Başörtüsüne Sınırsız Özgürlük (FOTO)

Başörtüsüne Sınırsız Özgürlük (FOTO)

Özgür-Der, Ramazan boyunca her Cumartesi düzenlediği başörtüsü eylemlerinin sonuncusunu yine geniş katılımla gerçekleştirdi.

Fatih'teki eylemde "Zorbalığa Teslim Olmayacağız!" sloganları tekbirlerle buluştu.
Fatih Saraçhane'deki eylemi takdim eden Zuhal Özyurt, namaz ve oruç gibi kulluğumuzun bir esası olarak algıladığımız başörtüsü mücadelemizin devam edeceğini söyledi. Van'dan Sakarya'ya, İzmit'ten Ankara'ya kadar birçok yerde başörtüsüne özgürlük eylemlerinin sürdüğüne dikkat çekti.

"Başörtüsü Allah'ın emridir, kutsaldır"

Eylemde bir konuşma yapan Nurten Çakır, 1986'da öğrenci olarak başörtüsü yasağına maruz kaldığını, aradan 20 yıl geçtikten sonra kızlarının aynı yasağa maruz kaldığını belirterek inancımıza ve kimliğimize yönelik saldırıların devam ettiğini söyledi. "Başörtüsünü savunmak için alanlarda olmaya devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın." diyen Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü: "Başörtüsü bir bez parçası değil, Allah'ın bir emridir. Allah'ın bütün emirleri ise kutsaldır. Yıllar önce biz direniş meydanlarındaydık bugün de kızlarımızla birlikte buradayız ve direnmeye devam edeceğiz." Çakır'ın konuşması "Başörtüsü Onurumuz Koruyacağız!", "Başörtüsü İnancımız Yasaklanamaz!" sloganlarıyla karşılık buldu.

"Türkiye'deki yasak, Kanada'da yok!"

Başörtüsü yasağı dolayısıyla okulunda baskı gören ve direnişi sonucunda gözaltılar, işkenceler yaşayan Nuray Bezirgan Canan Türkiye'de yaşanan zulüm dolayısıyla Kanada'ya gitmek zorunda kaldığını ve orada özgürce inancı, kimliği ve başörtüsüyle okuyabildiğini anlattı. İslam inancının bir sembolü olan başörtüsünü taşımaktan onur duyduğunu söyleyen Canan, "10 yıl önce başörtüsü zulmü dolayısıyla derslerden atıldık, gözaltılarda işkence gördük, eğitim-öğretim hakkımız engellendiği halde 2,5 yıl eğitim ve öğretimi engellemekten mahkeme mahkeme koşturduk ve okuldan atıldık. 10 yıl sonra yasak devam ediyor. Ancak nasıl 10 yıl önce direndiysek direnişin devam ettiğini görmek de bize umut veriyor. Zalimler şunu bilmeli ki yasak sürdükçe direniş de sürecek." dedi. Topluluğun "Yasakçılar Yenilecek İslami Direniş Kazanacak!" sloganıyla karşılık verdiği konuşmanın ardından Ankara'dan gelerek eyleme katılan İLKAV Başkanı Mehmet Pamak söz aldı.

"İslami Kimliğimiz Engellenemez!"

12 Eylül döneminde danışma meclisi üyesiyken namaz ve oruç gibi başörtüsünün de farz olduğunu ve engellenemeyeceğini söylediği için kürsüden alaşağı edildiğini anlatan Mehmet Pamak da bu bağlamda başörtüsü mağduru sayıldığını belirterek başladığı konuşmasında İslam'ın adalet vazeden ilkelerine değindi. Müslümanların tarih boyunca her din inanç ve ideolojiden insanlara özgürlük tanıdığını, hakkaniyet ve adaleti gözeterek kimseye zulmetmediğini; bugün de Müslüman olarak kimseye zulmetmediğimizi ama asla kendimize de zulmettirmeyeceğimizi söyleyen Pamak, İslami kimliğimizle her alanda varolmaya devam edeceğimizi belirtti. Pamak, kimliğimizin asla yasak tanımayacağını vurgulayarak sözlerini bitirdi. Pamak'ın konuşması da "İslami Kimlik Yasaklanamaz!", "Yaşasın İslam Adaleti!", "Mücadelemiz, İlkelerimiz, Kimliğimizle Varız Varolacağız!"

Konuşmaların ardından eylem, Özgür-Der adına hazırlanan basın bildirisinin Zehra Çomaklı Türkmen tarafından okunmasıyla devam etti.

Eylem Grup Yürüyüş'ün söylediği marşlarla sona erdi. Başörtüsü Şarkısı'nı söyleyen Grup Yürüyüş, ardından Ramazan boyunca devam eden başörtüsü eylemleriyle ilgili bestelediği "Eylem Marşı"nı okudu.

Eylemde sık sık "Mahalle Değil, Laik Dikta Baskısı!", "Zulme Karşı Direniş Herkes İçin Adalet!", "Cuntaya Hayır Eğitime Özgürlük!", "Paşaların Tankı Susturamaz Halkı!", "Yaşasın İslami Direnişimiz!", "İnancına Örtüne Kimliğine Sahip Çık!", "Yasakçılar Yenilecek İslami Direniş Kazanacak!", "YÖK, Medya, MGK Demokrasi Palavra!", "Direniş, Adalet, Özgürlük!", "Uyan Diren Özgürleş!" sloganları atıldı ve tekbirler getirildi.

"Kemalist Şablonla Özgürlükçü Anayasa Olamaz!" ve "Zorbalara Hayır, Başörtüsü Yasağına Son!" yazılı pankartının açıldığı eylemde "Başörtüsüne Koşulsuz, Sınırsız Özgürlük!", "Medyatik Yalan: Mahalle Baskısı, Toplumsal Gerçek: Yasakçı Devlet!", "Namazım Orucum Başörtüm; Kulluğum Onurum Özgürlüğümdür!", "Yasak Sürüyor; (D)uyuyor musunuz?", "Başörtüsü İnancımız/Kimliğimiz Yasaklanamaz!" yazılı dövizler taşındı.

Haksöz

basın bildirisinin tam metni:

TSK VE TÜSİAD'IN DAYATMASINA, YARGI VE MEDYANIN TETİKÇİLİĞİNE HAYIR!

BAŞÖRTÜSÜNE ŞARTSIZ-SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK!

Başörtüsü yasağı; on yıllardır devlet eliyle her türlü yöntem denenerek hayata geçirilmek istenen Cumhuriyetin makbul vatandaş ve makbul toplum projesinin çöktüğünün bizzat sahiplerince itirafıdır. Akıl ve mantık dışı bir uygulama yine akıl ve mantık dışı yöntemlerle, yalan ve aldatmayla, zorla ve zorbalıkla topluma dayatılmaktadır.

Başörtüsü meselesi özellikle devlete egemen sınıflar açısından siyaset, toplum, kültür ve ekonomi alanında verilen iktidar mücadelesinin kilit taşıdır. Başörtüsü insanlıktan, hukuktan, adaletten yana olanların sürdürdükleri onurlu bir özgürlük mücadelesinin adıdır. Başörtüsü yasağını savunmak ise kula kulluğun, hukuksuzluğun, yolsuzluğun bütün bir topluma deli gömleği gibi giydirilmesi adına sürdürülen ahlak dışı bir zorbalıktır.  

Devlet daireleri, okullar, mahkemeler, hastaneler gibi sokaklarda kamusal alan adı altında Askeri Saha ilan edilmek isteniyor. Tek tip kıyafet, tek tip düşünce, tek tip birey ve toplum inşa etmek isteyen Resmi İdeoloji muhafızları bizleri bir kabus ülkesine mahkum etmek istiyorlar. Başörtüsüne karşı yükseltilen savaşın, namaz kılan, oruç tutan Müslümanlara karşı tırmandırılan ırkçı-despot sürek avının hedefi açıkça İslamsız ve Müslümansız bir toplum modelidir.

Devlet yöneticileri ve kapıkulları doğruyu söylememekte, dürüst davranmamakta ve tutarlı gözetmemektedir. Yalan, ikiyüzlülük, çelişki ve zorbalık üzerine inşa edilmek istenen bir toplum modeli için organize olanların kazanması mümkün değildir. Hukuk devleti söylemi perdesi arkasından kesintisiz bir askeri darbe düzeni hakim kılınmak isteniyor.

Yeni Anayasa için hazırlanan taslağın neredeyse tamamen başörtüsüne getirilecek kısmi serbestliğe kilitlenmesi, ayrışmanın zeminini net olarak ortaya koymaktadır. Kemalizm'e ve laikliğe iman etmiş bir toplum yaratma çabalarının sürdürülemez ve başarılamaz bir korku ütopyası olduğunu ısrarla görmeyenler, görmek istemeyenler var. TSK ile TÜSİAD, akademisyenlerle yüksek yargı mensupları, medya patronlarıyla besleme aydınlar bir kez daha yeni anayasa taslağı bahanesiyle başörtüsü ve diğer İslami semboller karşısında safları sıklaştırıyor. Söz konusu kesimler toplumu kamplaştırma ve çatıştırmak için hep birlikte korku ve kaos senaryoları pompalamalarının nihai hedefi iktidarlarını ebedi kılma çabasıdır.

İnsanlık onuru birilerinin iktidarlarına kurban edilemez. Hakka ve halka rağmen iktidarlarını sürdürmek için çırpınanların, başörtüsüne karşı sürdürülen savaşta sipariş üzerine verilen yargı kararlarının, Müslümanları küçük düşürmek için çizilen karikatürlerin, masa başında hazırlanan asparagas haberlerin, sosyolojik tespit adı altında sürdürülen dezenformasyon savaşının arkasındaki organize suç örgütünü biliyoruz.   

Türkiye'de laiklik ve Kemalizm adına başörtüsü üzerinden İslam'ın değerlerine karşı sürdürülen savaşın hiçbir ahlaki, hukuki ve insani temeli olmadığını bir kez daha ifade ediyoruz. Bizler ise haklı, onurlu ve erdemli bir mücadelenin bayrağını taşıyoruz. Adalet ve özgürlük taleplerimiz bu mücadelenin vazgeçilmez unsurları olmaya devam edecek. Bu uğurda teslimiyeti ve çözülmeyi değil; sabrı kuşanarak ve direnerek var olmayı sürdüreceğiz.

Yaşasın direnişimiz; yaşasın özgürlük mücadelemiz!