüzdeki dönemde sanki, bu anlamda Mısır, Kudüs, Babil, Kafdağı, Sihir, Büyü, Kehanet, Şifacı medyumlar, Cincilik, Satanizm, Remil, fal okları, düğüm atmak, papaz büyüsü, Müneccimlik, Sigıl Remil atnalı, kuru kafa, nazar boncuğu, Muska, hayvan ya da insan kanı, tırnak, saç kullanılarak yapılan işler daha çok konuşulacak gibi.

Bakın önümüz arkamızdan, gök ve yerden Şeytan 4 koldan saldırıyor. Şeytanın büyücüleri, kahinleri de artık teknoloji kullanıyorlar. Sosyal Media onlarla dolu. CIA, FBI, NSA, CFR, Lockheed GPS Satallite Tracking, Vircator Attack, V2K, Remote Neural Monitoring, NeuraLink, NIS, Fusion Center, AFB, USAF say say bitmez 5G , Starling, WiFi hepsi çok büyük ölçüde onların kontrolünde. İnsin ve Cin’in Şeytanları da onlara hizmet ediyor. Adeta bilim, sanat, siyaset, bürokrasi, media onlara hizmet ediyor.

Biz 3 aylar’ın başındayız. Gelin Kur’an-ı kerim’i hem lafız ve hem de bana olarak okumaya başlayalım. Kur’an-ı Kerim müminler için şifa ve rahmet vesilesidir. Fatiha’nın babası üzerinde biraz düşünelim. Ve tabii Amentü üzerinde de. Dua edelim. Hannas’ın vesvesesinden, “Dualarımız olmasaydı ne işe yarardık” ki. Tabii önce tevbe edelim. (Felak 4) “Düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden O’na sığınırım. Cincilik ve benzeri safsatalarla halkı aldatan; birtakım yaldızlı kelimelerle insanların gözünü boyayarak gerçekleri çarpıtan; şeytânî taktiklerle kitleleri uyutarak hakkı bâtıl, bâtılı hak göstermeye çalışan “büyücülerden” O’na sığınırım.” Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 231 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar