Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Başbakan, Feyzioğlu’nu “heckle” etti mi?

Aynen öyle yaptı diyor dünyanın en çok kullanılan internet sitelerinden, yahoo’nun haberleri. Üstelik bir Türk’ün kaleminden çıkmış, öyle anlaşılıyor. Manası “taciz” olan bu kelime Başbakan Erdoğan’ın Danıştay’ın 146. açılış törenindeki manzarayı yansıtıyor mu… Ortada sözlü bir tacizden söz edilecekse bunun faili Başbakan mıdır gerçekten? Değildir. Hal böyleyken nasıl oluyor da böyle bir kelime içeren başlıklı bir yazı uluslararası medyada yayınlanabiliyor, sormamız lazım.

Danıştay töreninde zuhur eden olay ve Türkiye dışındaki yansımaları, aslında Başbakan’ın bir süredir halkımızın dikkatini çektiği, hakkında uyardığı işbirlikçiliklere, Türkiye’yi son on iki yıldır üzerinde yürüdüğü yoldan saptırmak, başka bir yöne çevirmek için çalışan, nasyonel ve enternasyonel dolayısıyla küresel plot’a güzel bir örnek teşkil ediyor. Burada birbiri ile “koalisyon” halinde olanların hepsi aynı hedefe, aynı amaç ile kilitlenmiş değiller. Mesela yani, ille de Gezici ile Paralelci herşeyde aynı düşünmüyor. Her birinin kendince bir acısı, ulaşmak istediği bir noktası var, anti-Erdoğan kampanyasında. Ancak ortak bir alanı da kaplıyorlar ki o da hepsinin Başbakan’dan kurtulma arzu ve hevesleri. Bu, onları biraraya getiriyor, birlikte tutuyor, ortak çalışmalarına zemin hazırlıyor.

Bu noktada Feyzioğlu şöyle bir hataya düşüyor ki bu hatası da başlattığı atağı yüzüne gözüne bulaştırması ile sonuçlanıyor. Feyzioğlu Türkiye’yi yirmi sene önceki Türkiye zannediyor. O zaman göreve gelmeliymiş yaşı tutmuyor. Onun bir atanmış olarak seçilmiş bir başbakanı “hizaya çekme” girişimi ancak o zamanlar da tutardı. Feyzioğlu’nu dinleyen kalabalık mesela ancak o zaman Demirelvari bir duruşla kendinden geçer ve havaya fırlardı “İşte Çağdaş Türkiye!” sloganları ile. Böylece bir daha kimin bu ülkenin efendisi olduğu gözlere sokulur, seçilmişler atanmışlara diz çöktürülür, beyaz Türk beyazlığını teyit eder, otokratik düzen sürer gider, içte ve dışta alan da satan da memnun olmaya devam ederdi. Ama öyle olmadı. Olamadı. Olamazdı da. Çünkü Türkiye o Türkiye değil artık. Çünkü Türkiye buyurganların buyurmaya devam ettiği, her daim had bildirdiği, milleti hizaya getirdiği otokratik Türkiye değil artık.

Karşınızda arkasına millet çoğunluğunu almış, milletinden aldığı yetki ile on iki yılda oylarını artıra artıra, evet bütün gayretlerinize, işbirlikçiliklerinize, bütün hesap kitap slogan, bomba, provokasyonlarınıza rağmen ayakta kalmış, bununla da kalmayıp dik durmuş bir başbakan var. Ama belki de en önemlisi konuşan bir başbakan. Susacak, eyvallahlayacak, ezilip el ovuşturacak bir seçilmiş değil, bilakis Türkiye’nin liderinden özlediğini, beklediğini aynen yapacak yani konuşacak bir başbakan var. İşte tam da öyle oldu. Başbakan Erdoğan, halkından aldığı yetki ama asıl, görev ile itirazını yükseltti Feyzioğlu’na. Çünkü, başbakanın da ifadesi ile “yalan” konuşuyordu. Ortamı taciz, toplantıyı mahvedişi ise işin tuzu biberi oldu.

yeniakit

Bu yazı toplam 992 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar