Nuh GÖNÜLTAŞ
Son günlerde çevremde en sık karşılaştığım sorulardan birisi AK Parti'nin geleceği ile ilgili. Tahmin etmiş olmalısınız! AK Parti'yi kapatırlar mı?


Soruyu daha da manidar olması için bütünüyle buraya yazmakta fayda var. Şöyle: Bu adamlar bu kadar aptal olamazlar.

AK Parti'nin her halükârda yüzde 40'ların üzerinde oy almasına yol açacak gelişmelere kendileri yol açtılar. Madem AK Parti'yi iş göremez hale getirmeye çalışıyorlar, peki neden seçim yaptırıyorlar? Seçim olmayacaksa ne olacak? Güzel soru! Türkiye'de safların keskinleşmesine yol açan son sürecin ardından iki taraf arasındaki mücadele fevkalade şekilde sıcaklaşmaya başladı.

Bunu Deniz Baykal'ın "Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanlığı 1. Turu'nu iptal etmezse çatışma çıkar" sözünden de rahatlıkla anlayabiliriz. Eğer AK Parti yüzde 40'ın üzerinde hatta yüzde 50 civarında oy alırsa bu seçimde bunun neticesinde çatışmaya hazırlandıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü AK Parti'yi bir şekilde kapattırmaktan başka çareleri görünmüyor. Çatışma çıkarsa neticesini önceden kestirmek zor.

Her iki taraf da hasar alır. Hatta böyle bir çatışmanın galibi de olmaz. Şimdi... Seçim geldi dayandı. Seçimi önlemenin bir yolu olabilir mi? Çok ciddi bir durum olmazsa seçimi önleyemezler. Ama AK Parti'yi seçime sokmama gibi bir çaba içine girebilirler. Zaten bu yolda, AK Parti'yi Anayasa Mahkemesi'ne kapattırma yolunda hazırlıkları olduğu biliniyor.

Madem Anayasa Mahkemesi'nde oran 9'a 2. O halde bu konuda bir teşebbüsün Anayasa Mahkemesi'nden çıkacak siyasi bir karar olacak sonucunu önceden kestirebiliriz.

Peki ya sebep? Sebep çok. Tekno-muhtıranın içeriğinde anlatılan Kuran okumak, ilahi okumak gibi son derece yasal sebepleri yasadışı gösteren bir iddianame AK Parti'yi rahatlıkla kapattırır. Kurt kuzuyu yemeye karar vermişse mutlaka bir yolunu bulurlar. Bülent Arınç'ın "Laiklik yeniden tanımlanmalı" sözü bile tek başına onlara istedikleri kozu veriyor olabilir. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Bu son gelişmeler aslında onlarında arzu ettiği şeyler değildi. Ama çok sıkıştılar ve başka çareleri kalmadı. O yüzden anayasanın bugüne kadar hiç dile getirilmeyen bir yorumu ile cumhurbaşkanını seçtirmediler. Bu bir anlamda da gasptı.

Bu çabayla sadece ve sadece birkaç ay daha kazandılar. Başkaca kazanç yok! Fakat ben bu noktalarda takılıp kalmamak gerektiğini düşünenlerdenim. Çünkü onların çaresizliği ile giriştikleri çabalar Türkiye'de ancak 2012 yılında yapılabilecek bir kısım değişiklikleri beş sene öne aldırdı. Bir anlamda AK Parti'ye erken doğum yaptırdılar.

Bunu yaparken amaçları bebeği öldürmek ise bunda pek başarılı olduklarını söyleyemem. Bu süreçte AK Parti dik durmasaydı bebeği de öldürürlerdi. AK Parti'nin dik durması halinde bundan sonraki süreçte AK Parti'yi kapattırma girişiminden başka herhangi bir şey yapabilmeleri zor görünüyor. Bir de AK Parti troykasına suikast girişimleri olabilir. O yüzden bu kişilerin korumalarının çok fazla ve çok uyanık olmaları gerekiyor.

Bu nokta çok önemli ve asla ihmale gelecek bir konu değil. Cumhurbaşkanı'nı halka seçtirecek yasal düzenlemeler Türkiye için 2012 gibi planlanıyordu. Hatta eyalet sistemine geçiş çalışmaları da 22 Temmuz'da yapılacak seçimlerden sonra başlar! AK Parti'yi kapatabilirler mi? Bundan öncekileri nasıl kapattılarsa bunu da kapatabilirler. Ama bu defa kazın ayağı biraz farklı.

Baykal'ın dediği gibi bu defa "çatışma çıkma ihtimali" var. Çünkü Anayasa Mahkemesi'nin bugünkü imajı hukuku zorlayan siyasi kararlara imza atan bir kurum olduğu şeklinde. Onun için Anayasa Mahkemesi AK Parti'yi kapatırsa bu defa herkes kararı yorumlarken "Bu durum hukuki bir gelişme" diye düşünmeyecektir! Unutmadan, çevremde "Acaba Nisan ayında açıklanacağı emekli generallerle birlikte duyurulan Erke dönergeci, muhtıra mıydı" diyenler de var.

Vallahi bilmiyorum. Ama ülkemizin bu durumunun insanlarımızı her geçen gün daha fazla paranoyak ve komplocu yaptığını söyleyebilirim. Yalnız şunu da unutmamak gerek. Komplo varsa komplo teorisi de vardır!



habervakti