Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

‘Zır-cahil bir toplumu eğittiği’ söylenen kişi, nereden gelmişti?

Aylık bir edebiyat dergisi, kemalistlik, askercilik ve de askerî darbe dönemlerinde tutuklulara -necaset yedirilmesi gibi- en alçakça zulümlerin yapılmasını bile hoş görüp savunacak kadar müstekreh saçmalamalarıyla da zaman zaman kamuoyunda gündeme gelen bir prof. kişi ile yaptıkları röportaja yer vermiş, son sayılarından birinde... Takdim yazısında da, ‘Türkiye’nin en sivri dilli’ nitelemesini yaptıktan sonra ‘en açık sözlü ve açık fikirli bilim adamı’ nitelemesini de yaparak… Ki, bu kişi, o röportajda da, ‘Ben Allah’a inanmayan bir insanım..’ diyecek kadar da ‘açık sözlü’(!)..

Röportajı yapan arkadaş, kendisinin ‘ateist’ olduğunu söyleyen bu kişiye, ‘Dine karşı olduğunuzu biliyoruz, ama...’ dedikten sonra, ‘şehirli ve uygar bir dindarlık mümkün mü?’ diye bir soru soruyor, ‘al da bu golü keyfince at..’ dercesine..

O da haliyle, ne diyecek?

Elbette ki, ‘Hayır, mümkün değil…’ diye kestirip atacaktır. Çünkü öyle bir gelişme olsa bile, ‘sonunda din gelir çarpar’ imiş.. ‘Çünkü, dinin değişmez doğruları var’ imiş...

***

Yazının başlığında tırnak içi yazılan ibare aslında ona ait değil… Bir kadın romancı (A.K), birkaç ay önce, resmî ideolojinin ’ikon’laştırdığı kişiyi överken, onun, ‘zır-cahil bir toplumu eğittiği’ni ileri sürecek kadar saçma-sapan bir iddiada bulunmuştu. Bu prof. kişinin de aynı mahiyette iddialar taşıdığı görülüyordu, röportajında… Fakat her ikisi de o ‘zır cahil toplumu eğiten’ kişinin nereden geldiğini bir türlü söyleyememişler, çelişkiler içinde kalmışlar...

Prof’umuzun ‘parlak eğitim alma ve dil öğrenme’ gibi avantajları varmış.. Öyle birbirsosyo-ekonomik kesimden olduğu da anlaşılıyor. Buna dayanarak, ‘aynı imkanlara sahip olmayan biz gençlere ne gibi tavsiyeleriniz olabilir’ denilince, tekebbür içinde, ‘Bu sadece size özel değil.. Senin Cumhurbaşkanın da seninle aynı durumda. Tek dil bilmiyor’ diyor.

Sonra ekliyor: ‘(…)Benim öğrencilerim cümle kurmaktan âcizler.. Herif teknik üniversiteyi kazanmış. Karşıma gelmiş, ben ders anlatıyorum, bütün ders notlarını veriyorum, cümle kuramıyor, yazarken… Eğitim iflas etmiştir...’

Ama Prof'umuz, bunun hemen arkasından da, ‘resmî ideoloji ikonu’na olan hayranlığını yinelemekten yapamıyor, onun, parlak zekâlı öğrencileri Avrupa’lara gönderdiğini anlatıyor.

***

Haa, bu arada, prof'umuz bazen celalleniyor ve bütün dinlere de saldırıyor. Ama, Hasan Âli’nin, ‘Bu türlü dinsizlik diyanetimdir, benim..' mısrasında dile getirdiği din anlayış ve tarifinden de habersiz.. Haberi olsaydı, ‘Her din totaliterdir, çünkü değişmez doğruları vardır..’ derken, kendi dinsizlik dininin de başka inançları reddeden katı bir totalitarizm anlayışı sergilediğini anlar ve öyle gelişi-güzel konuşmazdı.

***

‘Osmanlı’da devleti yöneten kadro, Sadrâzamlar Enderun’da yetişiyordu. Bugün ülkemizde ve dünyada yöneticilerin giderek cahilleştiğini söylüyorsunuz (bir)kitabınızda..’ şeklindeki görüşe Prof'umuzun, verdiği cevap ise daha bir ilginç..

‘Çıkıyor, hükümet sözcüsü, ‘ Evrim teorisi geçmiştir, çürümüştür..’ diyor. Korkunç bir şey. (…) Trump’ın yanındaki Başkan Yardımcısı da evrime inanmıyor.. Cehalet dünyayı yönetmeye başladı..’diyor.

Hem teori varsayım diyor, Evrim Teorisi diye bir varsayımdan söz ediyor, hem de ona inanmayanları cahillikle suçlayacak kadar mantık dışına çıkıyor.

Daha önce hemen her şeyi, resmî ideolojinin ikonu durumundaki isme hamleden bu kişi, yaman bir çelişkiye de düşerek, Osmanlı’da ilk Teknik Üniversite’nin 1773 yılında kurulduğunu da belirtiyor. Bir yerde de, ‘Abdülhamid’in açtığı yüksek okulları’ hatırlıyor ve‘O olmasaydı, Mustafa Kemal de olmazdı..' diyor. Böyleyken, ‘Harf devrimiyle, Osmanlı kültür ve geleneğiyle bağımız kopartıldı.. deniliyor..’ tespitine Prof’umuzun cevabı, inkar siyasetinin insanı ne kadar tutarsız duruma düşürdüğüne ilginç bir örnek.. ‘Neyi okuyabiliyorum ki?’ diyemiyor da, ‘Osmanlı’dan okuyacak ne var ki?’ diyebiliyor.

Bunlar ‘aydın’cıklarımız.

stargazete

Bu yazı toplam 934 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar