Bahçeli'den Başörtüsü Açıklaması

Bahçeli'den Başörtüsü Açıklaması

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, okullardaki kıyafet serbestisiyle ilgili, ''İmam hatiplerde okuyan ve diğer ortaokul ve liselerde seçmeli Kuran-ı Kerim derslerini alan kız öğrencilerimizin başlarını örtmelerini insani ve İslami açıdan en tabii hakları o

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şöyle:

Engelli kardeşlerimizin bireysel varlıklarının ve bağımsızlıklarının önemi hala dar zihinlerde kabullenememiştir. Bu durumda huzurdan bahsetmek suya yazı yazmaktan bahsetmektir. Anayasa değişikliği ile engelli kardeşlerimize getirilen pozitif ayrımcılık, sosyal hayatın etkin katılımları ve eğitimleri konusundaki düzenlemeler yeterli olmasa da 2011 yılında engelli istihdamının 38 bin 349'a ulaşması olumludur. Engelsiz yaşam merkezleri ile engelli kardeşlerimize sunulan hizmtelerin devlet tarafından üstlenilmesi sevindirici adımlar arasındadır. Gerek parti programımızda gerekse de seçim beyannamemizde görüşlerimizi dile getirmiştik. Bizim için engellilerimizin eğitimlerine ve sosyal yaşantılarına başkalarına ihtiyaç duymadan yaşayabilmeleri son derece ehemmiyet arz etmektedir. Engellilerimizin çoğu yoksulluk şartlarında yaşadığından sosyal yardımları arttırmak aciliyeti olan bir konudur. Biz parti olarak engelli kardeşlerimizin lehine olan her kararın yanında duracağımızı tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. Hepimizin bir engelli adayı olduğumuzdan yola çıkarak engelli kardeşlerimize sevgi ve ilgi ile yaklaşmak aynı zamanda islami bir tutum olacaktır. Buradan tüm engelli kardeşlerimi en içten dileklerimle selamlıyor sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını elde edişini yarın gururla kutlayacağız. 5 Aralık 1934'te alınan kararla kadınlara bu hakkın tanınması demokrasi bilincinin yaygınlaşması açısından eşsiz fırsatlar tanımıştır. Türk kadınının bir çok ülkeden önce seçme ve seçilme hakkı kazanması büyük bir kazançtır. Türk kadınına layık olduğu siyasal hakların daha fazla bekletilmeden verilmesi insani itibarın verilmesi olarak da görülmelidir. Yeri gelince cepheye mermi taşıyan, silah tutan yeri gelince de anne olan kadınlarımızın içinde yaşadıkları ülkede karar verebilmeleri en tabii haklarıdır. Kadınlarımızın sorunlarının çözüldüğünü iddia etmek doğru değildir. Hala kadınlarımız şiddet kurbanı olmaya devam etmektedir. Şiddet ve cinayet haberlerinin ardı arkası bir türlü kesilmemektedir. Her gün ya ölüm ya da tecavüz vakalarına rastlanmaktadır. Ailenin korunması ve kadına şiddetin önlenmesine dair kanunun pratikte henüz caydırıcı olmadığı anlaşılmaktadır. Bu çağda kadınları hedefine alan saldırganlıklara şahit olmak son derece kaygı vericidir. Kadınlara yönelmiş her türlü nefret dalgası lanetlenmeye müstehak olup asla karşılıksız bırakılmamalıdır. İşlenen suçlarda azalma olmadan kadınlar emniyetli hale gelmeden gelişmiş ve kalkınmış bir ülkeden bahsedilemeyecektir. Kadınlar sadece belirli zamanlarda hatırlanmamalıdır. Parti olarak her zaman kadınlarımızın yanındayız Türk Kadınının hak ve hukukunu her zaman savunmaya hazırız. Kadınların var olan sorunları çözülmeli ve hak ettikleri toplumsal statüye ulaşmaları sağlanmalıdır. MHP bunun için her türlü yardımı ve desteği verecektir. Bu düşüncelerle Türk Kadını'nın seçme ve seçilme hakkının 78. yıl dönümünde ülkemizin her tarafındaki kadınlarımızı kutluyor hepsine sağlık, mutluluk ve esenlik içerisinde geçecek bir ömür diliyorum.

'KANDİL'İN TEHDİTLERİNE KULAK TIKANMAKTADIR'

Biteceği söylenen terör azmıştır, Kandil'e şehir teröristleri de dahil olmuştur. Habur, Oslo ve İmralı üçgeni resmileşmiştir. Milli birlik ve kardeşliik olarak adlandırılan yıkım projesi ile ayrışma ve husumet doğmuştur. PKK talepleri bir bir cevaplanmış, bölücülük canlanmıştır. Şehitler gelmeye devam etmiştir. Bunların hiç birisi ne müjdelenecek iyi birşeydir ne de 2009 yılındaki rezaletlerin üstünü örtmeye yetmeyecektir. İmralı canisi ile hükümte arasındaki pazarlıklar Başbakan Erdoğan ve hükümetinin maskesini düşürmüş, milletimiz sorunlarla üst üste tanışmıştır. Hala Kandil'in tehditlerine, terör örgütünün küstahlıklarına kulaklarını tıkamaktadır. Şu ilkelliğe bakın ki terör örgütünün diklenmeleri sürekli alttan alınmaktadır. Ama konuşmaya geldiğinde iş AK Parti ceberrut kesilmekte sertlikte sınır tanımamaktadır.

'BU İKTİDAR ÇÜRÜMÜŞ VE ESKİMİŞTİR'

Açlık grevlerine girenlere merhamet abidesi kesilen, ölen teröristlere ağlamayanları insanlıktan çıkaran çürümüş emniyet müdürüne destek veren Başbakan Yardımcısı'nın şehit analarını hakir görmesi üzücüdür. PKK'ya ve kanlı eylemlerine ses çıkaramayanların hıncını ve öfkesini şehit yakınlarına yöneltmesini neresinden bakarsak bakalım çok üzücüdür. AK Parti'nin Türkiye'ye verecği hizmet ve katkı çoktan bitmiştir. Bu iktidar sorunlar karşısında yenilmektedir. Bu iktidar çürümüş, küflenmiş ve eskimiştir. Bu iktidar geri gitmeye umutları heba etmeye başlamıştır. Dış politikada çuvallayan AK Parti hükümetidir. Demokrasiye bıçak vuran, özgürlükleri soyutlayan AK Parti hükümetidir.

'BAŞKANLIK REJİMİNİN AMACI REJİM DEĞİŞİKLİĞİDİR'

Türkiye'nin kaderi adeta Başbakan Erdoğan'a bağlanmıştır. Varsa da yoksa da bu siyaset simasının ne olacağı, hangi makam ve sistemle sürdüreceği konusu her meselenin üzerine çıkmıştır. AK Parti tarafından Kasım ayı ilk haftasında Meclis'e sunulan başkanlık sistemi teklifi tek adamlığın ön adımı olarak değerlendirilmelidir. Önerilen sistem, başkanlık sisteminin aslına aykırılıklarla doludur. AK Parti'nin başkanlık düşüncesinde başkan büyükelçileri atama yetkisine, TBMM'ye takılmadan sahip olacaktır. Başkanın parlamentoyu feshetmesi söz konusudur. Başbakan Erdoğan başkanlık koltuğuna oturursa istediği zaman seçimleri yönetebilecektir. Buradaki gizli niyet ve amaç yönetim modeli adı altında rejim değişikliğidir. Başbakan Erdoğan, kendisinin seçilmiş sultan olunmasını beklemekte ve bunun için gayret göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti 89 yıl sonra tehdit edilmektedir. Sormak lazımdır ki parlamenter sistemin hangi yönü Başbakanı rahatsız etmektedir. Kendisi milletten neyi istemiş de alamamıştır? Türkiye Başbakan'ın ucube taleplerine bırakılmayacaktır. Bugünkü şartlarda parlamenter sistemin devamı geliştirilerek sürdürülmesi bize göre en sağlıklı mantıklı çıkar yoldur. Farklı yönetim modellerine bel bağlayanlar aldıkları emanete ihanet etmekten vazgeçmelidirler.

'İMAM HATİP'TE BAŞÖRTÜSÜNÜ DESTEKLİYORUZ'

Okullarda tek tip uygulamasına son vermek, kıyafet serbestliğine geçmek kabul edilebilir bir karardır. Ne var ki 27 Kasım'da yayınlanan yeni yönetmeliğin doğuracağı bazı sakıncaları ihmal etmemek siyasi sorumluluk taşıyan hükümetin öncelikleri arasında olmalıdır. Önlüğün çıkması tek tip giyim kıstasının kaldırılması aileler arasındaki farklılıklar uçuruma sebep olacaktır. Kıskançlık, kompleks ve eziklik duyguları ortaya çıkabilecektir. Bu itibarla kıyafet serbestliğinin kutuplaşmalara sebebiyet vermemesine özen gösterilmelidir. Evlatlarımızın bedenen ve zihnen tam ve sağlıklı olarak ele alınmalı, eşitsizlikler törpülenmelidir. Bir kişinin toplum yapısı içerisinde öğrenci olduğunu temin etmek için lazım gelen önlemleri almak bizim için önemli bir husustur. Bu kapsamda İmam Hatipli öğrencilerimizin, seçmeli dersler kapsamında başörtüsü kullanmalarını destekliyoruz.

Askeri darbeler kadar sivil nitelikli darbe de günümüzde etkinlik kazanmıştır. Sivil yönetimlerin varlığı da oldukça dikkat çekicidir. Temennimiz darbelerin sadece silahlı çeşidine değil siyasi, ekonomik olanlarına da odaklanılmasıdır. Bizim için önümüzdeki süreçte asıl tehdit budur.