Selâhaddin Çakırgil
‘Başkanlık Sistemi’ başarısız mı sahi?
Özellikle de İstanbul’da beklenmedik bir seçim kazandıktan sonraAna Muhalefet lideri, ‘erken seçime gitmek kararını ancak Başkan’ın verebileceğini ve onu istemenin pratik bir tarafı olmadığını bildiğinden,‘Başkanlık Sistemi’nin ‘iyi işlemediği’ iddiasını ve Başkan’ın ‘tarafsız’ olması konusunu tartışmaya açarak, ‘Hem cumhurbaşkanı, hem parti başkanı, hem de tarafsız olunur mu?’ diyor. Onun sadece içerdeki yandaşlarının değil, Batı’lı fikir babalarının da Erdoğan’ın Başkan olduğu bir sistemden hoşlanmadığı açık..
***
‘Tarafsız olmak’ ne demek, sahi? Kişinin ferdî veya sosyal hayatın akışı içinde ‘tarafsız’kalması mümkün müdür? Kişi, en azından kendisine göre doğru ve hak olduğuna inandığı ölçüler içinde davranması tabiîdir. ‘Bî-taraf (tarafsız)olan, bertaraf olur.’
Nitekim, Ana Muhalefet Başkanı, ‘İdeolojik çizgimizden bir milim bile sapmadık’ diyor. Yani ‘taraf’ını ortaya koyuyor. CHP’nin ‘ideolojik çizgileri’ni ve ‘demokratik anlayışları’nı ise, kimlerin belirlediğini sormaya gerek bile yok! Birinci ve İkinci ‘Şef’ler, hem Reis-i Cumhûr sıfatını taşıyorlardı, hem de (CHF) Cumhuriyet Halk Fırkası’nın Umûmî Reisliğisıfatını.. Ki, onların nasıl ‘tarafsız’ oldukları çok iyi bilinir!!
Bir Fransız gazetecisi CHF’nin ilk Başkanı’na, ‘Hem Reis-i Cumhûr, hem de Cumhûriyet Halk Fırkası’nın Umûmî Reisisiniz.. İki sıfattan birisini bırakmak zorunda olsanız, hangisini tercih ederdiniz?’ diye sorduğunda, o, hiç tereddüt etmeden, ‘CHF (CHP)’ demişti.
Çünkü, elindeki örgüt gücünü yitirmek istemiyordu. İkincisi de aynı şeyi yapmıştı. Ki, her ikisi de ‘Başkan’ olmanın da ötesinde, birer ‘ŞEF’ idiler; ‘Ebedî’ ve ‘Millî Şef’..
***
MHP Başkanı Bahçeli, ‘Başkan’ın tarafsızlığı’ konusuna değinerek, geçenlerde yaptığı bir konuşmada, ‘Tek bir tarafsız C. Başkanı göstersin Kılıçdaroğlu..’ derken doğru söylüyordu.
İlk ‘ikili’ mâlum..
3’üncü Reis-i Cumhûr (İttihad-Terakki komitacılardan) Mahmûd Celâl Bayar da, aynı zamanda DP Gn. Başkanı idi. İlkŞef için, ‘Seni sevmek, bir ibadettir.’ diyecek kadar da ‘tarafsız’(!?) bir dünyası vardı.
Sonrakileri de hatırlayalım.
• 29 Mayıs Askerî Darbesi’nin lideri olarak kendisini zorla, 4’üncü C. Başkanı seçtiren General Cemal Gürsel,
• Genelkurmay Başkanlığı’ndan 5’inci C. Başkanlığı’na getirilen General Cevdet Sunay,
• Eski Deniz Kuv. komutanlarından, Amiral Fahri Korutürk’ün 6’ncı;
• 12 Eylûl 1980 Askerî Darbesi’nin lideri olan General Kenan Evren‘in 7’nci; ilk sivil C. Başkanı olarakTurgut Özal’ın 8’inci; Süleyman Demirel’in 9’uncu; Ahmet Necdet Sezer’in 10’ncu; Abdullah Gül’ün 11’inci ve nihayet, Agustos-2014’de de Tayyib Erdoğan’ın ilk olarak direkt halk tarafından 12’nci Cumhurbaşkanı seçilişi..
Bu isimlerin hangisi, kendilerine mahsus bir dünya görüşü olmayan ‘tarafsız’ kimseler idiler?
***
‘Başkanlık Sistemi’nden vazgeçilmesi mi?
Elbette eski sistemin alışkanlıkları ve bürokratik oligarşisi pek çok alan da direnmeye devam ediyor. Arızalar gideriliyor, direnmeler yavaş da olsa kırılıyor. Ama, üzerinden henüz 1 sene geçmekte olan bir sistemin ‘başarısız’ olduğundan söz edenler, gerçekte, Erdoğan’ın Başkanlığını zayıflatmak istiyorlar.
***
Bugün, halkın reyiyle seçilen Başkan, hesabını halka verecek şekilde davranıyor. Meclis oyunları da güçlü şekilde oynanamıyor artık.. M. Vekilleri’nin eli de zayıfladı.. Çünkü, Bakan’ların ‘güvensizlik oyu’yla düşürülmeleri yolu kapalı.. Bakan’lar, Başkan’a yardımcı uzman kişiler olmak konumundalar..
Bu sistemin parlamenter sistemden daha güçlü ve pratik bir yönetim tarzı getirdiği ortada.. Ama, hep Erdoğan gibi birisi olacağının garantisi yok.. İleridekemalist-laikbirisinin Başkan olması halinde, öylelerinin ilk ‘Şef’leri hatırlatacak uygulamalarda bulunma ihtimalleri unutulmamalı.. 0 zaman da bizim şikayetçi olacağımız açıktır.