Abdurrahman Dilipak
Ah Soma!
Hâlâ tartışmaya devam ediyoruz ve gerçekler hâlâ net bir şekilde ortaya çıkmış değil..
Hani trafo patlamıştı! Günlerce bu yalanla oyalandı..
Peki bu yalanı kim niçin uydurdu. Arkası arkasına çıkan yangınlar neyin nesi idi..
301 kişi hayatını kaybetti bu faciada, ama öte yandan 486 kişi sağ olarak kurtarıldı. Kimi yaralı, kimi zehirlenmiş vaziyette, kimi sağlıklı bir şekilde kurtarıldı..
301 kişinin sorumluluğunu taşıyanlar yanında, bu 486 kişiyi kurtaran kurtarma ekiplerine de teşekkür etmeliyiz. Onlar da canla başla çalıştılar.. Birileri meydanlarda protesto gösterileri yaparken birileri madende mahsur kalanları kurtarmaya çalışıyordu..
Kimi Soma’da AK Parti’nin kazanmasının madencilere ilahi ceza olduğunu yazdı, kimi, seçim sonuçlarından yola çıkarak “müstehaklarını buldu” dedi..
Bir kamu görevlisinin tartıştığı bir provokatöre tekme savurmasını tartıştı, kimi aldığı raporu. Kimi olayı kamu görevlisinin madenci yakınına saldırı olarak duyurdu dünyaya..
Kimi siyasileri suçladı, kimi bürokratları. Nedense maden işletmecisi çok sonra geldi akıllara..
Kimi maden işletmecisinin Koç ile ilişkisini sorguladı, kimi Masonluğunu, kimi, yabancı sermaye ortaklığını, kimi “Musevi damad”ı sorguladı..
Kimi sendikanın sermayenin adamı olduğunu haykırdı sokaklarda..
İşin en acı tarafı birilerinin katliam gibi bir kazanın ardından insanların can derdiğine düştüğü bir zamanda bu olaydan bir Gezi krizi icad etme gayreti idi.. Bindirilmiş takımlar hemen sokaklarda mevzilendiler. Soma’dan siyasi bir kriz üretmek için yangına körükle gelmişlerdi sanki..
Olayları bir bütün olarak düşündüğümde, konuyla ilgili ilk yazımda belirttiğim sabotaj kuşkusunu şimdi bir kere daha ve ilk günkünden daha derin bir kuşku ile tekrar gündeme getirmek istiyorum..
Soma, yeni Somali mi yoksa. Soma Toma kolay akıllarda kalacak bir marka; kriz için bir fırsat olarak düşünülmüş olabilir..
İsrail’in kuruluş yıldönümünden hemen sonra, Mavi Marmara’nın gündemde olduğu bir zamanda bu olay basit bir tesadüfle açıklanabilir mi?
Kimi yorumculara gore Soma’da yaşanan maden faciası dış istihbarata bağlı ihanet odaklarının yerli işbirlikçileri ile tezgahladığı bir provokasyon olduğunu vurguladı.
CHP’nin meclis çalışmalarını engellemek için verdiği Soma ile ilgili Meclis araştırması önergesi, yoksa bu süreçte konuyu ısıtmak için bir takdik çıkış mı idi?
Paralel Mediadaki “Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar hiç yaşanmamış sıkıntılara hazır olun” şeklindeki açıklamalar bu konuyla ilişkili olabilir mi? Madencilerle ilgili olarak malum basının ani ilgisi de dikkat çekici..
Soma’da olay öncesi ve olaydan hemen sonra ortaya çıkan o karanlık tipler neyin nesi idi.
Bir iddia da şu: Soma faciasından bir gün önce dataları oluşturulan, host edilen birtakım internet sayfalarını olayın hemen ardından anında sayfada görünür kılanlar kimlerdi?
Sosyal Mediadaki provokasyon, Gezi ile hemen hemen aynı mantığın ürünü idi.. BBC, CNN, malum Media yine aynı şekilde devreye girdiler..
Olaydan hemen birkaç saat sonra ortaya çıkan pankartlı kişilere bu pankartlar daha önce hazırlanarak servis edilmiş olabilir mi?
Maden kazasında madendeki bu tür risklerden sorumlu kişilerin çoğu kazada hayatını kaybetmiş. Bu bir tesadüf olabilir mi?
Kazanın tam da vardiya değişimi sırasında tünellerdeki insan sayısının en üst seviyede olması bir tesadüf mü?
Mayıs başından itibaren AK Parti yüzünden Allah’ın bizi felaketle imtihan edeceğini yayan paralelcilere bu mesajı kim servis etmişti aceba.. Dolu ve kuraklıktan ilahi ikaz çıkartanların, kuraklık dahil gelecek daha büyük felaketler konusunda uyarı mesajlarını yayanlar kimlerdi..
Gülerce’nin şu uyarısı çerçevesinde bu olaylar farklı bir anlam kazanıyor ve farklı kuşkulara sebeb oluyor. Ne diyordu Gülerce: “Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar bu topraklarda Cumhuriyet tarihinde hiç yaşanmamış sıkıntılara ve savrulmaya hazır olun.”
Soma konusu ile ilgili tartışmalar bitti gibi gözükse de aslında yeni başlıyor.. Bunun siyasi ve idari sonuçları olacak.. Hukuki, idari soruşturmaların sonuçlarına bağlı olarak önemli gelişmeler yaşanacak.. İşletmecinin kusuru varsa onlar da hesap vermek zorunda kalacaklar..
Bana kalırsa olayın ilk anından kesin sonuçlar belli olana kadar Taner Yıldız nöbetteydi.. Hükümet hayatını kaybedenler, yaralılar ve hayatını kaybeden kişilerin aileleri ile ilgili olarak anında gereken ne varsa yaptı..
Birilerinin yine bekledikleri olmadı. Onlar hayatını kaybedenlerle ilgili değillerdi. Siyasi bir kriz olup iktidar gitmedikçe tatmin olmayacaklardı. Bu rahatsızlıklarını sütunlarına taşıyanlar vardı..
Somalı annelerin gözyaşı dinmeden birileri bu acılar üzerinden siyasi rant devşirme çabası içinde büyük şehirlerde meydanları kana bulamaya çalışsalar da olmadı.. Şimdilik tekil birkaç müessif olayla yetinmek zorundalar.
Ama yine durmayacaklar. Şimdi sıradaki neyse, bekliyoruz bakalım.. Kriz kahinleri Haziran’ın 10’una ve ortasına dikkat çekiyorlar şimdi de..
Yenilen güreşe doymuyor ve her seferinde biraz daha batıyorlar.. Selâm ve dua ile..
yeniakit