Abdurrahman Dilipak
Azerbaycan
Azerbaycan deyince aklımıza gelen nedir? “iki devlet, bir millet” sloganı değil mi? Aslında Anadolu coğrafyasının tarihini bilmek istiyorsanız, tarihinizi 1071’le Malazgirt’ten başlatmamanız gerek. Anadolu’nun fethini.. Mesela birçok kişi bugünkü Moğolistan’dan çıkıp Gobi çölünü geçip Anadolu’ya geldiğimizi zanneder. Azerbaycan haberlerini siz Tv’lerden izliyorsunuz, ben bugün işin öteki yanını yazayım.
Aslında ne İstanbul’un fethini biliyoruz, ne de Anadolu’nun fethini! Anadolu’nun İslamlaşmasının Diyarbakır’dan başladığını da bilmez birçok kişi.. Kadisiye savaşını, Mısır’ın ve Filistin’in fethini de bilmeyiz. Kırım’ın fethini de. Kırım, Fatih Sultan Mehmet tarafından 1475 yılında fethedildi. Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethinin ardından Karadeniz’e de bayrak gösterdi. Sadece Anadolu ve Rumeli hisarları ile sınırlı bir tarihle bir yere varamayız. 2020, 5 Haziran’ı Kırım’ın fethinin 545. yılı idi mesela. Tabi ki, yine ıskaladık.. 15 Ağustos 1461 günü Trabzon, Fatih tarafından karadan ve denizden kuşatılarak fethedilmişti, 559 yıl önce. Okumayınca olmuyor. Sadece TV’den kurgulanmış diziler izleyerek tarih, ekrandan kulaktan dolma bilgilerle din öğrenilmiyor. Garip değil mi, bir yandan Moğollar’ın ne kadar zalim olduğunu anlatıyoruz, öte yandan Hun İmparatorluklarını Türk devleti olarak selamlıyoruz. İslam medeniyetinin yıkılışına yol açan Bağdat’ın Hulagu’nun eline geçmesi de gerçek, sonradan bu insanların Müslüman olup İslam’a hizmet etmesi de. Biz Timur’u “Aksak Timur” olarak aşağılarız. Özbekistan’da Timur bizdeki Fatih’in saygınlığına sahiptir.
Konfederatif, başkanlıkla yönetilen. Anayasası, meclisi, parası, pulu, hükümeti olan “Kars İslam Cumhuriyeti”ni de bilmeyiz, “Batı Trakya Türk Cumhuriyeti”ni de. Varsa yoksa Sivas ve Erzurum Kongresi, Türkiye Cumhuriyeti ve Hatay Cumhuriyeti. Ve aslında daha bir sürü kongre hükümeti.
Alparslan nereden geldi de Anadolu’yu fethetti. Ordusu sadece Türklerden ve Müslümanlardan mı oluşuyordu? Alparslan’ı en çok meşgul eden Bizans ordusu mu idi, yoksa kendi öz kardeşi mi?
Fatih’i okurken Cem Sultan’ı da okusak, Yıldırım Beyazıt’ı okurken Timur’u da okusak, Alparslan’ı okurken Çağrı beyi de okusak. Tarih ders almak içindir, övünmek ya da dövünmek için değil. Kerbela, ya da Kudüs’ün fethi, kaybettiklerinizi kazanabiliyor musunuz, kazandıklarınızı koruyabiliyor musunuz? Peygamberler dışında, mutlak anlamda hiç kimse için masumiyetten söz edemeyiz. Her insanın doğru, eksik ya da yanlış yanları olabilir.
Mefahirden ibaret, kurgulanmış bir fanteziye dönüştürülen tarih hikâyelerinden yakamızı kurtaramadığımız sürece, bütün bu anlatılanlar bugünü ve geleceği anlamak için bize tarihten gelen bir tecrübe ve bilgi birikimi olarak hiçbir katkı sağlamayacaktır.
Bugün birçok kişi, 100 yıl önce Toros’larının alt yakasının Haleb eyaletine bağlı bir bölge olduğunu bilmez. Ayasofya’yı konuşurken ortaya çıkmıştı, ne Bizans’ı, ne Ortodoks’luğu, ne Osmanlı’yı, ne Doğu Roma’yı biliyoruz.
Azerbaycan’la Ermenistan arasında bir çatışma var, aynı gün internette bir haber: Ermeni Patrik Genel Vekili Aram Ateşyan katıldığı bir televizyon programında dikkat çeken açıklamalarda bulunmuştu. “Türkiye’de 100 binin üstünde gizli Ermeni var” iddiasında bulunan Ateşyan, Tunceli’nin yüzde 90’ının Ermeni olduğunu savunmuştu. Bir o kadar, hatta daha fazla, Rusya’dan ya da Ermenistan’dan gelen Ermeni, çoğu İstanbul’da kaçak olarak çalışıyor. Sanırım bazı konularda daha çok okumamız gerek, daha çok soru sormamız ve cevabını aramamız gerek. Gerçeklerle yüzleşme cesaretine sahip olmamız gerek. Gerçek olan herkes için en iyi olandır. Ermeni Kızılbaş, Ermeni PKK ilişkisini iyi araştırmak gerek. İnkâr ve meydan okuma ile bir yere varamayız. Sonunda biz asırlarca birlikte yaşamış bir halkız.
Batum Antlaşması ile 4 Haziran 1918’de Azerbaycan Millî Şurası ile Osmanlı Devleti arasında çok yönlü işbirliği çerçevesinde Azerbaycan Heyeti Osmanlı Hükümetinden askeri yardım talep etti. Bu süreçte Enver Paşa’nın kardeşi, Azerilerin “Milli Kahraman” olarak selamladıkları Nuri Paşa tarafından kurulan “Kafkas İslam Ordusu” Filistin Cephesinden getirilen 106. ve 107. piyade ve 56. topçu alayları ile desteklendi. Bu anlamda Çanakkale’den Filistin’e, Filistin’den Azerbaycan’a bir yol gitmektedir. Osmanlı Ordusu Nahcivan üzerinden Güney Azerbaycan’a girerek, Irak cephesinde bulunan 6. Ordu’ya bağlı Ali İhsan Sabis Paşa emrindeki 4. kolordu kuzeye ilerleyerek 8 Haziran 1918’de Tebriz’de kontrolü sağladı.. Daha sonra Ermeni kontrolündeki Hoy üzerinden Karabağ’a yürüyerek Kuzey Azerbaycan’la Güney Azerbaycan’ı birleştirdi. İşte bugünkü Karabağ o Karabağ.
Enver Paşa, Bakü’nün kurtuluşunu “Allah’ın yardımı ile Bakü şehri 30 saatlik şiddetli muharebeden sonra, 15 eylül 1918’de (1334)’te saat 9 sularında zabt edilmiştir” diye duyurdu. Ekim ayı başında da Osmanlı askerleri Dağıstan’da Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’ne destek verdi.
17-18 Ocak 1919 tarihleri arasındaki Büyük Kars Kongresinde ilan edilen, Konfederatif Kars İslam Cumhuriyeti, 12 Nisan’da İngilizlerin Kars’ı işgal etmeleriyle son buldu. Osmanlı birlikleri artık Doğudaki hattın gerisinde kaldılar.
Bize Sivas ve Erzurum kongreleri anlatılır ama, olayın bu yanı anlatılmaz. Mesela, sahnedeki panoda “Aranızda Şura (Sovyet) ile hükmedin” ayetinin yazılı olduğu ve Sovyet rejiminin Kur’an’ın mehdiyeti olduğu iddia edilen, Komintern tarafından organize gerçekleştirilen 1. Doğu Halkları Konferansı, 1- 7 Eylül 1920 tarihleri arasında Bakü’de gerçekleşti. Biliyorsunuz, Arapçada “Komunist” “Şurevi” demektir.. Mustafa Kemal, Fevzi Çakmak’a Türkiye Komunist Partisi’ni boşuna kurdurmadı yani! Ya da Taksim Anıtı’ndaki “Rus generalin heykeli ne alaka yani” demeyin! Ve unutmayın, tarih övgü ya da sövgü kitabı değildir. Osmanlı, Bizans, Doğu Roma, Hilafet, Kırım, Yunanistan, Suriye, Irak, Azerbaycan, Filistin, Çanakkale, Anadolu’nun fethi, Türklerin İslamlaşması bize anlatıldığı gibi olmayabilir. Övünmek ya da dövünmek yerine, karşılaştırmalı olarak okuyup, aklı kiraya vermeden anlamaya çalışmak daha iyidir. Sahi bu sınırları, kim, niçin ve nasıl çizdi? Selam ve dua ile.