Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

Adâlet ve insaf ölçüsünün ‘Gör!’ dediği

Önce bir rahmet ve başsağlığı dileyişi: Oğlu cumhurbaşkanı olduğu zaman bile kendi tabiî hayat tarzından bir sapma göstermeyerek, asîl bir Müslüman olduğunu ortaya koyan Ahmed Hamdi Gül efendinin irtihal-i dâr-ı beqâ eylemesi münasebetiyle, merhûma Allah’u Tealâ’dan rahmet-i vâsie ve Abdullah Gül Bey başta olmak üzere, geride kalan kederdîde Gül Ailesine de sabr-ı cemîl niyaz ediyorum.

Bu vesileyle, Tayyip Bey‘in, merhûmun cenazesine katılmakla, son günlerde fitne ateşi yakmak isteyenleri üzdüğü de açıktır.

***

İki-üç gündür Ankara’dayım… Bazı tespit ve gözlemlerimi aktarayım.

1- İstanbul BŞ. Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadının FETÖ diye anılan terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle 15 Temmuz Darbe Hıyaneti’nden sonra tutuklanması üzerinden 8-9 ay geçmişken, epilepsi /sara rahatsızlığı gerekçesiyle tahliye edilmiş olması, iddia olunan rahatsızlığına değil, itibarlı bir çevresine hamlediliyor ve geniş kesimlerde bir rahatsızlık meydana getirdiği gözlenebiliyor…

Bu konuda, şu bir-kaç noktaya dikkat edilmelidir:

a) ‘Toplu tasfiye ve tutuklamalarda hukûken geçerli maddî ve objektif deliller olmayan hallerde, sırf subjektif kanaat ve iddialarla bazılarına haksızlık yapıldığı’ iddialarına eleştiriler getirirken, ‘Bu kişi, hatırlı birisinin damadı, ona haksızlık yapılabilir..' gibi bir mantık düşünülemez.

Ancaaak, eğer epilepsi rahatsızlığı kanunî açıdan tahliye edilmeyi gerektiriyorsa… -Ki, bu rahatsızlığa müptelâ olan hiç kimsenin tutukluluk veya hükümlülük durumunda cezaevlerinde tutulmaması gerektirdiğine inananlardanım. Böyle olunca, ceza veya tutukevlerinde aynı durumda olan çok sayıda kişi varken, sadece itibarlı- hatırlı birilerinin yakını olanların tahliye edildiği gibi bir görüntünün verilmesinin kabul edilebilecek bir tarafı yoktur ve vicdanları kanatır.

***

b) Geçmişte, özellikle silahlı mücadele eylemlerine katılmış ve daha çok da marksist ve sair solcu yüzlerce suçlu veya tutuklu, A. N. Sezer’in C. Başkanlığı döneminde ağır hastalık gerekçesiyle affedilmiş ve ama bunlardan pek çoğu, serbest bırakılınca bir takım yıkıcı eylemlere yine katıldıkları görülmüştü. Tayyip Bey’in ise bu gibi yanıltıcı tablolarca karşılaşmamak için, bu gibi af konularına sıcak bakmadığı anlaşılıyor. Bu yaklaşım da doğru görülebilir belki, ancak, uzuun yıllardır cezaevinde kanser ve sair ağır hastalıklarla boğuşan kimseler için bile bu af yetkisinin kullanılmaması, ayrı bir problem… Aylardır barsakları dışarda yaşamak zorunda kalan bir kadın mahkûmdan bile söz etti, yetkili bir isim...

Aynı şekilde, babaları açığa alınmış engelli iki çocuk için verilmekte olan bakım paralarının da kesilmesi, kabul edilebilecek cinsten değildir. Kezâ, bir annenin, doğum yapmasından 2-3 gün sonra tutuklanması ve bebeğin, dede tarafından her gün iki kez cezaevine getirilip annesi tarafından emzirilmesi sahneleri de…

Bu yürek dağlayıcı sahnelere en başta Tayyip Bey’in asla sıcak bakmayacağı tahmin edilebilir.

Bu bakımdan, ‘Acırsak, acınacak hale geliriz..’ sözü bu durumlarda geçerli olamaz. Hele de darbe hıyanetine aktif olarak katılmış olanlar için acınmasını isteyen mâkul bir kimse de yoktur. Aslolan adâlettir.    

***

Bir takım cemaat çalışmalarına katıldığı belirlenen bir çok mestûre /örtülü hanımın hattâ bazen gruplar halinde tutuklanıp kelepçelenerek götürülmesini, toplumdaki hangi kesimlerce, ‘Yiyin birbirinizi..’ diye memnuniyetle karşılandığı da unutulmamalıdır.

d) Elbette, bazı yüksek bürokratların üstlendikleri vazifelerini yapmaları esas alınır ve onların iç dünyaları kimseyi ilgilendirmez. Ama öyleleri var ki, gece - gündüz içtiklerini veya ateist olduklarını açıkça beyan eden cüretkâr kimselerden de söz ediliyor. Devlet kademelerinde, ‘Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım. Gerisi beni ilgilendirmez’ mantığıyla robot gibi çalışanların küçümsenmeyecek derece oldukları belirtiliyor.

Devlet yönetiminin eski hantallık günlerine döndüğünden daha çok söz ediliyor ve çözüm, Tayyip Bey’den bekleniyor.

stargazete

Bu yazı toplam 925 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar