Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Akşener “Silahlara veda” deyince...

Seçim sonuçları açısından HDP’nin oyları kritikti. HDP muhalefette idi ama 6’lı Masa ile birlikte değildi.

İktidar HDP kendi yanında değilse, Muhalefet blokunda da olmamasını isterdi. En azından bağımsız kalmasını istediği 2019 İstanbul seçimlerinde İmralı’dan getirtilen mektupta görülmüştü.

Aslında HDP muhalefetle birlikte hareket etmek istiyordu. Ama özellikle İyi Parti’nin – Meral Akşener’in direnci vardı. HDP ile asla birlikte görünmek istenmiyordu.

Muhalefet cenahında Meral Hanım’ın bu tavrı eleştirilere yol açıyor, o da, bu eleştirileri bir tür “Hesaba çekilmek” diye niteleyerek tepki ile karşılıyordu.

Peki neydi Meral Hanım’ın Kürtlere ilişkin yaklaşımı?

“Kürtler HDP’nin tapulu malı değil, onlara doğrudan hitap ederiz” gibi bir yaklaşım vardı.
O zaman bölgeye gidecek ve insanlara yüz yüze konuşacaktı.

Partisinin il kongrelerini de vesile edinerek Diyarbakır’a ve Urfa’ya gitti. Diyarbakır’da liderlerin dili, genellikle Diyarbakır’a özel olur. Diğer ifadeyle “İzmir’den farklı olur.”

Meral hanım Diyarbakır’da “Ben buraya bu topraklar kurumasın diye Dicle’ye bir damla su olmaya geldim. Kadim ahde vefaya selam durmaya geldim, ben buraya rızanızı almaya geldim.” gibi ifadelerle duygulu konuşma yaptı. Sonra ‘’İYİ Parti’yi bu ülkenin has evlatları, Türkler, Kürtler, Zazalar kurdu’’ dedi. Sonra da o cümleyi kurdu:

“Mesele silahlara veda ve kan dökmeye tövbe etmekse, mesele her türlü musibetin karşısında çelikten sarsılmaz bir ‘Biz’ olmaksa, sırtını da kalbini de o sağlam ‘Biz’e yaslamaksa biz varız.”

Tahmin edilebilir ki bu gezi projektörler altındaydı. İyi Parti MHP’den kopanların kurduğu bir partiydi. Milliyetçi tabana hitap ediyordu. MHP, tabanın İyi Parti’ye gidişinden tedirgindi. Diyarbakır’da bir şey söylensin ve o, Akşener ya da İyi Parti aleyhine kullanılsın… Beklenen bu idi.

İşte o “silahlara veda” ifadesi, sanki PKK ile birlikte güvenlik güçlerinin de silahlara veda etmesi zeminine çekilerek hedefe konuldu.

Aslında Akşener’in ifadesi, bildiğimiz “Çözüm süreci”nde, Ak Parti’nin ya da Tayyip Erdoğan’ın yaklaşımını yansıtıyordu. Orada da ana çaba, Kandil’in silah bırakmasıydı. “Analar ağlamasın” çağrısı, Türk – Kürt bütün anaların göz yaşını dindirmek içindi. Tabii ki güvenlik güçleri silah bırakmayacaktı. Ama silah bırakanların üzerine de gitmeyecekti. İş adam öldürmek değildi. Barışı sağlamaktı. Terör bitecekse, neden silah kullanılsındı ki… “Akil İnsanlar” bunun için çalıştı.

O dönemde iktidar yanlışlar yaptı mı, bana göre de yaptı. Terör örgütü ile Kürt sorunu görüşülmeyecekti, terör örgütü ile sadece silahların bırakılması görüşülecekti. Çözüm sürecinde örgütün şehirlere yerleşmesine müsaade edilmeyecekti vs…

Evet yanlışlar yapıldı. Ama prensip olarak terörün sona erdirilmesi ve memleketin Türk’ü, Kürd’ü ile barışı yaşaması doğruydu.

O zaman çözüm sürecine iki grup karşı çıktı: MHP ve Perinçek grubu. Ak Parti ve Akil İnsanlar bu iki grup tarafından topa tutuldu.

Meral Hanım şimdi “Biz olmak”tan bahsediyor. Bu ülkenin “Biz olma”ya ihtiyacı yok mu?

Belki Meral Hanım’a “Biz olmak için HDP ile görüşmek de gerekmiyor mu?” diye sorulabilir.

Ama “silahlara veda” ifadesinden PKK ile güvenlik güçlerini eşitleme sonucunu çıkarmak, sadece kötü niyet eseri olabilir.

Şu sıralarda kurduğu bir vakıf ile Ak Parti dünyasına “Kürtlerin sorunları”nı anlatmak için toplantılar düzenleyen ve her işinde “Reis”i referans gösteren Mehmet Metiner Akşener’i doğru anlamış gözüküyor.

Attığı tweetlerde mesela, “PKK silahlara koşulsuz veda eder ve kan dökmekten vazgeçerse bundan ancak memnuniyet duyulur. Silah yerine yalnızca siyasetin benimsenmesi, Türkiye’ye kazandırır” dedi. Ona göre “Kalıcı çözümü sağlayacak önerileri eleştirmek değil teşvik etmek, Reis’in Türkiye Yüzyılı misyonunun bir gereği” idi.

Metiner sonra şunları yazdı: “Birileri ‘PKK niye silahlarını bıraksın ki, asla bırakmaz!’ diyor. O vakit devlet ve millet olarak gereği neyse yapılır. Ama çözüm süreciyle amaçlanan şey, gerçekleşirse, yani PKK şartsız-pazarlıksız silah bırakırsa bundan niye memnuniyet duymayalım, anlamıyorum.”

Ak Parti epeyce bir süredir MHP ile yan yana yürüyor. Birbirlerine ihtiyaç duydukları aşikâr. “Kürt sorunu” konusunda birbirlerine ne kadar benzeştikleri önemli bir araştırma konusu. Ama Ak Parti üzerine bu meselede MHP gölgesinin düştüğünü görmemek mümkün değil. Bunun seçmen planında sonuçlarını da görüyor Ak Parti.

Ben, Akşener’in “silahlara veda” çağrısını “PKK’nın silah bırakması” olarak anlıyorum, “Biz olma” duruşunu doğru buluyorum, ama bütün bunlar, seçim döneminde bir karşılık oluşturur mu, işte orası şüpheli, diyorum.

Bu yazı toplam 393 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar