Abdurrahman Dilipak
3. Dünya Savaşı'nda Türkiye
Herkes 3. Dünya Savaşı'ndan söz etmeye başladı. Bu yeni dünya savaşı Dini metinlerde sözü edilen kıyamet savaşı mı olacak. Yani bu savaş Melheme-i Kübra denilen ya da İncil’de adı geçen Armagedon savaşı mı? Ya da oraya evrilecek bir savaş mı veya burada başlayıp dünyaya yayılacak bir savaş mı?
Bu savaş o savaşsa, Türkiye ve Suriye bu savaşın ana merkezinde yer alacak. Savaşın en sıcak merkezi ise, Hatay, Antep, Maraş, Halep. Savaşın genel alanı ise Hazar denizinden Akdeniz’e, Torosların güneyinden, Hicaz bölgesine kadar genişleyen bölge.
Anadolu topraklarında savaşın öbeklendiği yerler Hatay, Urfa, İzmir ve İstanbul. Bu savaşa katılanların çok büyük bir kısmı hayatını kaybedecek.
Eski metinlerde anlatılana göre (Ki geleceği ve gaybı yalnız Allah bilir) Anadolu’daki Müslüman topluluk başlangıçta Ehl-i Salib ile birlikte hareket edecek. İskenderun’da Namaz kılan Müslüman askerlere, sarhoş ehlisalip askerlerinin müdahalesi sonrası çıkan çatışma hızla yayılacak. Rivayetlere göre, Müslüman askerler Amanoslara doğru çekilirken, Ehli salip çevrede ilerlemeye başlayınca, Halkın direnişi ile başlayan gerilim, El Babdan giren Müslümanların Amik ovasında Ehl-i Salib’le karşılaşmasının ardından, Hazar bölgesinden “Kara bayraklı, kara gömlekliler”in yardıma gelmesi ile bölgede büyük bir savaş başlayacak.
Çok büyük bir kıyım, yıkım yaşanacak. Deccal, Yecüc-Mecüc fitnesinden sonra uzun sürecek savaşın sonunda Vahiy coğrafyasında Muvahhidler dışında kimse kalmayacak.
Savaş aslında burada başlayıp bütün dünyaya yayılacak. Din yalnız Allah’ın olacak.. O dönemde yer ve gök içindekini dünyaya boşaltacak.
Hz. Süleyman gelmiş geçmiş ve gelecek olan bütün zenginlerden daha zengindi. Onun servetinin bir bölümü Babil’i ve Kisra’yı zengin etti, ama asıl serveti hiç bulunamadı. Tarihin sonunda o zenginlik ortaya çıkacak, ama kimse o altın ve değerli taşlara bakmayacak bile.
Aynı şekilde Eyyüb Aleyhisselam’ın büyük serveti de bulunamadı. İlki yağmalanmıştı ama 2. Dönem, ilk dönemin iki katı idi. O da öyle kayboldu. Yeniden ortaya çıktığında kimse ona da bakmayacak. Bu işin birçok yanı var elbette ama bu arada işin TeoPolitik yanı da gözden uzak tutulmamalı.
YaSin suresi, Hatay’da, Hz. İsa’nın havarilerinin katledilmesinin ardından, Hatay’ın nasıl helak edildiğini anlatır, Habibunneccar kıssasında. Hatay’da yaşananlarla ilgili uyarıyı, bugün Gazzede yaşananları aklımızda tutarak okumak da mümkün. Hatayın geleceğini düşünerek okumak da mümkün.
Yâ Sîn suresinde ne deniliyordu: “2,3,4. (Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki, sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin. 5,6. Kur'an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir. 7. Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler. 8. Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır. 9. Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler. 10. Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar”.
Burada Hatay/Antakya’dan söz edilir: “13. (Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti. 14. Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik. Onlar, "Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz" dediler. 15. Onlar şöyle dediler: "Siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahmân, hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." 16. (Elçiler ise) şöyle dediler: "Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu Rabbimiz biliyor." 17. "Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir." 18. Dediler ki: "Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur." 19. Elçiler de, "Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz" dediler. 20. Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Bu elçilere uyun." 21. "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir."
İsrafil’in suru, çıkarttığı bir frekansla Hatayı yerle bir etmişti: “26,27. (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): "Cennete gir!" denildi. O da "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!" dedi. 28. Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik. 29. Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler. 30. Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar. 31. Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettiğimizi; onların artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi?”
Evet, onlar geçmişte de bugünde aynı şekilde davranıyorlar. “46. Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor olmasınlar. 47. Onlara, "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın" denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, "Allah'ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz" derler. 48. "Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu tehdit ne zaman gelecek?" diyorlar. 49. Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar. 50. Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler ne de ailelerine dönebilirler. 51. Sûra üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın gitmektedirler. 52. Şöyle derler: "Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman'ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler." 53. Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın, hepsi birden toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır.
54. O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir.”
Bugünkü Satanist Pedefolik Global Resetçi, Toplumsal Cinsiyetçileri aklımızda tutarak okumaya devam edelim: “60,61. "Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?". 62. "Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?". 63. "İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir." 64. "İnkâr ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!" 65. O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.”
Hayvanlar niçin yaratılmıştı? “70. (Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kâfirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik. 71. Görmediler mi ki, biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar. 72. Biz, o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler. 73. Onlar için bu hayvanlarda (daha pek çok) yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi? 74. Belki kendilerine yardım edilir “. Evet, evet, “82. Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri o şeye ancak "Ol!" demektir. O da hemen oluverir. 83. Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah'ın şanı yücedir! Siz yalnız O'na döndürüleceksiniz.” Evet, işte böyle, sürekli okuduğumuz Yasin suresinde anlatılanlar genel hatları ile böyle.
“Armagedon”u merak ediyorsanız Yuhanna Vahyine bakabilirsiniz, ya da Musevilerin beklentileri hakkında Enok’un kitabına bakabilirsiniz. Tabi biz önce Kur’an-ı kerime bakacağız.
Kur’an-ı Kerimde bir şey misal veriliyorsa, o şartlar gerçekleştiğinde tekrar aynı sonuçların ortaya çıkması mukadder olabilir. Selam ve dua ile.