Abdurrahman Dilipak
Alma mazlumun ahını Ve Başbuğ da tutuklandı..
Bu cumhuriyet tarihinde, 60 darbesinde Erdelhun"un tutuklanmasının ardından, darbecilere karşı bir ilk.. Artık "dokunulmaz" denilecek kimse kalmadı.
Yarın Büyükanıt"ı da çağırabilir savcılar, Karadayı"yı da. Ya da Çevik Bir artık herhalde valizini toplamaya başlamış olmalı..
Kenan Evren ve Şahinkaya, beşli çeteden hayatta kalan 2 kişi de herhalde artık savunmalarını yazmaya başlamış olmalılar..
Sahi, madem 12 Eylül darbesi dava konusu oluyor, Meclis toplanıp, 12 Eylül Anayasasını iptal etsin.. O günki şartlarda öyle bir Anayasa referandumunun hukukiliğinden söz etmek mümkün değil.. 12 Eylül Anayasasını çöpe atalım ve daha önceki Anayasa ile yola devam edelim.
Başbuğ, bu iddianamenin kendisi için en büyük ceza olduğunu söylemiş. Keşke bu işlere bulaşmadan önce düşünseydi bunu. Artık çok geç. Ne demişler: "Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste".
Milletin emdiği sütü burnundan getirdiniz.. O fişlemeler, o baskı, caydırma, yıldırma neydi öyle. Andıçlar, hedef göstermeler. "Vur" diyince "öldüren" arkanızda ne idüğü belli olmayan bir "mütegallibe" takımı vardı.. Birileri sizin adınıza, sırtını sizlere dayayarak adam vuruyor, yağma yapıyor, kimsenin "gık"ı çıkmıyordu..
Bir günde 5 defa, haftada 5 gün mahkemedeydik..
"e-muhtıra" neyin nesi idi. O öfkeli demeçler, tehditler, aşağılamalar, aba altından sopa göstermeler. "28 Şubat"ın üzeri nasıl örtülmeye çalışıldı? Geçmiş darbelerin üzeri nasıl örtüldü.. "İnternet andıcı" neyin nesi idi! Brifingli yargıçlar, Prof"lar, bürokratların astığı astık, kestiği kestik bir dönem yaşadı Türkiye..
Yargıyı esir almaya çalışan Ergenekonun kirli ilişkileri de artık gün yüzüne çıktı.. Daha bu bir başlangıç arkası gelecek.. Yargıda bu konu daha yeni tartışılmaya başlanıyor..
"312 General rezaleti" neydi sahi!
Kaldı ki, bu dava Yargıtay"da karar aşamasında bulunuyor bugün!
"Şimdi yaşasaydı içeride olması gereken" BÇG"nin kurucusu Erkaya"nın ölümünün ardından yazdığım yazı yüzünden açılan dava hâlâ AİHM"de devam ediyor. Gıyabımda yargılayıp, bana ait olmayan sözlerden mahkûm ettiler.. Evim haczedildi..
Çetin Doğan, Hurşit Tolon davası da öyle..
Bana kalırsa bu davalarla ilgili Başbuğ"un tutuklanması bir milad.. Birileri hâlâ konuşmaktan korkuyordu. Bunların dönüp geri geleceği endişesini yaşıyordu.. Bu işlerin bir yere gelip tıkanacağını, gizli bir elin bu işlerin daha ileri gitmesini engelleyeceğini düşünüyordu.
Bugün itibarı ile artık bu korku aşıldı. Bundan sonra birileri sesini kısacak. Birileri itirafta bulunacak ve birileri birilerini ihbar edecek. Sağda solda daha fazla silah bulunacak.
Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi ve STK/DTÖ çevrelerinde bu son karar tam bir şok havası meydana getirmiş olmalı.. Bu çevrelerde bu tutuklamanın etkisi yakında kendini gösterir.
Önümüzdeki dönemde mediada köklü değişiklikler olacak. Petrol kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, kara para, finansal manipülasyonlar, kayıtdışı ekonomi, işin siyaset ve bürokrasi ayağı gündeme gelecek.. Hem devletten, hem uluslararası örgütlerden, hem de içerideki karanlık odaklar tarafından maaşa bağlanan bir sürü adam var ortalıkta.. İşin bir de diplomasi ayağı var.. Yurtdışı ayağı var.. STK ve Oda, Birlik ve benzeri yapılardaki derin kadrolar var..
Kürt Ergenekonu konusunda da önümüzdeki günlerde yeni gelişmeler olabilir..
Hele şu Yazıcıoğlu davası bir açılsın. Başbuğ korkarım asıl o zaman şok yaşayacak..
Artık Başbuğ"un oradan yakasını kurtarması zor.. Tek sorun "İnternet andıcı" değil ki! Bir de Başbuğ"un öğrenmesi gereken acı bir gerçek var: Düşenin dostu olmaz be paşam! Öyle bir nesil yetiştirdiniz ki, onlar her zaman güçlüden yanadırlar. Artık güç sizde değil..
Selâm ve dua ile..
yeni akit