Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Aman dikkat

Daha çok üstümüze gelecekler.. Süreç hızlandı ve vakit daraldı. Herkesin acelesi var. Kriz daha da derinleşebilir, şiddetlenebilir ve daha yakıcı bir hal alabilir.. Bu biraz da malum çevrelerin köşeye sıkışması sonucu paniğe kapılmalarının ve olayların kritik bir eşiğe gelip dayanmasının sonucu..

Yakından bakınca manzara bu, ama daha geniş bir zaman aralığından bakarsanız, gelişmelerin doğru yönde ve ileri doğru olduğunu görürsünüz. Evet ufuk karanlık gibi gözüküyor, fırtınalı, çalkantılı bir denizde yol alıyoruz, gemide sorun var ve tayfalar yetersiz. Ama bizi gören, duyan, bilen bir Allahımız var. O, kadiri mutlak olan, O, Yusuf’u Mısır’a sultan eden Allah’tır, o zaman ne gam..

İsmaailağa çevresinde yaşananlara dikkat etmek gerek. Siyaseti bölüp parçalamaya çalışanlar, vakıfları dernekleri, şirketleri bölüp parçalamaya çalışanlar bir yandan da siyasete fitne sokmaya çalışıyor.. Kendilerine hizmet etmeyen yapılara karşı her yol mübah onlara göre..

Kaç çeşit Risale-i Nur talebesi var bugün saydınız mı? Yazıcı okuyucu diye başladı; bugün gelinen noktada bir düzineyi geçtiler, Paralelinden Tahşiyesine, Yeni Asyasından Med Zehrasına, Aczimendisine kadar.. Hani “iman”, “ihlas” ve “uhuvvet” diye yola çıkmıştık.. En çok okuyanı bunlardı hani.. Tahşiyecilerle, Paralelcilerin birbirleri hakkındaki beyanlarını biliyorsunuz değil mi? Bu arkadaşların kendi arasında istişare ve şûraları olmadığı gibi, hakeme de gitmezler. Niye gitsinler ki, kimi 3’ler, 5’ler, 7’ler meclisinden, 40’lar meclisinden geliyor, kimi Cebrail’e bile ihtiyaç duymadan haşa Allah’la görüşüyor. Kiminin şeyhi, kendilerine kitap verilen kimi Peygamberlerden üstün onlar için. Kiminin şeyhi ile Hz. Peygamber arasındaki tek fark zaman ve kendine kitap verilmemiş olması. Ama durum ortada..

Cemaat sayısı 5 düzineyi buldu. Daha birtakım yaşam koçlarının İslam soslu modern NLP, TM ve türevi dinleri buna dahil değil. Kendini resul, mesih, mehdi ilan edenler, vahiy aldığını söyleyenler ve birtakım meczuplar bu hesaba dahil değil. Yeni NLP’ciler, biraz yeni çağ sufizminden besleniyor biraz da İslam sayntolojistleri (Scientology) gibi sanki.. Bu tarikat, ABD’li bir bilim kurgu yazarı tarafından  geliştirilen, önce bir KİŞİSEL GELİŞİM ve insanın kendini, doğayı ve hayatı tanıma ve uyum felsefesi olarak doğan akım, zaman içinde dini bir kimlik kazandı ve Hıristiyanlık içinde bir kiliseye dönüştü. Size söylüyorum, üniversiteler, dernekler, kişisel gelişim, mutluluk ve başarı eğitimi, aile ve psikolojik danışmanlık, NLP eğitimi görünümü altında kapınızı çalıyorlar..

İslam’ı religiolaştırma operasyonu bu.. Rasyonel, seküler tipler, kadınlar ve gençlik, eğitimi ve parası olan, arayış içindeki mutsuz, tatminsiz, kararsız insanları avlıyorlar.

Atomizasyon, nötralizasyon ve agnostizm süreci devam ediyor. Paralel din sadece FETÖ hareketinden ibaret değil. Her yere sızıyorlar.. İyi niyetli birçok insan bu yapılarla tanıştıktan sonra, kimi ipnoz etkisi altında biyonik robotlara dönüştürülüyor ve bu yeni gizemli dinin azat kabul etmez bir tarikat misyonerine döndürülüyorlar.

Biyonik robota dönüştürülen insanlar malesef mafia, ideolojik örgütler, dini çevreler, terör örgütleri tarafından tepe tepe kullanılıyor. Bir kere tuzağa düştükten sonra artık, gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, kalpleri var hissetmiyorlar.. Birçok kişi internet ortamında avlanıyor, kimi arkadaş ortamında.. Kimi anne babası, kimi arkadaşı, kimi çocukları, kimi komşu ya da iş arkadaşları üzerinden avlanıyor.. Kişilik grublarına göre kimi canlı bomba oluyor, kimi pasifist. Kimi dindar, kimi ateist.. Kimi liberal, kimi solcu, kimi milliyetçi. Bugün herkese uygun bir dini akım var.

Bu da görünen savaşın görünmeyen cephesi.. Ama aynı savaşın bir başka cephesi.. Ve bu savaşın sonuçları öbür savaştan daha az değil. Paralel dini hatırlayın, o proje hayata geçirilemeyince başlatıldı bu savaşlar. Bir anda hoşgörü ve diyaloğun yerini savaş aldı.

Beden olarak öldürmediklerini bu şekilde biyonik robotlara, sistematik geri zekalılara dönüştürmek istiyorlar. İstenen uysal köleler olmamız, onları İlah ve Rab olarak kabul etmemiz. Onun için din algınızı değiştirmek istiyorlar. Bunu bazan sopa göstererek, bazan da havuç vererek yapmak istiyorlar. Şimdi bize havuç teklif ediyorlar. Dinimizi değiştiremediler, TSE damgalı bir dini kabul ettirmekte başarılı olamadılar. Şimdi dinimizin özünü, içeriğini değiştirmek istiyorlar. Bizi başarı ve mutluluk bahanesi ile kandırmaya çalışıyorlar. Vahyi değiştiremeyince, vahyin anlamını ve algımızı dönüştürmeye çalışıyorlar. Her şey bu dönüşüm için. Evet sizi dönüştürmek istiyorlar. Şu da bir gerçek; iki günü birbirine eş olan aldanmıştır. Biz kendimizi değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek de, değişimin yönü, şekli, ruhu ne olacak. Herkes aynı yanlışın parçası değil ama, ötekilerin sayısı da az değil. Kimi din, kimi ideoloji kisvesi ile gelecek, kimi sağlık, mutluluk, başarı, kimi stres yönetimi için, kimi kendini ve evreni tanıma adına, kimi psikolojik sorunlarınızı aşma bahanesi ile kimi değerler eğitimi diye.. Sakın din büyüklerinizi, yaşam koçlarınızı İlah ve Rab edinmeyin.

Aman dikkat! Kafanızı kiraya vermeyin. Sakın Şeytan sizi Allah’la aldatmasın. 

Selâm ve dua ile.

yeniakit

Bu yazı toplam 941 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar