Asıl işkence bu!
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) ile çeşitli sivil toplum kuruluşları
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) ile çeşitli sivil toplum kuruluşları, "İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü"nde yaptıkları basın açıklamaları ile işkence olaylarını kınadılar. TİHV Başkanı Yavuz Önen, işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı için vakıflarına 1990 ile 2006 yılları arasında toplam 10 bin 786 kişinin başvurduğunu ve tedavi gördüğünü söyledi. İHD Başkanı Reyhan Yalçındağ da, "150"den fazla ülkede işkence ve kötü muamele uygulamaları sürmektedir" dedi.
Ancak TİHV ve İHD"in açıklamalarında Türkiye"de yaşanan işkence olaylarına yer verilirken, "başörtüsü yasağının" görmezden gelinmesi tepkilere yol açtı.
Gazetemize konuşan Özgür-Der Başkanı Hülya Şekerci, Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Mustafa Ercan, Hukuki Araştırmalar Derneği Başkanı Avukat Yakup Erikel ve Avukat Cüneyt Toraman, "Türkiye"de asıl işkencenin başörtüsü yasağı olduğunu" belirttiler.
ŞEKERCİ: NEFES ALMA ALANLARIMIZ DARALTILIYOR
Başörtülülerin hem psikolojik hem de fiziksel işkencelere maruz kaldıklarına dikkat çeken Özgür-Der Başkanı Hülya Şekerci, "Düşüncesi ve görüşü ne olursa olsun, insanlara işkence kabul edilemez. Ama aynı zamanda bu ülkedeki Müslümanların yaşadığı işkencenin de görülmesini istiyoruz. Biz, bu ülkedeki Müslümanlar olarak psikolojik bir işkenceye tabi tutuluyoruz. Özellikle başörtümüze zincirler vurularak işkenceye maruz kalıyoruz. Son zamanlarda başörtülülerin alanı iyice daraltıldı. Nefes alma alanlarımız bir bir tüketiliyor. Asıl işkence bu. Bunu görmezden gelmek doğru değil" dedi.
Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Mustafa Ercan da, "İşkence deyince daha çok güvenlik güçlerinin kontrolü altında yapılan işkenceler akla geliyor. Oysa insanların kılık kıyafetinden dolayı okuma haklarını ellerinden almak, onları okullara almamak da işkencedir. Ve bu, hem yasağa maruz kalan kişiler üzerinde hem de toplumda önemli problemlere sebep olan bir işkencedir. Başörtüsü yasağına maruz kalan birçok kadın halen psikolojik tedavi görüyor. Binlerce insan Mazlum-Der"e başvurarak, kendilerine işkence yapıldığını bildirdi. Başörtüsü yasağı tamamen keyfi bir uygulama. Bir an önce bu işkenceye son vermeli" diye konuştu.
PSİKOLOJİK ŞİDDET DE VAR
Hukuki Araştırmalar Derneği Başkanı Avukat Yakup Erikel ise, Türkiye"deki başörtülülerin sadece psikolojik şiddete değil aynı zamanda fiziksel şiddete maruz kaldıklarını söyledi. Sınavlarına girmek isteyen başörtülü öğrencilerin okul önlerinde direkt fiziksel şiddete maruz kaldıklarını ifade eden Erikel, şöyle konuştu: "Başörtülüler, okullardaki görevliler tarafından çeşitli darplara maruz kalabiliyor. Başörtüsü yasağı, hem bir insan hakları ihlali olarak hem de işkence sorunu olarak ele alınmalı. Ama maalesef çeşitli sivil toplum kuruluşları, bu konuyu hep görmezden geliyor."
Başörtülü vatandaşlara yapılan işkenceyi görmezden gelen sivil toplum kuruluşlarını eleştiren Avukat Cüneyt Toraman da, "İnsan hakları terminolojisine göre işkence sadece karakollarda yapılmaz. Yargı kurumlarının başörtüsünü yasaklayan kararları da bir işkencedir. İşte Danıştay"ın bu konudaki kararları işkencedir. Sivil toplum kuruluşlarının böyle önemli günlerde başörtüsü yasağını da gündeme getirmesi gerekirdi" diye konuştu.
Vakit