Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Zindaşti

İranlı bir uyuşturucu baronu idi. Herkes öyle biliyordu ama o ABD’nin narkotik izleme birimi DEA’nin muhbiri idi.. Son olarak Atina’daki 2 tonluk eroin operasyonunda, kaçakçıların yakalatılmasında kritik görev üslenmişti..

İlginç değil mi; işin bir ucunda ABD var, öteki ucunda İranlı bir uyuşturucu baronu, beri ucunda cemaatin savcısı. Muhtemelen Zindaşti, kendi eroinini de ABD işgali altındaki Afganistan’dan sağlıyordur.. Afganistan’dan gelen bu uyuşturucular, İran’a dağıtılıyordur, Türkiye ve Irak üzerinden Suriye bağlantılı olarak Arap yarımadası ve Afrika’ya, Azerbaycan koridorundan Rusya, Balkanlar ve Kafkaslar’a dağıtılıyordur..

Takvim gazetesindeki Zindaşti haberinin izini sürerseniz, Mumcu’nun izine Sofya’da rastladığı o derin yapıyla karşılaşırsınız. Bakarsınız bu işin içinde PKK’da bazı tırnak içinde İslamcı örgütlere bile ulaşabilirsiniz.

Bakın bir takım ülkeler, uyuşturucuyla mücadele ediyormuş gibi gözükse de, bu ülkeler, hedef ülkelere karşı örtülü bir savaş için bu yolu kullanabilmektedir. Uyuşturucu, silah hepsi iç içedir..

Savcı Zekeriya Öz; Zindaşti’yi, Ergenekon davasında gizli tanık yaptı ve bu yolla, operasyon sürecinde önünde engel olarak gördüğü, kritik görevdeki iki hakimi de görevinden etti.

İddiaya göre; “Uyuşturucu karteli hesaplaşmasında kızını ve yeğenini kaybeden Naci Şerifi Zindaşti’nin ABD’ye çalışan bir muhbir olduğu iddia edildi. 2007’de İstanbul’da tutuklanan İranlı uyuşturucu kaçakçısı için ABD’den özel talep geldi. Zekeriya Öz ise ‘Terazi’ kod adıyla Zindaşti’yi gizli tanık yapıp serbest bıraktı. Adaletin terazisi yerine kendi terazisini kullanan Öz, baronun ifadeleriyle, cemaate uymayan hakimleri sürdürdü ve kritik davaları paralel yapının ele geçirmesini sağladı.”

Zindaşti ile ilgili şu iddianın araştırılması gerekiyor: 24 Eylül 2007’de İstanbul’da 75 kilo eroinle yakalanan Naci Şerifi için ABD makamları devreye girdi. Zindaşti, 18 Ağustos 2010’da “Kemal Şerifi Seydani” sahte kimliğiyle cezaevinden tahliye edildi. 21 Ekim 2010’da gizli tanık oldu. Zekeriya Öz’e üç ayrı kimliğiyle ifade verdi ve yargıda cemaatin sözünü dinlemeyen hakimlerin tasfiye edilmesini sağlayan iddiaları ortaya attı.

İşin ilginç yanı hep bu tür iddialar bu güne hiç soruşturulmadı ve üstü kapatıldı. İşe ecinniler karıştı yapanın yanına yaptığı kâr kaldı. İnşallah bu kez bu iş soruşturulur.

Eğer eroin işini çözemezseniz, silah işini, dolayısı ile terörü de çözemezsiniz.. Eğer petrol kaçakçılığı ve kayıtdışı ekonomiyi kontrol altına alamazsanız, derin devleti de kontrol edemezsiniz.. O zaman faili meçhuller ile de başedemezsiniz.. Darbeyi sadece askerler yapmıyor. Hep yazıyorum ya, bu çete de media, mafia, sermaye, siyaset, STK’lar ve yabancı istihbarat örgütleri hep kol kola. Darbeleri, terör ve savaşlarla birlikte düşünmek gerekiyor.. Bu işler hep aynı merkezlerin işleri. Derin devlet ya da paralel devlet farketmiyor. Hepsi aynı kapıya çıkar.. Bunların kadrosunda şeyh de var, fahişe de. Papaz da var, haham da.. Bilim adamı, gazeteci, sanatçı, iş adamı, farketmez. Sağ-sol, Alevi-Sünni, herkes var bu çete de.. 

Biz bu filmi ilk kez görmüyoruz.

Bu sistem kendi evlatlarını ilk kez yemiyor.

Zindaşti olayında batının çifte standardını da görebilirsiniz, paralel yapının derin ilişkilerini ve bu yapının yargı üzerinde nasıl tasarrufta bulunduğunu da. Bunlar kayıtlı ekonomi üzerinde de etkilidirler, kayıtdışı ekonomi, kara borsa, legal borsada da belirleyici bir etki gücüne sahipler ve aynı şekilde uluslararası örgütler ve finans merkezleri tarafından da hem destekleniyor, hem de korunuyorlar..

Tam da HSYK seçimlerinin gündemde olduğu bir zamanda bu gelişme umarım yön gösterici olur. Ve yeni HSYK üyeleri de ilk iş olarak bu iddiaları soruştururlar..

Hani bir dokun bin ah işit derler ya, Zindaşti olayı tek örnek değil.. Mumcu ya da Hablemitoğlu, veya Muhsin Yazıcıoğlu, Hrant Dink olayı, hepsi bu derin gerçekle ilgili..

Dilerim bu gerçekler ortaya çıkar bir gün.

Selam ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 948 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar