Hasan Karakaya
1996’dan, 2014’e yakın tarihimiz... Bütün bunlar tesadüf mü?
Her zaman söylerim, yine söyleyeyim: “Tesadüf” diye bir şeye kesinlikle inanmam... Kâinatta hiçbir şey “tesadüfî” değildir... Her şey, bir “hesap-kitap” dahilinde cereyan eder...
Çok basit bir misal vereyim:
Hani “tombala” oyunu vardır ya... “Tombala torbası”nın içinde “99 pul” vardır ya... Peki, tombala torbasından, meselâ “48” sayısının çıkması bir “tesadüf” müdür?..
Elbette hayır!.
O torbadan, “herhangi bir sayı”nın çıkması, “99’da bir ihtimal”dir!..
Bu da demektir ki; “İhtimal”in olduğu yerde, “tesadüf”e asla yer yoktur... “99’da bir” ve hatta “milyarda bir” bir ihtimal varsa, burada “tesadüf”ten söz edilemez!..
Yazının başlığında “tesadüf” kelimesini kullandığıma bakmayın... Evet, “tesadüf”lere inanmam... Çünkü, gerçekleşen her olay bir “hesap-kitap” dahilinde meydana gelir.
Şimdi yazacağım olayların da; bir “tesadüf” olmadığını, hepsinin de “hesaplı, kitaplı, plânlı” gerçekleştiğini bilmenizi istedim... Bu girizgâhtan sonra, gelelim “yakın tarihimiz”de yaşanan olaylara...
POST MODERN DARBE!
l Tarih 28 Haziran 1996
Bu tarihte Erbakan-Çiller ortaklığında Refahyol Hükümeti kuruluyor.
Erbakan’ın, “İsrail ile ilişkileri dondurması” ve “faiz lobisi”ne karşı bir “havuz” oluşturması üzerine, kartel medyasında “İrtica” çığlıkları başlar... Bu arada; Fetullah Gülen’in “Çekin, gidin” çağrıları ve “DYP’nin içten bölünmesi” sonrasında, “Hükümet’i kurma görevi”ni Tansu Çiller’e vermesi beklenen Demirel; nedendir bilinmez; son anda görevi Mesut Yılmaz’a verir.
Böylece, Refahyol Hükümeti, bir yıl sonra, yani 30 Haziran 1997’de, “Postmodern bir darbe” ile yıkılır!..
Ardından Anasol-D ve Ecevit hükümetleri kurulur... Her iki hükümet; 18 Mayıs 2000’de, “İrticai faaliyetlere karşı yürütülecek mücadele stratejisi”ni yürürlüğe koyar!.. Çünkü, “kurduruluş gayeleri” budur!.. Onlara, bunun için “görev” verilmiştir!..
AK PARTİ’YE DARBE PLÂNLARI
Seçimlerde “yüzde 34.2 oy” alan AK Parti, tek başına iktidar olur.
17 Aralık 2004’te de “AB ile tam üyelik müzakereleri”ni başlatır!..
Ne ilginçtir ki; AK Parti Hükümeti’ni devirmek için; 2004’te “Balyoz, Sarıkız, Ayışığı ve Yakamoz darbe plânları” girer devreye!..
Ardından da; 19 Ocak 2007’deki “Hrant Dink Suikasti” ile, ülke “kaos ortamı”na sürüklenmek istenir!..
l Tarih 27 Nisan 2007.
“Cumhurbaşkanlığı seçimi”nin 1. tur oylaması yapılır... Aynı günün gecesinde, “27 Nisan e-Muhtırası” yayınlanır... AK Parti, bu muhtıraya karşı “dik bir duruş” sergiler ve “Muhtırayı tanımıyorum” der...
Sen misin bunu diyen?!?..
Hemen Anayasa Mahkemesi girer devreye ve 1 Mayıs 2007’de Sabih Kanadoğlu’nun “367 Ucubesi”ni haklı bulup, Meclis’teki oylamayı “yok hükmünde” sayar!..
DAĞLICA SALDIRISI VE KAPATMA
l Tarih 22 Temmuz 2007.
Genel seçimler yapılır... “e-muhtıra”ya ve “367 garabeti”ne tokat gibi bir cevap veren halk, AK Parti’yi “yüzde 46.5 oy”la yeniden iktidar yapar... Ardından, 28 Ağustos 2007’de “Cumhurbaşkanlığı seçimi” yapılır ve Abdullah Gül, 3. turda Cumhurbaşkanı seçilir!..
Ardından; daha önce Meclis’te alınan “referandum” kararı için, 21 Ekim 2007’de “Cumhurbaşkanlığı Seçimine İlişkin Anayasa Değişikliği Referandumu” yapılır... Halk, “yüzde 68.9 oy”la, “Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesi”ne “Evet” der...
Aynı gün, 21 Ekim 2007’de, “PKK’nın Dağlıca saldırısı” gerçekleşir... Bu saldırıda, “12 askerimiz şehit” olur.
Hemen ardından; yani, 2 Kasım 2007’de, “İsmailağa ve diğer cemaatler” hakkında “Erzincan soruşturması” başlatılır.
Bu da yetmez; 14 Mart 2008’de, AK Parti hakkında “kapatma dâvâsı” açılır... Bu dâvâ, 30 Temmuz 2008’de reddedilir.
SEN MİSİN “ONE MİNUTE” DİYEN?!
l Tarih 29 Ocak 2009.
Bütün dünya, özellikle de “ezilen-sömürülen halklar” için, bugün, “tarihî” bir gündür...
Başbakan Tayyip Erdoğan, katıldığı “Davos Zirvesi”nde; İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in yüzüne karşı “One Minute” der; “Siz, öldürmeyi çok iyi bilirsiniz!”
Bu çıkış, gerçekten “tarihi bir çıkış”tır... Bu “tarihî rest”inden sonra, bütün dünya halkları, onu “Dünya Lideri” olarak görmeye başlar.
Bu “tarihî çıkış”ın ardından, AK Parti, Ağustos 2009’da “Demokratik Açılım” sürecini başlatır.
MAVİ MARMARA VE DİNLEMELER
l Tarih 1 Kasım 2009.
Ne hikmettir bilinmez; Erdoğan’ın, “İsrail’in nasırı”na basmasından 2 ay sonra, “Paralel Örgüt” tarafından “Hükümet aleyhinde belge toplanmaya” başlanır!..
Lütfen dikkat;
“Paralel Örgüt”ün belge toplama çalışması, 14 Kasım 2013’te başlayan “Dershane tartışmaları”ndan sonra değil, “çok öncesi”ndedir!..
Yeri gelmişken, şunu da söyleyeyim: “Darbe amaçlı 17-25 Aralık kirli operasyonları”na yönelik “telefon dinlemeleri” de, Mayıs 2010’da başlamıştır.
Ve yine, ne ilginçtir ki; Terör Devleti İsrail’in, Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine saldırıp “10 Türk’ü katlettiği” barbarlık da, 31 Mayıs 2010’da gerçekleşti... Malûm, Fetullah Gülen, bu saldırıda İsrail’i “haklı” buldu ve “Otoriteden izin alsaydınız” dedi!..
Şu da çok ilginç:
İzmir’deki “Casusluk Soruşturması” da, “ABD’den gelen bir e-mail” ile 10 Ağustos 2010’da başlatıldı!.. Birbirlerini hiç tanımayan Safiye Köten ve Narin Korkmaz adlı şahıslar, Nisan 2010’da dinlenmeye başlandı... Yine birbirleriyle hiçbir bağlantısı olmayan çok sayıda kişi de, 9 Mayıs 2012’ye kadar dinlendi!..
Ne “tesadüf”(!) değil mi?..
DENİZ FENERİ VE OSLO
l Tarih 12 Eylül 2010.
Bu tarihte “Anayasa Değişikliği Referandumu” yapıldı ve halk, bu değişikliğe “yüzde 57.8” oranında “evet” dedi.
Bununla da yetinmeyen AK Parti Hükümeti; 13 Aralık 2010’da “İrticai faaliyetlere karşı mücadele stratejisi”ni, 14 Aralık 2010’da da; “İrtica ile mücadeleye ilişkin talimat ve genelgeleri” yürürlükten kaldırdı... Nisan 2011’de de, “2023 hedefleri”ni açıkladı.
12 Haziran 2011’de “genel seçimler”e gitti ve yüzde 49.8 oy oranıyla, yine “tek başına iktidar” oldu!..
Ne ilginçtir ki;
AK Parti’nin bu “seçim zaferi”nin hemen ardından, yani 6 Temmuz 2011’de; “Deniz Feneri”ne karşı, içinde “Almanya, CHP ve Paralel Yapı”nın bulunduğu iddia edilen bir “operasyon” yapılıp, “Kanal 7 yöneticileri” gözaltına alındı...
13 Eylül 2011 tarihinde de, “Oslo görüşmeleri” basına sızdırıldı... Bu görüşmeleri, “en geniş şekliyle” yayınlayan da, Paralel’in Bugün gazetesi oldu!..
HAKAN FİDAN’A OPERASYON!
l Tarih 31 Kasım 2011.
Bu tarihte; “üniversiteye girişte meslek liselerine uygulanan katsayı zulmü” kaldırıldı ve böylece; diğer meslek liseleri gibi, İmam Hatip liselerinin de önü açılmış oldu!..
Sen misin zulme son veren?!?..
28 Aralık 2011’de, “35 Kürt vatandaşımızın hayatını kaybettiği Uludere olayı” yaşandı.
28-29 Aralık 2011’de, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ikameti ve resmi konutuna, “böcek” diye tabir edilen “dinleme cihazları” konulduğu tespit edildi.
7 Şubat 2012’de, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik bir “operasyon” yapılıp, “gözaltına alınmak” ve belki de “tutuklanmak” istendi... Hakan Fidan tutuklanırsa, sıra Başbakan Erdoğan’a gelecekti... Daha önce “ameliyat” olan Erdoğan, o günlerde “nekahat döneminde”ydi...
Bu tarih; Hükümet ile Paralel Yapı arasındaki “ilk kırılma” tarihidir.
DEV PROJELER VE GEZİ KALKIŞMASI
l Tarih 30 Mart 2012.
Bu tarihte; “Kur’an-ı Kerim’in ve Peygamber Efendimiz’in hayatının okullarda ders olarak okutulması”na ve “4+4+4 eğitim sistemi” ile “İmam Hatiplerin orta kısımlarının açılması”na karar verildi...
Ve yine; 2013 Mayıs ayı da; “3. Köprü ve 3. Havalimanı” gibi, “100 milyar dolarlık dev yatırımlara start verildiği tarih”tir... Dahası; “IMF’ye olan borç” bitirilmiş, 8 Mayıs 2013’te de PKK’nın sınır dışına çekilmesi” başlamıştır...
Aaa, o da ne; 11 Mayıs 2013’te “Reyhanlı saldırısı” gerçekleşti ve 52 vatandaşımız hayatını kaybetti.
Tam da bu ayda;
Yani, 28 Mayıs 2013’te, “Hükümeti devirme” amaçlı ve dış destekli “Gezi kalkışması” başladı...
9 Eylül 2013’te de, PKK “çekilmeyi durdurduğunu” açıkladı.
Hayli ilginç değil mi?..
Peki, bunlar “tesadüf”(!) mü?..
YASADIŞI DİNLEMELER
l Tarih 8 Ekim 2013.
Bu tarih, “Başörtüsünün kamuda serbest bırakıldığı” tarihtir.
Ne var ki, Hükümet’in “icraat”larına karşı, Paralel Yapı’nın “ifrazat”ları devam etmektedir.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın “kriptolu telefonları” başta olmak üzere “binlerce kişinin telefonları” yasadışı dinlenir!.. “45 ilde dinleme” yapılır... Başbakanlık Resmi Konutu ve Dışişleri Bakanlığı makam odasındaki “gizli toplantı” dinlenir ve dünyaya servis edilir...
Bu, “tam bir ihanet”tir!
GÖZALTI VE OPERASYONLAR
l Tarih 17-25 Aralık 2013
Bu tarihte TOKİ’den 27 kişi, Halkbank’tan, genel müdür dahil 29 kişi, İstanbul Anıtlar Kurulu ve Fatih Belediyesi’nden 45 kişi gözaltına alınır.
25 Aralık’ta; “hedefin Başbakan Erdoğan olduğu” bir operasyon girişiminde daha bulunulur... “Gezi Zekâlı çapulcular”ın “İstemiyoruz” dedikleri “3. Boğaz Köprüsü ve 3. Havalimanı”nı yapacak olan ve üstelik, bugüne kadar “devletle hiç iş yapmamış” olan “5 iş adamı” gözaltına alınmak istenir.
Burada başarılı olamayan Paralel Örgüt; 1 Ocak 2014’te “Hatay’da MİT’in TIR’ları”na, ve 7 Ocak’ta TCDD İzmir Liman İşletmesi’ne yönelik operasyon yapıp, 9 ilde 34 kişiyi gözaltına almak ister... 14 Ocak’ta, “Van merkezli bir operasyon” ile 26 kişiyi gözaltına almak ister... 19 Ocak 2014’te “Adana’da TIR’lara operasyon” düzenler... 21 Ocak 2014’te de, Amasya Şeker Fabrikası’na operasyon yapılıp, 31 kişi gözaltına alınmak istenir.
SEÇİMLERDE KİRLİ İTTİFAKLAR
l Tarih 30 Mart 2014.
Ne var ki, “Paralel Örgüt’ün darbe girişimleri”ne karşı “dik” duran Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti’ye yönelik “kirli ittifak”lara rağmen “mahallî seçimler”de yüzde 45.5 oy alır ve toplam “861 belediye”yi kazanır...
10 Ağustos 2014’te yapılan “Cumhurbaşkanlığı seçimi”nde de; “Paralel artı 13 parti”ye rağmen “yüzde 52” oy alarak Köşk’e çıkar.
“Halkın oyuyla seçilen ilk Cumhurbaşkanı” olan Erdoğan, hâlâ; “Durmak yok, yola devam” diyor ama, Paralel Örgüt de; “Durmak yok, saldırıya devam” kararlılığını sürdürüyor.
Bugünlük bu kadar...
Yakın tarihimizin bu “kronoloji”sini sizlerin istifadesine sundum ki; “Neyin; niçin, ne zaman ve nasıl” olduğunu bilesiniz...
Gördüğünüz gibi;
Hiçbir şey “tesadüf” değil!..
Her şey plânlı, her şey organize!..
****************************************************************************
Tahliye edilmiş olmanız, suçsuz olduğunuzu göstermez!..
İzmir’de “Paralel Yapı”ya düzenlenen “yasıdışı dinleme” operasyonunda “gözaltına alınan polisler”den 11’i tutuklanmıştı... “9 polis” geçtiğimiz günlerde, “2 polis” de dün serbest bırakıldılar!..
Bu polisler, Samanyolu Haber ve Bugün TV’ye yaptıkları açıklamalarda dediler ki; “Suçsuz olduğumuz anlaşıldı ki, serbest bırakıldık... Suçlu olsaydık, hiç bırakırlar mıydı?”
İlk bakışta, “doğru” gibi geliyor... Ama, şunu sormak gerekir kendilerine: “Suçsuz iseniz, niye tutuklandınız?”
Öyle ya; Emniyet Teşkilâtı’nda on binlerce polis görev yapıyorken, bula bula sizi mi buldular?.. Niye on binlerce polisi değil de, sizi; önce “gözaltına”na alıp, sonra “tutukladılar?!?”
Kaldı ki, “tahliye” edilmiş olmanız, “suçsuz” olduğunuz anlamına gelmez... Çünkü sizler, “tutuksuz yargılanmak” üzere serbest bırakıldınız!..
Bundan sonra sizi yargılayacak olan hakimler, pekalâ “suçlu” olduğunuza hükmedebilir ve size “hapis cezası” verebilir!..
Sakın, “tutuklanmanızı istediğim” gibi bir düşünceye kapılmayın... Çünkü, herkes gibi, ben de; “Mahkûm oluncaya kadar, her sanık suçsuzdur” hukuk prensibine inanıyorum.
Ama, bu “algı operasyonları”ndan vazgeçin!.. Sizin tutuklanmış olmanız, evet “suçlu” olduğunuz anlamına gelmez... Ama, “serbest” bırakılmış olmanız da, “suçsuz” olduğunuzu göstermez!..
Kelime oyunlarıyla milleti aldatmayın!
yeniakit