Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

“Bay Kemal”

Evet, tamam, insanlara hoşlanmayacakları bir lakap takmak hoş değil. Ama devam eden yanlış işleri varsa ve onu savunuyorlarsa “ismi ile müsemma” olmaları, yani o durumla isimlendirilmeleri de kabul edilebilir.

Aslında “Bay Kemal” ironik bir isimlendirme. Bugün halk nezdinde bir “aşağılama” gibi anlaşılsa da, gerçekte “Bay”, “bayan” Kemalist kadroların, 1934’de yasa yolu ile başımıza bela ettikleri bir düzenleme. Hemen belirtelim ki, hukuka uygun olmayan yasa suç aletidir. Yasaların varlık ve meşruiyeti varlık sebeblerine aykırı olamaz. 1934 düzenlemesi şöyle:

EFENDİ, BEY, PAŞA GİBİ LAKAP VE UNVANLARIN KALDIRILMASINA DAİR KANUN 

Kanun Numarası : 2590 - Kabul Tarihi : 26/11/1934 - Yayımlandığı R. Gazete : Tarih : 29/11/1934 Sayı : 2867 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 16 Sayfa : 6 

Madde 1 – Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi ve Hazretleri gibi lakap ve unvanlar kaldırılmıştır. Erkek ve kadınvatandaşlar, kanunun karşısında ve resmi belgelerde yalnız adlariyle anılırlar.  Madde 2 – Sivil ve rütbe ve resmi nişanlar ve madalyalar kaldırılmıştır ve bu nişan ve madalyaların kullanılması yasaktır. Harb madalyaları bundan müstesnadır. Türkler yabancı Devlet nişanları da taşıyamazlar. Madde 3 – Askeri rütbelerden adın başına gelmek üzere kara ve havada Müşürlere Mareşal, Birinci Ferik, Ferik ve Livalara General, Denizde Birinci FerikFerik ve Livalara Amiral denilir. Generallerin ve Amirallerin derecelerini gösteren unvanlarla Deniz Müşürleri unvanlarının ve diğer askeri rütbelerin karşılıkları Ali Askeri Şürası kararı ve İcra Vekilleri Heyetinin tasdiki ile konulur. Madde 4 – Bu kanun neşri tarihinden muteberdir.

Madde 5 – Bu kanunun icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur. 

Bu yasadan 5 ay sonra da soyadı kanunu yürürlüğe girdi ve soy-sopu lakap ve unvanlar, aşiret bağları artık kullanılmaz oldu.

Bu yasayı ilk ihlal eden kişi de, oturumu yöneten Meclis başkanı oldu. Yasanın kabul edildiğini açıkladıktan sonra “bundan sonra Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi ve Hazretleri gibi lakap ve unvanların kullanılması artık yasaklanmıştır. Anlaşıldı mı EFENDİM” demiştir.

Erdoğan’ın Kılılıçdaroğlu’na “Bay Kemal” demesi gibi, bu millet de İsmet İnönü’ye bugün bile hâlâ “İsmet Paşa” demeye devam etmektedir.

Bugün hâlâ İmamlara “Hoca” denir, yasaya rağmen. Sadece İmamlara “Hoca” denmez, Profesörlere de “Hoca” denir. “Hacı” demek yasaya göre suçtur ama, devlet insanları Hacı yapmak için genelge yayınlar, yönetmelik çıkarır. Organizasyonlar düzenler. Bir başkadır benim memleketim.

Erdoğan’a yakın çalışma arkadaşları “Beyefendi” derler. İki kez suç işliyorlar.!? Kılıçdaroğlu da Erdoğan’a “Beyefendi” desin, ödeşirler.

Yahu devlet Hafızlık için özel okullar açıyor. Kurslar düzenliyor, ama “Hafız” demek yasak..

Değiştirin bu yasayı. Böyle yasa olmaz.

Bizimkiler bu yasayı çıkarırken kılavuzları yine batılılar oldu. Liva’yı kaldırıp Generali getirdiler. Fransız Devrimi sonrası 19 Haziran 1790 Temmuz’da çıkarılan kanunla prens, dük, kont, marki, vikont, baron, şövalye gibi asalet unvanları kaldırılmıştı.

Bizde Şeyh, Molla, Alevilerde Dede’den geçilmiyor. Yasayı takan yok anlayacağınız. Ama yine de yasa hukuk sisteminde duruyor. Ne polis, ne savcı, ne hakim yasayı uygulama konusunda istekli değil.

Tabii siyaset de, “değiştirilmesi teklif dahi edilmeyecek” bu devrim yasasını göndeme getirip başına iş açmak istemiyor.

Bay’ kelimesi Türkçe’de zengin, varlıklı, soylu kimse demektir, ‘bayan’ kelimesi ise sonuna an eki getirilerek türetilmiştir. Ama  bizim Kemalistler, bunu cinsiyetçi bakış açısı ile kullanırlar. Çünkü batıda bu böyle. Mr. ya da Mrs, Miss, Madam, Matmazel, Mösyö anlamında “Baylar, bayanlar” gibi.

Hatırladığım kadarı ile yasayı en son Bay Kenan Evren hayata geçirmek istedi ama olmadı.. O da tepki alıp, basında adından “Bay Kenan” diye bahsedilmeye başlayınca inadından vazgeçmişti. Ama yine de yasadan vazgeçmek istemiyorlar. Çünkü “değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen yasalar”ı değiştirmeye kalkarlarsa o kapı bir kez açıldı mı o tabu yıkılır. O zaman CHP’in İş Bankası ile bağı da sorgulanır, “tek parti” döneminde kalma adı da. Eğer CHP’nin adı sorgulanacak olursa, kısaltılmış şekli yine değişmez ama, “Cumhuriyet Halk Partisi” olan adının “CumhuriyetÇİ Halk Partisi” olarak değiştirilmesi gerek. Aslında bana kalırsa “Cumhuriyet” kelimesini de “Halk” kelimesini de kaldırsınlar. Çünkü onlar Arapça.  Demos” ya da “Sosyete” desinler. “Societe” yani. “Social” filan desinler. “Sosyal” olmuyorsa, “Ulusal” desinler. “Nasyonal” da diyebilirler. Harika “National Republic Party” NRP. Nasyonal Republik Parti. “Millî” olmaz. Bu kelimenin dini bir anlamı da var, onun için CHP’ye uymaz. Ama “Milliyetçi” olur. Zaten 6 ok’da da var Milliyetçilik.

Aslında CHP’ye her şey uyar. Bankası olan sol bir parti. Mezhepçi ama aynı zamanda Laik bir parti. Daha da ilginç olanı, ideolojisini dinleştiren bir parti. “Türkün dini Kemalizm”di değil mi?

Türbeyi yasakladılar, Mustafa Kemal’in mezarını türbe yaptılar. CHP işte tam da budur. 

Kılıçdaroğlu bu kamburla yoluna devam etmek istediği sürece ağzı ile kuş tutsa bir yere varamaz, “Bay Kemal” olarak kalır.

Bay Kemal” aslında bir sıfat değil, ironik bir eleştiridir de, aynı zamanda.

Erdoğan “Bay Kemal”i o kadar çok kullanıyor ki, CHP’lileri bile baymaya başladı. “CHP’li Kadın”lar bile farkındalar mı bilmem, “Gazi Mustafa Kemal paşa hazretleri”nin ulusumuza armağan ettiği “Bayan” kelimesinden hoşlanmıyorlar. Onlar “Kadın”mış. Elhamdülillah bizim hanımlarımızın öyle bir takıntıları yok.

Aslında Erdoğan’ın “Bay Kemal” değil, “Bay Kamal” demesi gerek. Muhtemelen onun adı Mustafa Kemal’e izafeten konulmuş bir ad’dır. Kılıçdaroğlu genel başkanı olduğu partinin topluma verilen bir zararın birikmiş faturasını ödüyor. Bu mirası savunduğu sürece de bu bedeli ödemeye devam edecektir. Yoksa bu işin sıradan bir siyasi polemikten ibaret olmadığını zannediyorum. Öyle bir şey  çok sıradan, basit bir şey olurdu.  

Yeniden asıl konuya dönecek olursak bu durumda da Arapça bir kelime olan “Kemal” yerine “Kamal” denmesi gerek. Ama artık Kemalistler bile bu ayrıntıya dikkat etmiyorlar. Ne günlere kaldık!? İşe bir de “Yeşil Kemalistler”i bulaştırırlarsa görürsünüz neler olacağını. Affedersiniz “Kamalistler” diyecektim.  Zaten Haydar Baş bir ucundan başladı “Hafız Mustafa” rivayeti ile. Hem zaten “Gazi”lik dini bir unvan değil mi? Açın bakın sözlüğe, İslam dinine göre Gaza’ya/Gazve’ye katılmış olan kimse’ye “Gazi” denir. Gaza, Gazve, bunlar Cihad’ın farklı şekilleridir. Gazi olan kişi aynı zamanda “Mücahid” yani “Cihad eden” kişi olmuş olur. Yani, şimdi “Gazi Mustafa Kamal” derken, “Mücahid Mustafa Kemal” mi demiş oluyoruz? Hay Allah! Yeşil Sermaye, Yeşil Kemalizmderken, iş nereye vardı bakar mısınız? Selâm ve dua ile.

Bu yazı toplam 867 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar