Abdurrahman Dilipak
Ah Sisi, vah Netanyahu!
Suudi Arabistan, Kuveyt ve BAE Mısır’a 39 milyar dolar kaynak aktarmış bugüne kadar. Bunun sadece 7 milyar doları hazineye aktarılmış. Geri kalan bir kısmı, örtülü ödenekten askerlere dağıtılmış. Geri kalanının nerede olduğu bilinmiyor.
Geçtiğimiz hafta Riyad’da Sisi’ye şu sorunun sorulmuş olması gerek.. “32 milyar dolar nereye gitti?”
Mısır’da ülke ekonomisinin %60’ı ordunun elinde. Bir yerlere gitmiştir. Devlet kendileri zaten. “Kesebir” yani. “Kesebir” kimin soyadı bakın bakalım. Sisi de Mısır’ın Kesebir’i
Sisi’yi artık Avrupa da, Amerika da savunamıyor.. Baradey’den sonra Tony Blair’i Sisi’ye danışman yaptılar, o da komik duruma düştü. Mızrak çuvala sığmıyor çünkü.
Sisi’nin artık bölgede tek dostu var, o da Netanyahu.. BAE de artık çok fazla Sisicilik yapmayacaktır. Kimse yenilecek ata oynamak istemez..
Şimdi sırada İsrail seçimleri var. Aslında seçimlerin 2017 Kasım’ında yapılması gerekiyordu. Şimdi 17 Mart’ta yapılacak. Öyle anlaşılıyor ki, Netanyahu seçimi kaybedecek. ABD’den beklediği desteği alamadı. Hatta, İran’a yönelik saldırı planları da suya düştü. Aklınca kararlılık ve cesaret gösterisinde bulunacaktı. Ama olmadı. Kendine en yakın hissettiği ülkelerin başında gelen Fransa’da bile dışlandı. Charlie Hebdo olayında da nasıl dışlandığı görüldü.
Batı kontrol edemediği kriz istemez. Bölgede zaten kontrol dışına çıkmış bir kriz var, bu krizin daha da derinleşmesini istemezler.
Netanyahu sonrası Sisi’nin işi daha da zor.. Bölge için Türkiye’deki haziran seçimleri bir milad olacak.. Sisi o güne kadar, İhvan’la ve diğer muhalefet grubları ile masaya oturup, bir geçiş planı üzerinde uzlaşırsa ne ala, değilse Sisi bir şekilde gider.. Muhtemelen önce emekli bir general gelir ve Sisi’den bekleneni o yapar.. Yani Mısır’da bir ara rejim dönemi sözkonusu.. Ve tabii Mısır’la birlikte, Libya, Yemen, Filistin, Suriye, Irak konusu da masaya gelecek. Hepsinde de kalıcı bir çözümden çok, süreci stabil hale getirmeyi hedefleyen bir ara dönem hedefleniyor gibi..
Eğer gerilim ve istikrarsızlık devam edecek olursa, bunun bölge için bedeli çok ağır olacak. Dahası, bu çatışma bölgeye yayılmakla kalmayacak ve Avrupa’yı, Amerika’yı da vuracak.. Onun için istikrara ihtiyaç var.
Türkiye’deki haziran seçimleri aslında sadece iktidarı belirlemeyecek, iç politika açısından barış süreci, anayasa değişikliği, başkanlık sistemi, Ortadoğu politikası, İsrail politikası, ABD ve AB ile ilişkiler açısından bir referandum anlamı taşıyacak.. Aynı şekilde derin devlet ve paralel devlet konusunda da bir referandum olacak..
30 gün sonra, yani nisanın ilk haftasında adaylar belli olmuş olacak.. Yani ülke fiilen seçim havasına girmiş olacak.. Zaten bugün 90 günden daha az bir zaman kaldı.. Önümüzde barış süreci ile birlikte güvenlik yasa tasarısı ve paralel soruşturmaları var.
Seçime ilişkin en çok merak edilen, HDP’nin aday profili ve barajı geçip geçemeyeceği.. CHP’nin ve MHP’nin durumu belli.. CHP’den gidenlerin ve Paralel yapının durumu belli değil. AK Parti’nin %48 ile 52 arasında bir oy alması bekleniyor.. Tabii hangi partinin kaç milletvekili kazanacağı biraz da oyların genel dağılımı ve barajı aşamayacak partilerin kaç oy alacakları ve bu oyları hangi bölgelerde, kimden alacakları ile ilgili.
Bu seçimi, Netanyahu, Sisi ve Esed de büyük bir heyecanla takip ediyor olmalılar. Onların duası, CHP ve Paralel yapı için olsa gerekir.. Ama halk tercihini sanırım 7-8 Hasan Paşa mantığı ile yapacak..
Selâm ve dua ile..
yeniakit