Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

KALİFORNİYA

KALİFORNİYA’YI KİM YAKTI ?

Kaliforniya’yı kim mi yaktı. Bufaloları kim öldürdü, Kızılderilileri kim yok etti ise, Gazze’lilerin evlerini kim başlarına yıktı ise dünyadaki zulüm, sömürü, haksızlıkların da arkasında onlar vardır. Eğer Kaliforniya’da bir beşeri suç sözkonusu ise, büyük ihtimalle onun arkasında da bunların zihniyet ikizleri ya da son zamanlarda adlarını çokça duyduğumuz Siyonist, Pedefolik, Siyonistler vardır. Çünkü zulüm tek bir millettir! Onlar birbirlerine karşı da acımasızdırlar. Kapitalistlerin, faşistlerin vijdanı yoktur.

Herkesi kendi günahı yakar.. Biz bu dünyada yapıp yapmadıklarımızla ya kendi cennetimize kendi sırtımızda tuğla ya da kendi cehennemimize kendi sırtımızda odun taşırız. Bu düyamızı yakan ateşlere gelince o cehennem ateşinden taşanlar olabilir mi?

Gazze’yi ayakların ateşi yakmış olabilir mi Kaliforniya’yı. Ya da Newyork’un ya da Washington’u nasıl bir ateş yakacak bilmiyorum.

Yeryüzünde bir cennet vaadi ile ortalıkta dolaşanlar aslında yeryüzünü Cehenneme çevirmek istiyorlar.

Sahi Kaliforniya itfayesi niçin başarısız oldu?. İddia o ki yangın bir sabotaj sonucu başladı ve rüzgar yangını hızla büyüttü ve çevreye yaydı. Herşey çok hızlı oldu ve uzun sürdü. Bir sahil şehri, kıyısında bile yangını söndürecek su bulamadı mı? Hani dünya’nın en büyük ekonomisi, en modern şehri idi. Yapay zekalarına ne oldu? Sonuç ortada. Modern bir şehir birkaç günde küle döndü.. O lüks villaların kendi söndürme sistemleri yok muydu?

İster hayır olsun, isterse şer, her şey Allah’ın iradesi içindedir.

Bakalım insanlar bundan nasıl bir sonuç çıkartacaklar. Bundan sonra ne zaman neresi yanacak, ya da kimi nasıl bir afet bekliyor.

Firavunun başına gelenler, onun ayak izinden yürüyenler ve onları dost edinenlerin de başına gelecek. Şimdi “içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım” diye kendi nefsimizi sorgularken, onlardan uzaklaşalım ya da onları kendimizden uzaklaştıralım. Yoksa onlar “ıslah edicileriz” diye içimize girip bozgunculuk yaparak, Şeytanın ateşini içimize salabilirler.

Kaliforniya’yı zahiren kim yakarsa yaksın, onu yakan batını gerçekler de var. Sonuç ta Hayır ve Şerrin de iradesine bağlı olduğu Allah (cc) yaktı.. İşin bir de böyle bir “Hakikat” boyutu var.

Havadan, sudan, topraktan bela yağdı Firavunun peşinden gidenlere. Kurbağa, bit, sinek, haşerat, salgın hastalıklar, çekirge, tufan, sel ve fırtına..

Kızılderilileri yok edenler, Kara derilileri köleleştirenler, Sarı ırkı sömürenler, savaş ve terörleri örgütleyenler, para oyunları ile dünyayı dolandıranlar, Fuhuş, uyuşturucu, kumar ile insanları sarhoş edenler, gıda ve ilaçla, insanların hayat tarzları ile oynayarak insanları insanlıktan çıkartanlar için sonun başlangıcına geldik.

Bu arada Kaliforniya deyip geçmeyin. Orası Silikon vadisinin ve HollyWood’un olduğu yer. Orası ABD’nin İstanbul’udur. ABD’nin 2. İstanbul’u NewYork’tur. Orada da yangınların başladığı haberi geliyor. ABD emperyalizminin saçağının 3. Ayağı FED’dir. Washington bu üçgenin içindedir. Daha bugünden ABD sacayağının bir ayağı kırıktır.

Kızılderililerin reisi Seattle, 1854’de, ABD başkanına bir mektup yazarak, topraklarını satın almak isteyenlere karşı şartlarını sıralar. Bu uzun mektubun “Tarihin sonu”na ilişkin ilginç tesbitlerinin olduğu bölümü özet olarak yayınlamak istiyorum:

Ben size göre vahşiyim ve sizin bildiklerinizi bilmiyorum.. Çayırlarda öldürülmüş, çürüyen binlerce Bufalo gördüm, beyaz adam’ın geçip giden trenden vurup, bıraktığı. Ben vahşiyim ve dumanlı demir at’ın, bizim sadece hayatta kalmak için avladığımız Bufalo’dan nasıl daha önemli olabileceğini anlamıyorum. Hayvanlar olmadan insan nedir? Eğer bütün hayvanlar biterse, insan da, bu büyük yalnızlık sonucu ölürdü. Çünkü hayvanların başına gelen sonuçta insanın da başına gelir. Her şey birbirine bağlıdır. Ayaklarımızın altındaki toprağın büyük babalarımızın külleri olduğunu çocuklarınıza öğretmelisiniz. Ondan geldik ona döndürüleceğiz.. Bunları onlara öğretin ki toprağa saygı duysunlar. Çocuklarınıza, toprağın atalarımızın geçmiş hatıraları ile dolu olduğunu söyleyin. Biz çocuklarımıza bunları öğrettik, onun için onlar toprağa saygı gösterirler. (…) Toprak ana’dır. Dünya annemizdir. Dünyaya ne olursa, dünyanın oğullarına da aynısı olur. Eğer insanlar yere tükürürse kendi üzerlerine tükürmüş olurlar. (…) Biz şuna inanıyoruz: Dünya insana ait değildir. İnsan dünya aittir. Bunu Bu dünyada her şer aslında bir aileyi bağlayan kan gibi birbirine bağlıdır. Dünyaya ne olursa dünyanın oğullarına da o olur. Hayat ağını insan örmedi, o onun içinde sadece bir lif. Kim ne yaparsa yaparsa kendine yapar. (…) Beyazlar da bu dünyadan geçip gidecek. Belki bütün diğer kavimlerden önce. Yatağına pislik yığmaya devam edenler bir gece ansızın kendi pisliğinde boğulacaklar. Ama beyaz adamın yok oluşu, bizim bilmediğimiz bir zamanda ve bilmediğimiz bir sebeb’le ve bir şekilde onları bu topraklara getiren Tanrı’nın gücüyle olacak. Kim bu toprağın çocuklarına ne kadar acı vermişse onların toplamı kadar acı çekecek. Bu topraklarda yakılan ateş onları da yakacak. O ateşin alevleri çok uzaktan görülecek bir parlaklıkta olacak ve o kadar dehşetli olacak. Bu akibet, bugün bizim için bir sır. Ama biz kadim bir anlayışla şunu biliyoruz ki, Bufalo’lar katledildiğinde, vahşi atlar ehlileştirildiğinde, ormanın gizli köşeleri onlara yabancı insanın kokusuyla dolduğunda, ve yaşayan yeşil tepelerin görünümü konuşan tellerle lekelendiğinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.. Çalılık nerede ? Gitmiş! Ve kıvrak tay’larla av hayvanlarına elveda demek nedir o zaman anlayacaksınız.? O gün tabii hayatın sonu ve hayatta kalmak çalışmanın başlangıcı olacaktır. (…) Belki de beyaz adamın bu topraklardaki ömrü, diğer halklarla kıyaslandığında en kısa ömürlü halkı olacaktır”

Kaliforniya bir başlangıç. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” denmiştir. Bu dünya etme-bulma dünyasıdır. Zulm ile abad olunmaz. Kızılderililerin, Kara derililerin ahı o topraklarda yaşayanların yakasını bırakmayacak.

Bakın, ABD tarihi diye köklü bir tarih yok. Hepsi bir algı. 4.7.1776’de Amerikan bağımsızlık ve özgürlük bildirisi yayınlandı ve devletin oluşum süreci başladı. (249 yıl önce). 1865’e kadar iç savaşı devam etti.. ABD’de iç savaşın sona ermesi 9.4.1865’de gerçekleşti. Yani (160 yıl önce), Köleliğin kaldırıldığı tarih ise 6.12.1865. Düşünün ben 76 yaşındayım. ABD devletinin ömrü ise yaklaşık benim iki-üç katım bir yaşa sahib.

Bu arada küçük bir hatırlatma daha: Avrupa’da İngiltere’den sonra 1857 yılında köle ticaretini ilk yasaklayan devlet Osmanlı İmparatorluğu’dur. Türkiye Cumhuriyetine gelince, Ankara hükümeti köleliğin sona ermesine ilişkin 1926 tarihli Milletler Cemiyeti’nin bir sözleşmesini onaylamak için 1933’e kadar bekledi. 1930’lu yılların başında kızların yasa dışı yolla satıldığı ihbar edildi. Köleliği açıkça yasaklayan mevzuat, 1964‘te kabul edildi.

Bu arada Erman Tuncer (Prof. Dr.) hoca’dan ilginç bir bilgi geldi: ABD’li bağımsız senatör Bernie Sanders demiş ki: “Los Angeles’in başına gelenler, ABDLi Yahudi ve Siyonist’lerin Gazze konusunda İsrail’e destek vermelerinin bir sonucu olarak, Müslümanların kitabında yaşan EBABİL KUŞLARInın taşıdıkları kıvılcımlı taşlar ve onlara yardım eden rüzgarlarla Allah’ın bir gazabı mı idi, çünkü olanlara bakınca insanın aklıma başka bir yorum gelmiyor!”

Bugünlük de bu kadar. Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 82 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar