Hasan Karakaya
1 Kasım öncesi partiler nasıl bir görüntü veriyor?
Hani, “Köprü’den önce son çıkış” yazan bir tabelâ vardır ya, dünkü “Pazar”günü de, “seçimden önceki son Pazar” oldu...
Evet, son Pazar... Seçime “7 gün” kaldı ve Türkiye, önümüzdeki “Pazar”günü, sandık başına gidecek.
Sonuçlar ne olur?..
Elbette bir “rakam” vermek mümkün değil... Hem, zaten yasak!..
Ama, görünen şu:
“AK Parti yükselişte,
CHP oyunu kısmen koruyor,
MHP ve HDP düşüşte!”
REHAVETE KAPILMAYIN!
Tamam, “AK Parti yükselişte” ama, yine de “276 sınırında!”
“276’nın altına da düşebilir,
280’in üzerine de çıkabilir!”
Yani, “bıçak sırtında” bir durum...
Dolayısıyla;
“Rehavete kapılma zamanı” değil!..
Herkes mutlaka sandığa gidecek!..
Herkes oy kullanacak!..
Zaman, “kapris” zamanı değil!..
Zaman, “küsme-gücenme” ve “kırılma” zamanı değil!..
Hele “boykot” zamanı, hiç değil!..
Eğer “istikrar” diyorsak;
Eğer “Türkiye’nin istikbali” diyorsak,
Eğer “Türkiye’nin istiklâli” diyorsak; “tembellik” yapmayacak, “rehavet”e kapılmayacak ve önümüzdeki Pazar günü mutlaka oy kullanacağız!..
7 HAZİRAN’DAN BU YANA MHP
“Seçime 1 hafta kala”, bütün partiler “birbirine çamur atma” yarışına girdi.
MHP ve HDP, nasıl olduysa oldu, “kanlı saldırılar” konusunda “aynı dil”de buluştu!..
Herhalde farkındasınız;
HDP’den sonra MHP de “kanlı saldırılar”dan Hükümet’i sorumlu tutmaya ve aynen HDP gibi “Katil iktidar!.. Katil Erdoğan” anlamına gelen lâflar etmeye başladı...
Bu durum; Bahçeli’nin ne kadar “sıkıştığını” ve tabanındaki “oy kayması”ndan nasıl bir “paniğe kapıldığını” göstermeye yeterlidir.
Zira; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, henüz 7 Haziran akşamıkameraların önüne geçmiş, “kesen-biçen el-kol hareketleri”yle bağırmıştı:
“Millet bize anamuhalefet görevi verdi... Hiçbir parti ile koalisyon kurmayacağız?.. Gerekirse Erken Seçim’e de varız!.. En erken tarihte, yani 15 Kasım’da seçime de varız!.. Hodri meydan!”
Malûm;
Devlet Bahçeli’nin “racon kesme” konuşmasından bir süre sonra,“koalisyon görüşmeleri” başladı.
Yakinen tanığız ki;
AK Parti üst yönetimi ve tabanı, “MHP ile koalisyona sıcak bakıyor”du!..
Ne var ki, Bahçeli; “AK Parti ve MHP tabanı”ndan gelen “koalisyon”çağrılarına kulaklarını tıkadı, “Hükümet ortağı” olmayı elinin tersiyle itti!..
Bunun üzerine, MHP tabanı sormaya başladı: “Madem Hükümet ortağı olmayacaktın, bizden niye oy istedin, niye 80 milletvekili çıkardın?”
ONA DA HAYIR, BUNA DA!
AK Parti ve CHP arasındaki görüşmelerden de sonuç çıkmayınca, görev“Cumhurbaşkanı”na düştü...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Anayasal zorunluluk” gereği düğmeye bastı ve “seçim hükümeti” kurulması talimatını verdi.
Malûm;
“Seçim hükümeti”ne katılmayı sadece HDP kabul etti ve “2 bakan” verdi...CHP ve MHP ise bakan vermeyince, yerlerine “bağımsız bakanlar” atandı...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli; “7 Haziran akşamı”ndan itibaren, yapılan her teklife “hayır” dediğini unutup, “Anayasal zorunluluk” gereği oluşturulan “seçim hükümeti”ndeki “HDP’li 2 bakan” üzerinden “PKK Hükümet ortağı oldu” demek gibi, son derece çirkin ve bir o kadar da seviyesiz lâflar sarfetti!..
“Bakanlık” teklifini “MHP adına” kabul edenlerden biri de, merhum Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş’ti...
Sen misin görevi kabul eden?!?..
Devlet Bahçeli, partiden “derhal ihraç” ettirdi Tuğrul Türkeş’i!..
Anlayacağınız;
“Türkeş’in oğlunu, Türkeş’in kurduğu partiden kovdu!”
Bununla da yetinmeyip; “1 Kasım seçimleri” için hazırlanan aday listesinde, İçişleri eski Bakanı Meral Akşener’e yer vermedi!..
Uzun lâfın kısası;
l “7 Haziran akşamı”ndan bu yana, “AK Parti ile koalisyon” dahil her teklife “hayır” dediği için, adının “Mister No”ya çıkması!..
l Anayasal zorunluluk gereği oluşturulan “Seçim Hükümeti”ne bakan vermemesi!..
l Tuğrul Türkeş’i MHP’den kovması!..
l Meral Akşener’i, 1 Kasım seçimlerinde aday göstermemesi!..
Tüm bunlar, Devlet Bahçeli’ye duyulan “güven”in azalmasına, elbetteMHP’nin de “oy kaybetmesi”ne yol açtı!..
Anketler de onu gösteriyor ki;
“Teröre karşı duyarlılığı bilinen MHP’nin tam da bu kritik süreçte 80 milletvekiline rağmen AK Parti ile koalisyon kurmaması... Ülkeyi seçim hükümetine mecbur bırakması, ona da bakan vermemesi!.. Tuğrul Türkeş’i partiden atması, Meral Akşener’i de safdışı bırakması, MHP tabanının AK Parti’ye kaymasına yol açtı!”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, son günlerde “agresif”leşmesinin ve televizyon televizyon dolaşıp, “koalisyona hazır” olduğunu söylemesinin sebebi budur!..
Açık ve net;
Bahçeli, tabanın, ayağının altından kaymaya başladığını görmüştür!
“HDP’nin altında” kalıp, “4. parti” olurlarsa, “5. parti”nin nereden çıkacağını da millet görecektir!..
NAMAZDA BİR MARKSİST!
“HDP’nin durumu”na gelince...
HDP’nin durumu, 7 Haziran’a göre iyi değil!.. Çünkü, oylarında en az “1-2 puanlık düşme” bekleniyor!..
Bu “düşme” sebebiyledir ki;
Seçim beyannamesinde;
“Din dersine son vereceğiz!.. Diyanet İşleri Teşkilâtı’nı kaldıracağız” diyen Demirtaş, her nasıl olmuşsa olmuş; “Marksist”liğini unutup, Bitlis’te“Cuma Namazı” kılmaya, Diyarbakır’ın HDP’li Yenişehir Belediyesi’nin astığı “Peygamber Efendimiz’e hakaret içeren pankartı” unutup;“Referansımız, Efendimiz’in Medine Sözleşmesi’dir” demeye başlamış!..
“Cuma Namazı” ve “Medine Sözleşmesi” haberinin, “Fetullah Locaefendi’nin gazetesi Zaman”da yer alması da son derece manidar!..
DENİZE DÜŞEN HDP’YE SARILIR!
Bunun “neden”ini, dünkü Akit’te, Hüseyin Gülerce gayet güzel izah etti...
“Fetullah Gülen’in en yakınındaki isimlerden biri” olan Hüseyin Gülerce,muhabirimiz Mehmet Özmen’e verdiği röportajda, önce “Gülen’in ruh hali”ni anlatıp, demiş ki;
l Fetullah Gülen’de istihbarat örgütü mantığıyla tuhaf bir gizlilik hastalığı var. Aynı hastalık cemaate de aşılanmış durumda.
l Devlet kademelerinde önemli yerlere yerleştirdikleri insanlara, “Kendinizi belli etmemek için şarabın içerisine tuz atın, sirke olur, dolayısıyla günah olmaz” şeklinde talimatlar verildi.
l Eşlerini plajlara götürüp bikiniyle denize sokanların geçirdiği travmaları anlatanlar oldu.
l Fetullah Gülen, kendisine bağlı kitleyi ayakta tutabilmek için onlara umut zehri veriyor.
Gülen’in “hastalık”larını bu şekilde anlatan Hüseyin Gülerce; Zaman gazetesinin, Selahattin Demirtaş’ı, niye “dindar biri” gibi göstermeye çalıştığını şöyle izah etmiş;
l “Paralel Yapı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı durdurmak ve AK Parti’nin tek başına iktidarını önlemek için stratejik olarak HDP’yi destekliyor.”
l “Şu anda paralel yapı denize düştü, HDP’ye sarılıyor. Başka tutunacağı dal kalmadı. HDP baraj altında kalırsa paralel yapı da düşmüş olacak. Artık geriye dönüşleri yok.”
Demek oluyor ki;
Zaman gazetesi, “Cuma Namazı” ve “Medine Sözleşmesi” haberleriyle,“bitme noktasına gelen okurlarına” mesaj veriyor: “Oyunuzu HDP’ye verin!.. HDP’nin oyu yükselsin ki, AK Parti tek başına iktidar olamasın!.. Yoksa, çıra gibi yandığımızın resmidir!”
BANK ASYA’DAN PARA KAÇIRANLAR!
Tamam da, AK Parti milletvekili Öznur Çalık’ın deyimiyle;
“Tabanı ibadet, ortası ticaret, yukarısı ihanet”le anılan bir yapının bu“taktik”lerine kim inanır?..
Öyle ya;
Bank Asya’nın zor durumda kaldığı günlerde, bizzat Fetullah Gülen, taaPensilvanya’dan talimat vermiş ve “Evinizi, arabanızı satın, gidin bankalardan kredi alın, Bank Asya’ya yatırın!” demişti...
Gelin, görün ki;
Başta Hakan Şükür ve Zaman’ın eski sahibi olmak üzere, “Gülen Cemaati’nin kodamanları” ne yapmış biliyor musunuz?..
“Kimi 5 milyon Dolar’ını, kimi 2 milyon, kimi de 1 milyon Dolar’ını, Bank Asya’dan çekip başka bankaya yatırmış, iyi mi?!?..”
“İbadet”çi tabana “HDP’ye oy verin” diyen “ihanetçi”lerin kendileri 1 Kasım’da acaba kime oy verecek?..
CHP’ye mi, MHP’ye mi?..
Tablo şu:
“PKK’ya, son 30 yılın en ağır darbesini vuran TSK operasyonları”ndan sonra, tekrar “Çözüm Süreci” demek zorunda kalan Demirtaş, ne kadar“bunalmış” durumda ise, “Gülenist”ler de o kadar bunalmış durumda!..
AK Parti, 1 Kasım’da;
“Tek başına,
İş başına” gelirse...
Yandı gülüm keten helva!..
KILIÇDAROĞLU SIR TUTMAZ!
“CHP cephesi”nde değişen pek bir şey yok!.. Aynı tas, aynı hamam!.. Pardon; “daha muhalefette iken seçim vaadine zam yapan bir parti”olduğunu unutmayalım...
Kılıçdaroğlu; 7 Haziran öncesinde, “Çiftçiye mazotu 1.5 liradan vereceğim” diyordu... Şimdi ise, “1 Lira 80 Kuruş’tan vereceğini”söylüyor!..
Allah, milletimizi de, çiftçi ve köylülerimizi de “CHP iktidarı”ndan korusun!..
Maazallah iktidara gelirlerse var ya; çiftçiye vermek için “mazot” da bulamazlar, “azot” gübresi de!..
Malûm;
“CHP demek, yokluk demek!”
İşte, “tek başına iktidara gelemeyeceğini” bilen Bay Kemal Kılıçdaroğlu;artık “blok hesabı” yapmıyor!..
7 Haziran’dan sonra;
“Yüzde 40-60 bloku” icat etmişti ya, Meclis Başkanlığı seçiminde o blok paramparça olunca, Kılıçdaroğlu’nun yüzü “patlıcan moru”na dönmüştü!..
Son günlerde ise;
“Koalisyona sıcak bakıyorum” diyor!..
Ne var ki;
Başbakan Ahmet Davutoğlu diyor ki; “Bizi koalisyonlara mecbur etmeyin!”
Niye bunu diyor?..
Çünkü, Kılıçdaroğlu “sır” tutmaz... “Devlet sırrı” filân demez, gider ekranda veya meydanda hepsini fâş eder!.. MGK’da bir konuşma olsa, yarım saat sonra “internet”lerde dedikodusu yapılır!..
AL SANA VAAT!
Uzun lâfın kısası;
“Tek başına iktidar” istiyor Başbakan Ahmet Davutoğlu!.. Bunu, dünkü“Yenikapı Mitingi”nde de dile getirdi ki; “AK Partili seçmen”in de pek fazla bahanesi kalmadı!
“Terörle mücadele” ise, mücadele!..
“Emekli maaşına zam” ise, zam!..
“Asgari ücrete zam” ise, zam!..
“Taşeron işçiliğe hayır” ise, hayır!..
Gençler’e,
Esnaf’a,
Kadın’lara,
Çiftçi’lere ve Sanayici’lere yönelik daha bir sürü vaat!..
“Aday”ların çoğu da yenilendiğine göre, daha neyin şikâyeti?!?..
Zaman, “mızmızlanma” zamanı değil!..
“İstikrar... İstikbal... İstiklâl” diyorsan, önümüzdeki Pazar, sandık başına!..
Selâm ve saygılarımızla!..
yeniakit