İbrahim Karagül
Anadolu'da sivil isyan ya da yeni siyasi dalga
Anadolu'da sivil isyan ya da yeni siyasi dalga
Adına "Anadolu isyanı" mı desek, "Sivil hareket" mi desek, "Demokrasi mücadelesi" ya da "Özgürlük yürüyüşü" mü desek! Onlar kendileri için "Yeni Anayasa Hareketi", "Ortak Akıl Hareketi" gibi isimler kullanıyor. Türkiye'nin tahmin edilenden daha derin bir iktidar krizi içine yuvarlandığı, krizin taraflarının bilinen bir çözüm yolu önermediği, kamuoyunun siyasi ve ekonomik kaygılarının, gelecek endişelerinin ümitsizliği tehlikeli biçimde beslediği bu günlerde, Türkiye için ortak kaygılara sahip olanlar inisiyatif alma yolunda ciddi arayış içinde.
"Millet iradesi" diyerek yola çıkan, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sloganını benimseyen, ayrışmaya ve çatışmaya dönük her yaklaşımı reddeden, Türkiye için kucaklayıcı ve birleştirici bir rol önerenler, Anadolu'yu harekete geçirmeye dönük adımlar atıyor.
Millet iradesi ve demokrasi yolunda uzun ve çetin bir mücadele tarihi olan Türkiye'de, bu kavramlar üzerinden bile milletin nasıl sindirildiğinin dramatik örneklerini hatırlıyoruz biz. Millet iradesi diyerek milletin kafasına çuval geçirenlerin, ülke bütünlüğü diyerek ülkeyi sokaklara kadar bölenlerin, bu toplumda farklı olan ne varsa hepsini ayrıştırma ve çatıştırma yolunda kullananların hastalıklı iktidar tutkusu yüzünden bugünlerde aynı travmayı yeniden yaşıyoruz.
İşte burada, üzerlerinde hesap yapılanlar seslerini yükseltmeye çalışıyor. Milli olduklarını, birleştirici olduklarını, Türkiye'nin ortak iyiliği için yola çıktıklarını söylüyorlar. Türkiye'nin dört köşesinde mitingler yapmaya hazırlanıyorlar. Çok sayıda sivil toplum kuruluşu, aydınlar, akademisyenler, kanaat önderleri ve siyasilerin yer aldığı girişim ilk mitingini 28 Haziran Cumartesi günü Saat 16:0'da Malatya'da, Kernek Meydanı'nda yapacak. Ardından Türkiye'nin bir çok kentinde benzer mitingler düzenlenecek.
Bir demokrasi arayışı, özgürlük arayışı, uzlaşma arayışı. Ama aynı zamanda siyasi bir tavrın, pozisyon almanın işaretlerini görüyoruz. Dikkatle izleyeceğiz. Bunun için de Cumartesi günü Malatya'da olacağız.
Şimdilik, bu girişimi en açık şekilde yayınladıkları "manifesto"larıyla tanıyoruz. Onları anlatmanın en iyi yolu da bu metni yayınlamak. Ben de öyle yapacağım ama kısaltarak. "Yeni Anayasa ve Demokrasi Platformu Manifestosu" şöyle:
"Dünyanın ve özellikle Ortadoğu'nun yeniden şekillendiği bu günlerde, Türkiye'nin de yeni bir bakışa ihtiyacı olduğu açıktır. Dünyaya ve bölgeye dair yaklaşımları, komşularıyla ilişkileri, kendi içinde artık kangren haline gelmeye yüz tutmuş yaralarıyla Türkiye, sadece uluslararası alanda güçlü bir aktör olmak ve yeni siyasetleri etkilemek bir yana, mevcut varlığını ve bütünlüğünü korumaktan bile mahrum kalabilir. Bugün gelinen noktada Türkiye'nin temel sorunu, halka siyasi projelerin bir malzemesi olmaktan fazla değer vermeyen, demokrasiye, seçimle oluşan iktidarlara itibar etmeyen seçkinci anlayıştır. Bu anlayışın bürokrasi içinde ciddi bir gücü, darbelerle oluşturulan bir hukuk zemini bulunmaktadır. Böyle sorunlu bir anlayış sorunlu bir hukuk zemini ile birleşince Türkiye'nin hem milli bütünlüğünü sarsılmaz bir şekilde gerçekleştirmek, hem ekonomik ve sosyal yapısını güçlendirecek, ileriye götürecek adımlar atmak zorlaşmaktadır. Türkiye, yaklaşık elli yıldır bir kısır döngü içinde siyasi, hukuki, sosyal ve ekonomik yapısını sabit bir hale getirememektedir. Yaşanan bütün sorunların ötesinde, ülkenin gerçek sorunu istikrarsızlıkların kaynağı olan bu zihniyet zeminidir. Acil meselemiz bu zihniyet zeminini değiştirmektir."
"Türkiye'de yüzyıllardır bir arada yaşayan insanlar, artık temel özgürlükleri edinme ve kullanma noktasında endişe duymamalıdır. Anadilini geliştirme ve ifade özgürlüğü; farklı dini anlayışlara sahip insanların kendi anlayışlarını özgürce yaşayabilmeleri ve çocuklarına aktarabilmeleri; dini anlayışlar konusunda devletin bir taraf olarak müdahil olmaması ve insanların nasıl inanacağını, nasıl düşüneceğini, nasıl yaşayacağını belirleme hakkının devlette ve bürokratlarda bulunmadığının tartışmasız kabulü sağlanmalıdır. Böylece, Türkiye'de yaşayan herkesin kendisini anavatanında ve ülkenin gerçek sahibi, ev sahibi emniyeti içinde hissedebilmesi sağlanmalıdır."
"Türkiye'nin gücü birlik ve beraberliğindedir. Ülkemizde çok güçlü tarihi ve sosyal temelleri bulunan birlik ve beraberliğin kısaca ülke bütünlüğünün korunması hürriyetlerin esas, kısıtlamaların istisna olduğu hukukun üstünlüğü temelinde gelişen ve ona dayanan yeni bir anayasadır. Devlet, milletin belirlediği hukuku uygulayan, topluma hizmet eden bir kurumdur. Demokratik devletin resmi ideolojisi olamaz. İnsanlar belirli bir ideolojik kalıba sokulmaya çalışılmamalıdır. Devlet, hukuku kendi düşüncesi ve inancı doğrultusunda kullanmamalıdır. Devlet, düşünceler karşısında eşit mesafede ve tarafsız olmalıdır. Yeni bir anayasa bu ilkeler üzerine inşa edilmelidir.
Özgürlüklerin ve demokrasinin teminatı da gerçek bir hukuk devletidir. Yeni demokratik bir anayasa hem hukuk devletinin gerçekleştirilmesinde, hem de özgürlüklerin ve demokratik işleyişin güçlendirilmesinde en önemli ve acil bir adımdır. Türkiye'nin sorunlarının çözümü, özgürlüklerin genişletilmesi ile, özgürlük demokrasi ile, demokrasi ise yeni bir anayasa ile sağlanabilir."
yenişafak