Arseven: Baskın Vakit"e "sus" mesajı
Arseven, Ankara Bürosu'ndaki bilgisayarların haciz yolu ile alınmasının, Vakite yönelik sus mesajı olduğunu bildirdi
Serdar Arseven dün bir basın toplantısı düzenleyerek, haciz baskınına tepkimizi dile getirdi. Arseven, haberin İstanbul'da yapılmasına, muhataplarının da İstanbul'da bulunmasına rağmen gazetemizin Ankara Bürosu'ndaki bilgisayarların haciz yolu ile alınmasının, Vakit'e yönelik "sus" mesajı olduğunu bildirdi.
Ankara Temsilcimiz ve yazarımız Serdar Arseven dün bir basın toplantısı düzenleyerek, haciz baskınına tepkimizi dile getirdi. Arseven, gazetemizin Ankara Bürosu'ndaki bilgisayarların haciz yolu ile alınmasının, Vakit'e yönelik "sus" mesajı olduğunu bildirdi.
CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile Vali Ali Serindağ arasında geçen skandal görüşmeyi ifşa eden haberlerimizi hatırlatan Arseven, "İşte burası bizim büromuz. Bu son derece mütevazi olan ortamda gazetecilik yapıyoruz. Sayın Sav'ın devletin bir valisi ile yaptığı görüşmeyi de buradan ifşa ettik. Ama Sayın Baykal çıktı 'Bu, ileri teknoloji ile yapılmış bir dinlemedir' dedi. İri medya da 'telekulak' iddiasını ortaya attı. Olayın ne olup ne olmadığını belgelerle ortaya koymamıza rağmen bu skandal görüşmenin içeriğine hiç değinilmedi. İçerik hep sansürlendi. Ve Sayın Vali hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Sayın Sav, özür dilemedi, yerinde duruyor. Böyle bir süreç yaşandı ve bu birilerini feci halde rahatsız etti. Dolayısıyla susturulmaya çalışılıyoruz" dedi.
ÖZELLİKLE BİLGİSAYARLARIMIZI ALDILAR
Vakit'in, Sav ile Vali Serindağ arasındaki skandal görüşmenin ardından, bir bürokratın Ağlama Duvarı'nda dua ederken çekilmiş fotoğraflarını yayınladığını hatırlatan Arseven, şöyle devam etti: "Cesurca işimizi yapmamız birilerini rahatsız ediyor elbet. Bu son olay da bunun açık göstergesidir. Gazetemizin merkezi İstanbul'da. İstanbul büromuz bir haber yapıyor, 2005'te. Doğan Grubu patronu Aydın Doğan ve illegal konsey başkanı Oktay Ekşi, bu haberimizden ötürü gazetemize dava açıyor. Dava süreci henüz tamamlanmamış. Bunun temyiz aşaması var. Buna rağmen ne yapıldı? Hem de Ankara Büromuzun bilgisayarlarına el koydular. Buzdolabımız vardı. Onu almış olsalardı, soğuk su içmeden de yaşayabilirdik. Yed-i emine teslim edebilirlerdi. Bunu da yapmadılar. Bilgisayarlarımızı aldılar. Dava ile ilgili haber İstanbul mahreçli ama özellikle Ankara Bürosu'na baskın yapılması, bilgisayarlarımızın alınması bir mesaj, Aydın Doğan ve Aydın Doğan'ın uzantısı olan çevrelerin bize yönelik bir mesajı. Mesaj şu;'Ey Vakit gazetesi sen bize çok rahatsızlık veriyorsun. Sen fazla bağımsızsın. Türkiye'de böyle işlerin yapılmasına müsaade edilmez. Türkiye'yi biz yönetiriz ve hangi gazetenin hangi sınıra kadar hareket edebileceğine biz karar veririz. Sen çok ileri gittin, sus artık'. Bugün manşetimizde söyledik, ne susarız ne geri gideriz. Bu mesajı nasıl algıladığımızı ortaya koyuyor" dedi.
Haber İstanbul mahreçli ama Ankara bürosuna haciz geliyor ve özellikle bilgisayarlara el konuluyor. Siz bir mesaj vermeye çalışıyorsunuz. Yoksa şunu düşünemeyiz, Aydın Doğan 4 milyarı ne yapacak? Şarap parası mı yapacak, havyar parası mı yapacak? Oktay Ekşi 3 milyarı ne yapacak? Fino köpeklerinin bakım masrafı bile bundan fazladır."
VAKİT
Ankara Temsilcimiz ve yazarımız Serdar Arseven dün bir basın toplantısı düzenleyerek, haciz baskınına tepkimizi dile getirdi. Arseven, gazetemizin Ankara Bürosu'ndaki bilgisayarların haciz yolu ile alınmasının, Vakit'e yönelik "sus" mesajı olduğunu bildirdi.
CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile Vali Ali Serindağ arasında geçen skandal görüşmeyi ifşa eden haberlerimizi hatırlatan Arseven, "İşte burası bizim büromuz. Bu son derece mütevazi olan ortamda gazetecilik yapıyoruz. Sayın Sav'ın devletin bir valisi ile yaptığı görüşmeyi de buradan ifşa ettik. Ama Sayın Baykal çıktı 'Bu, ileri teknoloji ile yapılmış bir dinlemedir' dedi. İri medya da 'telekulak' iddiasını ortaya attı. Olayın ne olup ne olmadığını belgelerle ortaya koymamıza rağmen bu skandal görüşmenin içeriğine hiç değinilmedi. İçerik hep sansürlendi. Ve Sayın Vali hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Sayın Sav, özür dilemedi, yerinde duruyor. Böyle bir süreç yaşandı ve bu birilerini feci halde rahatsız etti. Dolayısıyla susturulmaya çalışılıyoruz" dedi.
ÖZELLİKLE BİLGİSAYARLARIMIZI ALDILAR
Vakit'in, Sav ile Vali Serindağ arasındaki skandal görüşmenin ardından, bir bürokratın Ağlama Duvarı'nda dua ederken çekilmiş fotoğraflarını yayınladığını hatırlatan Arseven, şöyle devam etti: "Cesurca işimizi yapmamız birilerini rahatsız ediyor elbet. Bu son olay da bunun açık göstergesidir. Gazetemizin merkezi İstanbul'da. İstanbul büromuz bir haber yapıyor, 2005'te. Doğan Grubu patronu Aydın Doğan ve illegal konsey başkanı Oktay Ekşi, bu haberimizden ötürü gazetemize dava açıyor. Dava süreci henüz tamamlanmamış. Bunun temyiz aşaması var. Buna rağmen ne yapıldı? Hem de Ankara Büromuzun bilgisayarlarına el koydular. Buzdolabımız vardı. Onu almış olsalardı, soğuk su içmeden de yaşayabilirdik. Yed-i emine teslim edebilirlerdi. Bunu da yapmadılar. Bilgisayarlarımızı aldılar. Dava ile ilgili haber İstanbul mahreçli ama özellikle Ankara Bürosu'na baskın yapılması, bilgisayarlarımızın alınması bir mesaj, Aydın Doğan ve Aydın Doğan'ın uzantısı olan çevrelerin bize yönelik bir mesajı. Mesaj şu;'Ey Vakit gazetesi sen bize çok rahatsızlık veriyorsun. Sen fazla bağımsızsın. Türkiye'de böyle işlerin yapılmasına müsaade edilmez. Türkiye'yi biz yönetiriz ve hangi gazetenin hangi sınıra kadar hareket edebileceğine biz karar veririz. Sen çok ileri gittin, sus artık'. Bugün manşetimizde söyledik, ne susarız ne geri gideriz. Bu mesajı nasıl algıladığımızı ortaya koyuyor" dedi.
Haber İstanbul mahreçli ama Ankara bürosuna haciz geliyor ve özellikle bilgisayarlara el konuluyor. Siz bir mesaj vermeye çalışıyorsunuz. Yoksa şunu düşünemeyiz, Aydın Doğan 4 milyarı ne yapacak? Şarap parası mı yapacak, havyar parası mı yapacak? Oktay Ekşi 3 milyarı ne yapacak? Fino köpeklerinin bakım masrafı bile bundan fazladır."
VAKİT