Ahmet Cevdet Paşa üzerinden muhafazakârlık resimleri -2
Ahmet Cevdet Paşa üzerinden muhafazakârlık resimleri -2
Türkiye'nin ne kadar muhafazakârlaştığını ya da muhafazakârlaşmadığını Ahmet Cevdet Paşa'nın mektupları üzerinden okumaya devam ediyoruz.
Paşanın mektuplarına; "kadın kısmısı kuş gibidir ne fazla sıkmaya ne de boş bırakmaya gelir" sözünün satır arası bir ilke olarak eşlik ettiğini söylemek mümkün. Paşa özellikle para konusunda, zevcesini fazla sıkmamaya itina göstererek, tutumlu olmak konusunda sık sık uyarma ihtiyacı hissetmekte.4 Ekim 1863 tarihinde yazılmış mektupta şu ifadeler dikkat çekici:
"Böyle dağlık ve taşlık yerlerde gezip de birçok dolaşık işlerle uğraşmayı kim ister ve gidip de evinde rahat etmeyi kim istemez. Fakat İstanbul'da henüz başımızı sokacak bir hanemiz yok. Oraya gidildiği gibi ibtida nasıl araba alalım diye bahse girilecek. Bilirsin ki biz sayesiz ve sermayesiz adamlarız. Şimdi de öyleyiz. Zahmetsizce para kazanılmıyor. Benim de zaten emeksiz ve zahmetsiz para kazanmak efkarım olmadığını bilirsin."
Bir ev bir araba.1863'ü 2008 bağlayan cümle bu. Günümüzde de ihtiyaçların en başında bir ev ve araba geliyor.Devirler değişse de ev ve araba "ihtiyaç" olmaya devam ediyor.Dört küheylanın ya da dört lastiğin çekiyor olması ihtiyacın şiddetini azaltmıyor.Yaz sıcaklarının kendini hissettirmeye başladığı şu günlerde dar gelirlisinden parasının hesabını bilmeyene kadar herkes bir üst model peşinde.Dar gelirli için önemli olan ayaklarını yerden kesecek bir yerli otomobil.Ayakları nicedir yerden kesik olanlar ise bir üst model ile arabalarını yenilemek derdinde.Reklamlar bu konuda ziyadesiyle mihmandar.
Ya evler? Evler onca genişliğine rağmen sadece çekirdek ailenin barınağı. Paşa'nın evinde ise evli ve bekar baldızları da yaşamaktadır oysa, mektuplarda uzun uzun hepsine selam edilir:"Valide hanımın ellerinden öperim.Neşet Bey'e,Feride Hanım'a,ve Faika ve Fahire hanımlara selam eylerim."
Bu seyahatten sonra Ahmet Cevdet Paşa ihtimal Bebekteki Yalı'yı alabilecek kadar para biriktirmiş olacaktır. Bebekteki yalının kaç odası vardır?Ya da yazları gidilen Göztepe'deki konakta kaç oda vardır? Odaların sayısı kadar burada kimlerin yaşadığı da önemli. Sadece Adviye Hanım'ın akrabaları değil aynı zamanda Lofça'dan okumak için İstanbul'a gelen yatılı eğitim gören öğrenciler de izin günlerinde konakta kalmaktadırlar.Aristokrat ailelerde iç güveysi adetinin olduğunu ve nitekim Fatma Aliye Hanım'ın da evlendikten sonra ailesi ile aynı evde yaşamaya devam ettiğini hatırlayacak olursak; dört salonu, on beş-yirmi odası olan bir konağın pek büyük olmadığı anlaşılacaktır.
Günümüzde ise dar gelirliler başlarını sokacak, kira belasından kurtulacak bir ev hayaliyle yaşarken, zenginler evlere yatırım gözüyle bakmakta.Sınırlı topraklar üzerinde "mekan" yatırımı yapmanın başkalarını mekansız bırakacağı endişesi taşıyan kaç kişi vardır? Ev alabilecekken almayan.Fazla talep oluşturarak ihtiyacı olanların nasibini zora koşmayayım diye düşünebilecek kaç kişi vardır?
Paşa yukarıda alıntılamış olduğum mektubunda para kazanmanın güçlüklerinden bahsettikten sonra esasında kendisinin de asla emeksiz ve zahmetsiz para kazanmak arzusunda olmadığını vurgulamakta. Bu cümle ile Ahmet Cevdet Paşa'nın muhafazakarlığını günümüz muhafazakarlığına bağlamayı deneyelim. Günümüzde muhafazakar kimlik ile "tanınma politikası" güdenler, "emeksiz ve zahmetsiz" para kazanmak istiyorlar mı istemiyorlar mı? Daha anlaşılır olması için soruyu şöyle değiştirelim. Para üzerinden para kazanmak muhafazakar kimlik için sakıncalı mıdır? Yani emek ve zahmet olmadan para kazanmak.
Buna gönül rahatlığı ile evet diyebiliyor muyuz?Hayır.
Buraya kadar dikkat ederseniz süreklilik vurgusu üzerinden yol aldım.Değişmeyen ihtiyaçlardan değişmeyen kadın erkek ilişkilerinden.Değişenin ne olduğunu bir sonraki yazıya bırakıyorum.Umarım sıkılmadınız.
Yeni Şafak