Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

1128 akademisyeni arıyorum

Fikir hürriyeti mi hayat hürriyeti mi? Soru bu. Veya soru bu mu? Anlaşılan iddia bu ki işleri fikir üretmek, ülkenin önünü açmak için düşünce sunmak olması gerekenler PKK avukatlığına savunmuş ve bildiri çıkartmışlardı. Hatırlayınız. Fikir hürriyeti hiç şüphesiz önemli bir şey. İnsanın dilediğini, daha doğrusu düşündüğünü dilediği gibi ifade edebilmesi hakkı mühim. Bunu da bu ülkede onyıllarca fikir hürriyetini yasaklayanların önüne çıkan bir halk iradesi vurguladı da öylece insanlar ben kürtüm veya kürtçe biliyorum diyebildi. Sokakta konuşabildi, çocuğuyla ana dilinde anlaşabildi. Büyükanıt paşanın kendini türkçe ifade edemediği için meramını kürtçe dile getiren yaşlı kadını azarladığı bir Türkiye yok artık. Ama ne var? Fikir hürriyetini istismar edip hayat hürriyetine tecavüz eden bir PKK terörü var. Ve onlara aristokratik, batıcı ama çoğu kez batılı değil, süslü jargonlarıyla destek çıkan sözde bilim insanları var.

“Sözde” burada iki problematiğe işaret ediyor. Akademisyen bilgi üretimi ile uğraşacakken makineli tüfekli dağ eşkıyasına soyunuyor. Bu birinci sorun. Entelektüel değil, bilgilendirici değil, ufuk açıcı hiç değil. Ama bence daha da önemlisi ikinci problem. O da kendini akademisyen addeden birinin en yapmaması gereken şeyi yapması ve objektif olamaması, kalmaması, çifte standarı koşarak benimsemiş olması. Peki bu nereye oturuyor... hiçbir yere... Çamur atılıyor, izi kalıyor, ölen olduğu ile iftira yapıştığı ile bir kara bulut gibi semamızda, Türkiye’yi Türkiye’nin insanına bırakamayacak kadar gözetleyenlere, bölgeyi yeniden şekillendirmek isteyenlere yarıyor. “Hizmet” aşkı ile havada kapılıyor...

Şimdi 1128 akademisyeni arıyorum. Kars’ın Kağızman ilçesinde arıyorum 1128 akademisyeni.. 51 yaşındaki Mikail Gülderen’in cesedi hakkında ne düşünüyorlar onu merak ediyorum da arıyorum. Gülderen çobanlık yaparak ailesinin geçimini sağlayan bir kişi. Kurban Bayramı’nın ikinci günü hayvanları otlatmak için Yankıpınar mezrasına çıkıyor, gidiş o gidiş... Arama tarama çalışmaları sonucunda dört çocuk babası Gülderen’in cesedini dağın eteğinde buluyorlar. Cesedin altında el bombası ile bir de tuzak kurulmuş. Katletmişler yetmemiş. Cesedine bomba yükleyip arayanı da öldürecekler, Gülderen ailesine bir cesedi bile çok görecekler... Olay bu.

Şimdi 1128 akademisyeni arıyorum. Sesleri, gıkları çıkmıyor. İlim adamı-kadını olarak Ahmet Budak’ı çocuğunun gözü önünde katleden caniler için ne düşünüyorlar, ne yazıyorlar, yazdılar mı, isyan ettiler mi, bilmek istiyorum. Etmediklerine göre bunun sebebini anlamak istiyorum. Samet’e, hem de onun safiyane çocukluğunu kirli emellerine alet ederek bayramlaşma bahanesiyle çağırttıkları babasını katledenleri, savunmalarını istiyorum. Samet’in gözlerinin içine bakmalarını ve anlatmalarını istiyorum. 

 

yeniakit

Bu yazı toplam 1246 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar