Abdurrahman Dilipak
Zamanın kalbine yolculuk
Geçen gün Mehmet Ali Bulut’un yeni kitabı Hayat Yayınları arasında çıktı. “Tanrının Halkı’nın, Allah ile başı dertte” adını taşıyan kitap aslında Yahudi inancında kıyameti, “Tarihin sonu”nu, “Zamanın sonu”nu konu alıyor.
Birçok kişi Fukuyama “Tarihin sonu’nu yazınca bunu Fütüristik bir deneme olarak gördü. Aslında Huntington’un “Medeneniyetlerarası Çatışma”sı da, Fukuyama’nın “Tarihin sonu” da aynı kaynaktan beslenen, yönlendirilen bir çalışmaydı. Lucifer’in katipleri boş durmuyorlar. Bazan politikacı, bazan bilim adamı, sanatçı, işadamı, asker, filozof kimliği ile karşımıza çıkıyorlar. Bazan başında sarık, bazan boynunda haç, bazan elinde Menora ya da ateist, lezbiyen, homoseksüel fark etmiyor.
Nefsini Şeytana adamış kadrolarda şeyh de var fahişe de..
“Tanrı’nın halkı” kim? Tabii ki (!) Yahudiler. Bulut, Yahudi teolojisinden yola çıkarak, Siyonistlerin İslam dünyasına karşı düşmanlıklarının arka planını incelemiş kitabında.
Her Yahudi Siyonist değil. Yahudiler içinde de her tip insan var. Hristiyanlar da aynı. Onların içinde Siyonist olanlar da var. Mesela Evangelikler o grubtalar.
Hristiyanların kıyamet teolojileri daha farklı. “Tarihin sonu” onlar için Ege’de 7 kilise bölgesindeki birtakım işaretlerin ortaya çıkması ile başlayacak.
Yahudiler Hz. İsa’yı Mesih kabul etmedikleri için onlar kendi Meşiah’larını bekliyorlar. Hristiyanlar ise Mesih’in geri dönüşünü. İslam dünyasında ise Mehdi bekleyişi var. İslam dünyasındaki Mehdi beklentisi yanında bir de Deccal var. Hristiyanlar “Anti Chirist”den söz ediyorlar.
İslam dünyasında da özellikle Mehdiyet konusunda tek görüş yok. Şia’da bu konu iman meselesi gibi anlaşılıyor. Gelecek Mehdi, Şia imamı Hasan el Askeri’nin kayıp oğlu. Sünni gelenekte, bir görevlendirmeden söz ediliyor ve çok sayıda hadiste yer aldığı için “Tevatür” seviyesinde bir delil kabul edilir. Ama hadisçiler, bu rivayetlerin sahihliği konusunda şüphecidirler.
Kur’an-ı Kerim’de kıyamete ilişkin, Dabbetül Arz, Yecüc-Mecüc ve Bir Sekine / Sandıktan söz edilir. Mukaddes emanetlerin içinde yer aldığı bir sandık bu. Hristiyanlar Yecüc-Mecüc de Gog-Magog da derler. Luteryenler Türkleri Gog-Magog’la ilişkilendirirler. İslam geleneğinde önce Moğollar mı dense de daha sonra Çinliler olabileceğini düşünenler mevcut. Yaygın görüş, Zülkarneyn olayındaki sedden haber veren ayetteki müfsid kavmin, Kaf dağı çevresinden zuhur edeceği düşünülür.
Anadolu coğrafyası kıyamet coğrafyasının tam ortasında yer alır. El Bab, Melheme-i Kübra ya da Armegedon’un gerçekleşeceği Amik Ovasına açılan kapıdır. Hemen aşağıda ilk cinayetin işlendiği Şam ve kıyametin şifresinin saklı olduğu Kudüs var. Irak kara gömleklilerin zuhur edeceği Babil’dir. Doğu bölgesi Horasan’dan gelenlerin geçiş güzergahındadır. Kafkasya Kaf dağının coğrafyasıdır. Egedeki 7 kilise, İzmir, Manisa ve Muğla bölgesinde bulunur. Bunlar: Efes (Ephesos / Selçuk), İzmir (Smyrna), Bergama (Pergamon), Salihli (Sardes), Alaşehir (Philadelphia), Denizli (Laodikeia), Akhisar (Thyateira). Yukarıda Selanik, aşağıda Rodos’u da not etmek gerekir. Güneyde Tarsus önemli bir nokta. Mekke, Medine, Kudüs, Kıbrıs, Antalya, Konya, Afyon, Eskişehir, Kütahya, Bilecik, Bursa. Bu iller önemli. Hatay Antep, Maraş, Kilis ve Urfa’da. Bu illeri bir kenara not edin. Suriye ve Irak’ın tamamı, İran, Kuveyt, Ürdün ve Lübnan’ı ve Mısır’ı da bir kenara not edin. İncil’de Yuhanna’nın Apokalipsi yani “Mahşer günü kehaneti” ile ilgili bölüm onlara göre olacakları anlatır. Bu kehanetlere göre kan, gözyaşı, terör, tabi afetler 7 evrede insanlığın başına gelecektir. Hristiyan dünyasında Kehanet “Keramet” olarak anlaşılır. Bakın Hristiyan dünyanın zihin dünyasında bu kehanetler vardır ve sonuçta bu coğrafya Müslümanların ve Yahudilerin kontrolü altındadır.
Aslında BOP çerçevesinde, sınır, rejim ve iktidar yapıları değiştirilmesi hedeflenen ülkelerin çoğu bu coğrafyadaki ülkelerdi.
Bursa ve Yalova’da iki nokta önemli. İznik ve Mudanya. Mudanya’da Triyanabölgesi. Aya Yorgi, Aya Sotri, Aya Ayani manastırlarının bulunduğu bölge, diğer sözünü ettiğim bölgelerle birlikte, bu kıyamet teolojisinin tabii platformu gibidir.
ABD planlarının, AB ülkelerinin planlarının, Rusya’nın planlarının arkasında bu kehanetler vardır. Bunu görelim ve bilelim. Yoksa öyle ABD’yi AB ülkelerini, Rusya’yı her zaman konuşarak ikna edemezsiniz. Bizim siyasiler ve bürokratların bunları bilmediğini de bilmezler. Onun için de sözlerinize itibar etmezler.
Geleceğin tarihi bu coğrafyada şekillenecek.
Tevrat ve İncil’de anlatılanlar için de hakikat da var, tahrif de. Tevrat Babilsürgününe kadar mukaddes emanetler sandığında muhafaza ediliyordu. Nebukadnezar Mabedi yıktığı günden beri emanet sandığı kayıp. Babil dönüşü Üzeyir Aleyhisselam Tevrat’ı tekrar topladı. Ama Yahudilerin bir kısmı buna itiraz ettiler ve tahrif devam etti. Yahudiler Tevrat’ı topladığı için Üzeyir peygambere haşa, “Allah’ın oğlu” dediler. Hristiyanlıktaki “Allah’ın oğlu” sapması oradan geliyor. Yahudiler daha sonra Davud Aleyhisselama gelen Zebur’u da, kutsal kitap olarak kabul etmediler. Bugünkü Yahudilere göre Davud (A.S) ve Süleyman(A.S) dindar birer kıraldır. Süleyman Mabedi bu anlamda Yahudiler için dini değil, tarihi ve kültürel bir mirastır. Hristiyanlık zaten Hz. İsa’dan 50 sene sonra ilk tahrifi yaşadı, 3 asır sonra bir daha tahrif edildi. İznik konsülünde Muharref metinler sahih olarak tescil edildi. Triana manastırı, tescil edilmeyen İncillerle amel ediyordu.
Yahudiler Endülüs’te Tevrat’ın anlamı üzerinde oynadılar. Son oynama ise Siyonistler tarafından yapıldı. Yani tahrif devam ediyor. M. Ali Bulut bu tahrif temelinde yorumlar yapıyor ve Tevrat’taki bazı ayetleri Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerle karşılaştırarak, Siyonistlerin yorumlarının gerçeği yansıtmadığını izah ediyor. Hatta mevcut Tevrat’ta bile Yahudilere günümüze dönük uyarılar ve tehditler yer almaktadır. Beklentiler 2019’un kilit öneme sahip olduğuna işaret ediyor. İbrani Takvim yılı, eylül ayının 29. günü son bulur. İslam dünyası 10 Eylül’ü 11’e bağlayan gece Hicri 1440’a girerken Yahudiler de aynı gece 1 Tişri 5779’a girdiler. Yahudiler için 5779 yeni bir başlangıç anlamına da geliyor ve bu yıl Mabedin inşasına başlamaları gerek, eylül ayına kadar. Zaten kızılca kıyamet de o zaman başlayacak. O gün insanlık tarihi için yeni bir başlangıç olabilir. Ve tabii o gün İsrail’in sonu da olabilir. Görelim Mevlâm neyler. Selâm ve dua ile.