Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Arap yarımadasında neler oluyor?

İngiliz haber portalı The Independent Riyad’da dönen saray entrikaları için önemli bir yorum yayınladı ve son günlerde önemli gözaltılar yaşandığını iddia etti. Dahası ölümler var, gösteriler var. Bu arada Suudi Arabistan Kralı Salman’ın yerini Veliaht Prens Muhammed bin Salman’a bırakacağına ilişkin iddialar da artık ayyuka çıktı.

Ben dahasını söyleyeyim, Suudi Arabistan bölünmeye gidiyor sanki. Daha doğrusu BAE’ye benzer bir yapılanmaya. Tek bir krallığın yerini bundan sonra federatif bir birlik alabilir.. Siyasi çizgi de yine BAE’ye yakın bir çizgi olabilir.

Daha dün, Katar’ı yutmaya hazırlanan Suudiler, bugün birliklerini koruma derdine düştüler.

Öyle anlaşılıyor ki, yeni Suudi Arabistan ABD, İngiltere çizgisinde Mısır ve İsrail’le birlikte şekillendirilecek. Büyük ihtimalle Dahlan da bu işin içinde.. Tabii bir süreç yaşanmıyor. Petrol, Şia, Mekke-Medine, diğer körfez ülkeleri, Yemen hepsi bu senaryoya dahil.

Bana kalırsa Hamas’ın, İsrail işgali altındaki Gazze’de daha önce kurduğu İdari Komiteyi, Filistin siyasi bölünmüşlüğünü sonlandırmak amacıyla feshettiğini duyurması da bölgedeki gelişmelerle birlikte değerlendirilmesi gerek.

Mahmut Abbas’ın da, Sisi’nin de geleceği de masada. Esed’in de.. Yani bölgede kartlar yeniden karılıyor. Tabii, Katar, Bahreyn, Kuveyt, BAE, daha doğrusu Körfez, en genel anlamda Ceziretül Arap masada.. Bu süreç kolay yönetilecek bir süreç değil. Evdeki hesapların da çarşıya uyması kolay gözükmüyor. Birileri Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olabilir..

Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere’nin olduğu masada Kudüs-ü şerif, Şam-ı şerif de olur.

Bu işte, herkesin bir planı var, ama Allah’ın da bir iradesi, hükmü var. Sonunda hüküm Allahındır.

Görelim Mevlam neyler.

Suudi krallığında bir aşiretler arası hesaplaşma var, aile içi hesaplaşma var, Amerikan ve İngiliz lobilerinin hesaplaşması var, krizden nemalanmak isteyen Suudi sermayedarları arasında bir hesaplaşma var. Kutsal mekanların yönetimi, Vakıf ve Adaletten Sorumlu Şeyh ailesi ile mevcut krallık ve laikler arasında bir hesaplaşma var. Dindar görünümlü laiklerin hem ABD, hem İngiliz, hem AB ve globalist kanadı aynı zamanda İsrail’le ilişkili..

Derin bir el, saraydaki gizli kapaklı işleri, ilişkileri gün yüzüne çıkarıyor,yurtiçindeki ve yurtdışındaki Suudilerin ses ve görüntü kayıtlarını, derin ilişkilerisızdırıyorlar.

Tabii Suudi Arabistan’da ARAMCO üzerinden desteklenen Vehhabi hareketinin özellikle Afrika, Balkanlar ve Kafkasya gibi ülkelerdeki, Asya’daki yapılarının da bundan sonra ne olacağı konusunda yeni bir karar alınması gerek. ABD destekli “İslami faaliyetler”in, yani “Amerikano İslam”ın misyonerlerinin çoğu uluslararası örgütlere sahip. Yani bu konuda tek örnek FETÖ değil. Bugün gelinen noktada bu yapıların yeniden yapılandırılması, tasfiye edilmesi gerekenlerin tasfiyesi ciddi bir sorun oluşturuyor.

ABD, hem radikal İslam’ı örgütlüyor, hem Radikal İslam’ı, hem Vehhabizm’i, hem Şiizmi. “Folk İslam” da onların damgasını taşıyor, “Sufi İslam” etiketli yapılar da. Kendi elleri altındaki farklı örgütleri zaman zaman da birbirine karşı kışkırtabiliyorlar. Bunu Suriye’de de gördük, Irak’da da, Afganistan’da da, daha önce başka bir örneğini Mali’de de.

Mesela dün işbirlikçi hükümetler üzerinden Kürtlere, Süryanilere zulmediyorlardı, bugün Kürtleri, Süryani radikal grubları yanlarına alıp, yerli ve meşru, bu geçmişten sorumlu olmayan iktidarlara karşı kullanmaya çalışıyorlar.

Bakın, bu batılıların dostu yok, ilkeleri yok, sadece çıkarları var.. İlkelerini acıkınca yiyorlar. Demokrasi dedikleri “helvadan bir put”. Bizim NATO’dan müttefikimiz olduğunu söyleyenler, darbecileri himaye ediyor, bize saldırana silah veriyor, düşmanlarımızla işbirliği yapıyor. Bu hangi dostluğa sığar, nasıl bir “müttefiklik” böyle. Bunun mantığı var mı! Bize parası ile satmadığı silahı, bize saldıran terör örgütlerine hibe ediyor.

Herkesin bu gerçeği görmesi gerek.

Suudiler çok kötü gidiyor. Kâbe imamı Sudeysi’nin ABD ile söylediklerini biliyorsunuz. Şimdi Suudileri laikleştiriyorlar. Dahlan Körfez ülkelerinden çıkmıyor. Bir ayağı Mısır’da, öteki ayağı İsrail’de.. Beyaz Araplar iktidar ve servetleri uğruna batılıların her isteğine “Bela” diyorlar ve bu yola girenler belalarını bulacaklar. Biliyorsunuz, “Zalimlere yardım etmeyin, ateş size de dokunur” denmiştir.

ABD, FETÖ ile BOP’la nereye varmak istiyorsa, bugün Suudi Arabistan üzerinden aynı hedefe doğru yürüyor. Yani “Ilımlı İslam”ın yeni taşeron ülkesi Suudi Arabistan. Mısır yoksul. BAE ufak. Gözlerine Suudi Arabistan’ı kestirdiler.. Hedef, ilk etapta 22 ülkenin sınır, rejim ve iktidar yapılarını değiştirecekler. Suudi yöneticiler kasabının bıçağını yalayan dana gibi.

Hariri’nin tutuklanması, İsrail’deki hareketlilik bölgede önemli gelişmeler için gün sayıldığını gösteriyor.

Tabii Erdoğan’ın Soçi’de Putin’le yaptığı görüşme, bu lobi için can sıkıcı. Suriye meselesinde şu günlerde çok önemli gelişmeler yaşanabilir. Esed de, bu durumda “kim vurduya gitmemek” için daha uyumlu davranacaktır. Çünkü gelinen noktada işin şakası yok!

Tabii, Türkiye olarak bizim de dikkatli olmamız gerek. Çünkü, bu süreçte önlerindeki en önemli engel Türkiye görülüyor. İçerideki Media, STK ve muhalefetin durumuna bakılırsa, piyasaya bakılırsa, birilerinin iş üzerinde olduğu hemen görülecektir.

Bu lobi harekete geçtiğinde bu kriz burada kalmayacak. Bunun bilinmesi gerek. Bunun sonuçlar herkes için çok vahim olabilir.

ABD ve İngiltere üzerinden Türkiye’yi mali olarak köşeye sıkıştırmak için birtakım mali cezalandırma yollarına başvurulabilir. Zarrab davasının ek iddianamesi ve mahkemeye sunulacak yeni belgeler ve Zarrab üzerinden servis edilecek bilgilerle bu süreç daha da keskinleşebilir..

Tabii Türkiye’nin bu süreçte söyleyeceği söz ve açıklayacağı bilgiler ve belgeler var. Ankara FETÖ davasının uluslararası ayakları ile şok belgeler açıklayabilir ve bunun sonucu da batı için “İrangate”den daha vahim olabilir. Selâm ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1147 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar