Ahmet Taşgetiren
Başarmalıydık, Başarmalıyız
Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk defa Karadeniz illerinde söylediği başına “Defolup, Yallah” gibi ifadeler de ekleyerek “Kürdistan diyenler Kuzey Irak’a gitsin” sözünü Doğu – Güneydoğu’da söylemeyeceğini düşünüyordum.
Bu sözü, mesela Bahçeli her yerde söylerdi, ama Erdoğan başından beri farklı geliyordu. Genelde bu konu Türkiye siyasetinde Batı’da farklı Doğu – Güneydoğu’da farklı söylemlerle ifade edilirdi.
Ak Parti ise meseleye çok daha temelden bir barış arayışı içinde baktığı için daha farklı bir dil geliştirmişti. “Çözüm süreci” gibi bir enstrümanı devreye sokmuş, Kürtler üzerinden Türkiye’ye ve bölgeye yönelik operasyonu devre dışı bırakmayı planlamıştı.
Karşıda bölgede emperyalizmin maymuncuğu rolü verilen PKK vardı, onun İmralı’da tutuklu bulunan lideri (?) Öcalan vardı, içerde siyasal yapılanma niteliğindeki HDP vardı. Öcalan ve HDP bir noktaya geldi, çözüm sürecine paydaş olmayı kabul etti, Kandil de sürece dahil olursa binlerce insanı toprağa gömen kanlı bir oyun sona erecekti. “Türkler ve Kürtler 1000 yıldır İslam bayrağı altında kardeşleşme”nin huzurunu yaşayacaktı. Bu söz 2013 nevruzunda Öcalan adına meydanlarda seslendirilmişti.
Amerika süreci dinamitledi. “Suriye’de size alan açıyoruz, bunu Türkiye’ye taşıyabilirsiniz” dedi. Kandil’in kafası karıştı, Kandil’in içerdeki uzantıları çıldırdı, HDP sürece sahip çıkamadı, ve hendekler, özyönetim ilanları çılgınlığın son safhası oldu.
İş o hale gelince operasyonlardan başka çare kalmazdı. Çözüm süreci aşkına bu çılgınlığa göz yumulamazdı. Kürtler örgütün tasallutundan kurtarıldı. Bu çok açık. Aslında böyle bir işgal çılgınlığı karşısında bizzat Kürt politikacıların güvenlik güçlerine çağrıda bulunması gerekirdi. Hatta o zaman HDP’li politikacıların militanların önüne gerilmesi gerektiğini yazdım. Altan Tan da benzeri bir çağrı yaptı. Bunu yapamadı HDP’liler.
Bugünlere geldik.
O günlerde Ak Parti’nin “barış arayışı”na MHP en sert şekilde karşı çıkıyordu. Bugün Ak Parti ve MHP’nin söylemi hemen hemen aynı.
Ya sorun?
Sorun var mı hala? Ne yazık ki sorun var. Suriye’de var, Irak’ta var, Türkiye’de var. Sorunu maalesef uluslararası odakların inisiyatifinden çıkaramadık. “Beka sorunu” diye nitelenen hadisenin bir ayağı Kürtler üzerinden yürütülmek istenen bölge dizaynı meselesi.
Dışarda teyakkuz halindeyiz, içerde teyakkuz halindeyiz. Doğu – Güneydoğu’da 100’ü aşkın belediyenin devletin atadığı insanlarca yönetiliyor olması, problemin bir yüzü. Siyasi söylemlerin “HDP’nin şeytanlaştırılması” ve onunla en küçük teması olanın “ihanete ortaklık” suçlamasına maruz kalması problemin diğer yüzü. Kürtler konusunun ABD ile ilişkilerimizin en sarsıntılı alanı haline gelmesi bir başka yüzü. Ve en kritik konu, bütün şeytanlaştırma çabalarına rağmen hala HDP’ye yönelik Kürt tavrının destekten vazgeçmemesi. Bu durumda soru şu hale geliyor: HDP kötü, peki ona her şeye rağmen oy verenler?
Bunu ayrıştırmaya çalışıyor politikacılarımız, ama halk bunu kabul ediyor mu? Yoksa HDP’ye oy verilmesi de “Beka sorunu” içine mi girmiş oluyor?
Barış dilini bulmak. Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan buna çok emek verdi. Bunda ısrar etmek gerekiyor. Başarmalıyız. “Güç dili” siyasallaşmış zemini daha da kemikleştiriyor. Bence bu dil Ak Parti’nin dili değildi. Seçim sıkışması bazı şeyleri asla feda ettirmemeli. Bu da “Beka meselesi.”
BERİL DEDEOĞLU İÇİN:
Vefat etti. Allah rahmet eylesin. Ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum. Ani ölüm. Kimsenin beklemediği bir zamanda gelen ölüm. Zordur. Ailenin yüreği yanmıştır. Teselli etmek güçtür. Ama gene de “güzel sabır” dilenir böyle durumlarda Rabbimizden.
Beril Hanımla 2.5 aylık bir yol arkadaşlığımız oldu. Akil İnsanlar Heyeti bünyesinde. İç Anadolu illerinde, en hassas toplum zeminlerinde en zor şartları paylaştık. Ben ondan aile ortamımda söz ettim, biliyorum ki, onun aile ortamında da bizlerden bahsedildi. Düşünce dünyalarımız arasında birebir örtüşme yoktu belki ama bir memleket meselesinde yan yana durduk. Birbirimizin dünyalarını tanıdık, saygı duyduk. Memleket meselelerinde duyarlıydı. Yaşadığımız hukuk, diyebilirim ki onu ve diğer arkadaşlarımızı aileden biri yaptı. Vefat haberi ailemi de üzdü. Beril Hanımın eşi ve çocuklarıyla acılarını paylaşmak en kalbi hissimdir. Beril Hanıma ebediyet yolculuğunda rahmet diliyorum, kederli ailesine sabırlar niyaz ediyorum.