Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Zor günler

Ortalık toz duman.. Bu hava hemen de dağılmayacak.. Ama sonuçta her karanlık geceden sonra aydınlık bir sabah vardır.

Görünen o ki, bu süreçte birileri ellerinden geleni arkasına bırakmayacak..

İsrail bir yandan, Amerika’daki neoconlar öte yandan.. Avrupa faşistleri de devrede olacak.. Bu ehli salib ve siyon cephesi.. Esed’den Sisi’ye bir başka cephe daha var, bunlar da içimizdeki işbirlikçiler..

CHP ve Paralelcileri saymaya gerek var mı?

Hepsi aç kurtlar gibi bekliyor.. Bir kaza bela olsa da iktidarın başına çullansalar. 

İktidar ya da Erdoğan ne yapsa yanlış. En son; yeni Cumhurbaşkanlığı sarayındakı forstaki yıldızları temsil eden askerlerin kıyafetine taktılar.

Bunların dünyadan haberleri yok diyeceğim ama yurtdışında bu adamlarla hatıra resimleri çektirenler de bunlar..

Hani, hadi bizimkiler tamam da, İngiliz, Fransız basınına ne oluyor.. Kendileri yapınca iyi de, biz yapınca niye yanlış oluyor.

Fransız başbakanından sonra İngiliz başbakanı, Paris saldırısından sonra sosyal medianın kontrol altına alınması için yeni yaptırımlar yapılması için çalışmalar yapacaklarını açıkladılar.. Polise, terör şüphelilerine karşı daha fazla yetki verilmesi de gündemde.. Polis kadınların elini sıkmayanları bile radikal eğilimleri olabilir diye yakın takibe alabilecek, fişleyebilecek.. Peki benzer bir uygulama bizde Hıristiyan ya da Yahudilere karşı uygulanacak olsa ne olurdu..

İslam dünyası da, batılılar da diken üstünde. Kriz derinleşiyor. Bu işten en çok zarar görecek olan batılılar. Bunu biliyorlar. Onun için de öfkeliler.. “Yabancılar gitsin” diyorlar da, giderlerse de dertleri bitmeyecek ki. Kaldı ki bu insanlar nereye gidecek, nasıl gidecek.. Batılılar kendilerini güvende hissetmiyor olabilirler. Peki o yabancılar kendilerini çok mu güvende hissediyorlar.. Sadece Almanya’da çok daha fazla Müslüman, hiçbir suçları olmadığı halde hedef seçilmedi mi.. Peki onlar insan değil mi idi, neden bu hassasiyet onlar için gösterilmedi. Yarın kendi başlarının çaresine bakmaya kalkarlarsa ne olacak! Nasıl başedecekler bu insanlarla.. Düşünsenize, Maraş, Çorum, Sıvas benzeri bir olayla karşılaşsalar demek darmadağın olacaklar..

Bir Avrupa ülkesinde başlayacak bir çatışma, bir kriz, çok kısa sürede, domino etkisi ile bütün Avrupa’ya yayılabilir. Başedemezsiniz. Suriye’den, Mısır’dan, Libya’dan beter olursunuz. O zaman görürüz sizin cici demokrasinizi..

Türkiye’nin gücünü ve itibarını zaafa uğratmaktan vazgeçin. Türkiye zor zamanınız da, bütün olup bitenlere rağmen sizin için bir can kurtaran simidi olabilir. Türkiye’nin kadri kıymetini iyi bilin.

Bu arada Avrupa’daki Beyaz Türklere, Kürtlere, Alevilere, Ulusalcılara, Paralelcilere de bir çift sözüm var, yarın Türkiye zaafa uğrar ve işler karışırsa, solcu, laik, Kemalist filan diye bakmazlar, hepinize Türklere ve Müslümanlar için reva gördüklerini yaparlar.. Bindiğiniz dalı kesmeye çalışmayın.

Davudoğlu Davos’a giderken, Paris’te yaptığı gibi, herhalde bu gerçekleri katılımcılara açık ve net bir şekilde söyleyecektir.

Fitne merkezleri boş durmuyor. Ellerinden gelse Gül’ü Erdoğan ve Davudoğlu’na karşı kullanacaklar. Yine ellerinden gelse Erdoğan’la Davudoğlu’nu birbirine düşürecekler.. Onlar  olmuyorsa çevresindeki insanlar arasına nifak sokmaya çalışacaklar.. Bir yandan bunu yapmaya çalışırken, öte yandan, İran’dan aldıkları “takıyye yöntemi” ile, Erdoğan ya da Gül yanlısı gibi görünüp, samimi insanları Paralelcilikle de suçlayabilirler..

Bu arada kongre sürecinde çok dikkatli olunması gerekiyor. Aynı şekilde aday belirlemede de aynı hassasiyet gösterilmesi şart.. Bu süreçte asimetrik bir sorgulamaya ihtiyaç var.. Sadece, teşkilat, milletvekili, belediye referansı yetmez. Birtakım STK’lar da hemşehricilik, tarikat, etnik kimlik asabiyeti, akrabalık ve grub taassubu ile hareket ediyor olabilirler. Malesef böyle bir hastalığımız da var.. Oysa işi ehline vermemiz gerek. Şu ilahiyatçi, şu doçent, profesör diye işin kolayına kaçıp etiket üzerinden yapılan işlemler çoğu zaman hüsranla sonuçlanır. Her iyi insan iyi bir siyasetçi olmayabilir.. Kamuoyu araştırmaları da çok kolay bir şekilde maniple edilebiliyor.. Olumlu referanslar kadar olumsuz referanslar da zaman zaman ciddiyetten uzak olabiliyor.. Tarafların birbiri hakkındaki iddiaları da göz önüne alınarak, daha önceki ilişkileri, özel hayatı, ihtirasları, bilgi, cesaret, dürüstlük, zeka, sabır, insan ilişkileri, aile ilişkileri, manevi hayatı, ahlaki kişiliği, hal ve hareketlerinde uyum, denge gibi, temsil kabiliyeti, aile hayatı, cömertliği, eziyet ve zaafları dil bilgisi ve dünya tecrübesi, başarıları, söz söyleme becerisi, muhakeme ve ikna kabiliyeti, sabır katsayısı, sağlık durumu, fikri takip hepsi önemli. Mesela, para, kadın, koltuk, güç, aşırı tevazu ve kibirli olanları, cahil ve zalimleri siyasetten uzak tutmak gerek.

Aman dikkat! Allah’ın ipine sarılalım. Eğer O’nun rızasına uygun hareket edersek, sonuçta O, bizim için güçlükleri kolay kılacaktır, zalimlerin işlerini ise, sarp dağlara sardıracaktır. Selâm ve dua ile..

 

AKİT

Bu yazı toplam 916 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar