Başörtü Yasağı Kadına Şiddettir
Sivil toplum örgütü temsilcileri ve hukukçular, başörtüsü yasağının kendisinin kadına yönelik şiddet olduğunu belirterek, "Bu yasak, keyfi görüşlerle uygulanıyor, eğitim hakkı engelleniyor" dediler.
Sivil anayasa taslağında yer alan, “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından mahrum bırakılamaz” maddesi kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor.
Gazetemize konuşan kadın haklarını savunan sivil toplum örgütü temsilcileri; başörtüsü yasağının kendisinin kadına yönelik şiddet olduğunu, mevcut anayasada da başörtüsünün yasak olmadığını hatırlatarak, “Başörtüsü sadece üniversitede öğrencilere değil her alanda serbest olmalıdır” dediler.
“ANAYASADA TÜRBAN YASAK DEĞİL”
Avukat Kezban Hatemi, mevcut anayasada türbanı yasaklayan madde olmadığını belirterek, “Israrla bunu söylüyorum ve söyleyeceğim. Bu uygulama bireysel, keyfi ve indi görüşleriyle yapılıyor. Türban konusunda yasal bir düzenlemeye de bir gerek görmüyorum. Mevcut durumda zaten yasak değil” dedi.
“Sadece Anayasa Mahkemesi (Yekta Güngör Özden döneminde) o meşhur kararında, kanunu iptal etmeyip (YÖK’ün ek maddesi) yorum yapması Anayasa’nın 153. maddesi 2. fıkrasına aykırı tutum ve davranış oldu” diyen Kezban Hatemi, şunları söyledi:
“Anayasa Mahkemesi yorum yapamaz, ama yorum yaptı. Anayasa Mahkemesi iptal konusu olduğu zaman, ya o kanunu Anayasa’ya aykırılıktan iptal eder, ya da geri gönderir. ‘İptal etmiyorum ama zaten başörtüsü çağdaş giyim değildir’ diye bir yorum yaptı. Oradan da anlayamadığımız, hukuk kargaşası içinde. Türkiye hukuk devleti olamıyor. Çifte standart, at gözlükleri, ön yargılar çeşitli sosyolojik baskılar nedeniyle, maalesef yanlış psikolojik hatalarla Türkiye bu hale ve gündeme geldi.
Başörtüsünü yasaklayan bir kural yok, yasal düzenlemeye ihtiyaç yok. Ama şuna ihtiyaç var. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunulmamalı. Bu konuda sağlam bir anayasa yapılmalı. Bence laikliğin tarifi yapılmalı. Laikliğin de tanımı çok basit. İnsan haklarında istisnasız eşitlik ilkesinde, hiçbir felsefi ve dini görüşe izin vermeden yapılması gereken bir tarif olmamalıdır. Bu da çok basit. ‘Siz dini görüşe yer vermeyecek’ diyorsunuz ama bambaşka felsefi görüş getirmeye çalışıyorsunuz. Sözüm ona, bu da felsefi görüş oluyor. ‘İnsan haklarında eşitlik açısından laiklik hiçbir dini ve felsefi görüşe ödün vermeyen bir sistem olmalıdır’ denildiği zaman kökten çözülmüş olacaktır.”
Üniversiteler bir yönetmelikler çıkarmaya başladı. Yasak kanuna dayanmalı. Kanunda yasak yoksa, yönetmelikle yasak getirebilir misiz? Hukukta bir hiyerarşi vardır. Kanunlar anayasaya aykırı olmayacak, kanunlara yönetmelikler ve tüzükler aykırı olmayacak. Bu bir silsile. Kanunla yasak koyabilirsiniz, yönetmelikle, genelgeyle, çizelgeyle böyle bir şey yapamazsınız.”
“TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER TARTIŞILAMAZ”
Hatemi, başörtü yasağının kalkmasıyla kadına yönelik şiddetin artacağına yönelik iddialara, “Bu gerçekten hukuki gerekçesi ve sözü olmayan insanların ileri sürdüğü kavramlar olsa gerek. ‘Annemizin ve ananemizin başörtüsü değil de simge olarak takıyorlar’ deniliyor. Bu ülkede birçok şeyin simgesi varsa, başörtüsünü de simge olarak takmak istiyorsa taksın. Kim niye karışıyor, bunu da anlamış değilim” dedi.
Avukat Kezban Hatemi, kadınların geleceğinin tehlikede olacağına yönelik iddialara ise, “Hiç kimse başını açmadı ki. Başörtülülerin yerini peruklular aldı. Zavallılar bunlar bence, kimse başını açmadı bu yasak nedeniyle. Açmak zorunda kalan çok az kişidir. Bu kişilerin de psikolojik dengeleri bozuldu. Bireysel temel hak ve özgürlükler, din ve vicdan özgürlükleri ileri demokrasilerde üst kavramlardır. Bunlar tartışılmaz ve tartışılmamalı” diye konuştu.
HER ALANDA ÖZGÜRLÜK
İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Reyhan Yalçındağ da, başörtü yasağının kendisi kadına yönelik şiddet ve çok ciddi bir şekilde hak ihlali olduğunu belirterek, “Sadece üniversitelerde değil çalışma yaşamında da başörtüsünün özgür bir şekilde kullanılması gerekiyor. Başörtüsünü eğitim alanı ile sınırlamamak lazım. Sonuçta eğitimini de yapsa çalışma yaşamına girmesi çok ciddi problem. Başörtülüler ötekileştiriliyorlar ve yaşamdan tecrit ediliyorlar. Bu yanlış. Başörtüsünün yasak olmaktan çıkarıldığı bir düzenlemeye acil ihtiyaç var. Başörtüsü yasağı kalksa baskı olacağına yönelik iddialarını sorunu özünden uzaklaştıran tartışmalar olduğunu düşünüyorum. Öyle bir şey olur mu? Farklılıklarımızla bir arada yaşayalım” dedi.
“EĞİTİM HAKKININ ENGELLENMESİ İRONİK”
Uçan Süpürge Derneği Genel Koordinatörü Selen Doğan ise, kadınların kamusal alanda kendilerini var etme mücadelesinin uzun bir tarihinin olduğunu belirterek, “Haklarımıza, özgürlüklerimize, seçimlerimize sahip çıkmak isterken kadın olmaktan kaynaklı sorunların altında eziliyoruz. Türbanlı kadınları ötekileştirmek yerine, farklı yaşantıların, beklentilerin, önceliklerin içinde ortak paydalar yakalamaya çalışmanın önemine inanıyorum. Ve bizler için bu, kadın ortak paydası olmalı” diye konuştu.
Vakit