Abdurrahman Dilipak
Beyrut’ta hesap günü!
Ocak 2021’de Davos’ta, Ekonomik Forum’da “Global Great Reset” ilan edilecek. Her şey yeni baştan ve sıfırdan. Sınır, rejim ve iktidar yapıları ile parasıyla, hukuku ve ordusuyla yeni bir düzen için düğmeye basılacak. Yapay zeka ile donatılmış, insanımsı robotlardan oluşan siber orduların sahaya inecekleri, RF ve Laser silahlarının kullanılacağı “Kıyamet Savaşları”na hazır olun.
Size bir kehanetten söz etmiyorum. İstanbul Sözleşmesi, LBGT, 5G, Corona kadar “gerçek” olan yakın bir gelecekten.
Vestfalya’da “Ulus düzeni” kurulmadan önce, sömürgeciler, derebeyleri ve derebeyleri ile kilise kendi aralarında, tarihin en büyük katliam ve yağması sonucu elde edilen büyük serveti paylaşamadıkları ile 100 yıl savaşmışlardı. “Ulus devlet” düzeni yağmacıların kilise ile vardıkları mutabakat sonucu, dünyayı birlikte yönetme kararı idi. Laiklik derebeyleri ile kilise arasında çatışmama ve ganimet paylaşımı anlaşması idi.
1. Düya savaşı ve 2. Dünya savaşı yine kendi aralarında anlaşamadıkları için çıktı. Soğuk savaş ise, kendi sözlerini dinlemeyenlere karşı idi. Aynı ülkenin çocuklarını sağ-sol, alevi-sünni, Türk-Kürt birbirine kırdırdılar on yıllarca bizim memleketimizde, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerinden kendilerine iktidar ve servet ürettiler.
Faşizm, komünizm, kapitalizm, hepsi bu süreçte denenen dünyayı kontrol mekanizmalarından başka bir şey değil. Şimdi moda Globalizm, “cinsiyetsiz bir toplum”. Bu kez atom bombası değil, ondan daha tehlikeli biyolojik ajanlar kullanmayı ve “gereksiz insanlar”ı kedi-köpek kısırlaştırır gibi kısırlaştırmaya hazırlanıyorlar. Bu uzun bir konu. “Tarihin sonu”, “Medeniyetlerarası çatışma” derken aslında bunu anlatmaya çalışıyorlardı. BÇG, FETÖ, BOP “Tanrının krallığı” yolunda ilerleyenlerin yola döşedikleri parke taşları idi. Yapay Zeka, Humonoidler, 5G, Starlink, Corona, Lanzarote, İstanbul Sözleşmesi, CEDAW, Starlink, Nerolink, NEOM vd.
Neyse bunları bir kenara bırakalım, AK Parti’nin ve sosyalist bir partinin, Ankara Barosu’nun hakkımda açtığı / açmaya hazırlandıkları davaları da bir kenara bırakalım. Dünyada çok daha ciddi olaylar oluyor. Ama dikkat bunlar münferid olaylar değil. Sonunda bu arkların aktığı yer işte o “büyük deniz”dir. Bundan sonra ne olacaksa bizim coğrafyamızda ve çevremizde olacak. Çin denizinde, Hind Okyanusunda, Pasifik ve Atlantikte yaşanacak olanlar, büyük dönüşümün global balansı, güç dengeleri ve nüfus hareketleri ile ilgili.
Toe Stratejik açıdan Kıyamet Ege bölgesi, Hatay, Antep, Maraş, Urfa, Fırat havzası, Gavur Dağı, Amik Ovası, Şam ve Bağdat, Mısır, Doğu Akdeniz bölgesinde kopacak. Şam derken Bilad-ı Şam’ı, Kafkas bölgesini kast ediyorum. Lübnan da onun çok küçük bir parçası. Bu coğrafya aynı zamanda arz-ı mev’ud coğrafyasıdır. İncil’in Yuhanna Vahyini okuyanlar ne demek istediğimi anlamışlardır. Melheme-i Kübra ya da Armagedon bize bunu anlatır. “Tanrıyı kıyamete zorlama” senaryosunu yazanlar bugün Doğu Akdeniz’de toplanıyorlar ve Lübnan’da operasyon yapıyorlar.
Lübnan, Arabı, Dürzisi, Hizbullahı, Ermenisi, Falanjisti ile ayrı bir dünya. Arapların sanatı, edebiyatı, eğlencesi, kumarı, fuhşiyatı, bankaları ile aynı zamanda istihbarat örgütleri için önemli bir merkez. Yemen’deki Husiler, Lübnan Hizbullahı’nın Avrupa kanadı idi. Almanya üzerinden Yemen’e geldiler. Lübnan’ın sınırları Sycos-Picot tarafından yani İngiliz ve Fransızlar tarafında çizildi. (Picot, aynı zamanda Covid’in atası sayılan “İspanyol gribi”nin mikrobunun izole edilmesinde mezardaki cesedi açılarak doku alınan adamdır)
Beyrut’taki olaylar Joker isyanları ile başlamıştı. Daha öncesinde Refik Hariri suikastı var. “Hesap Günü” adı verilen protestolar devam ediyor. Eylemciler, Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve hükümet yetkililerini istifaya çağırırken, eski bir general olarak George Naderi destekleyen grublar Dışişleri Bakanlığı binasının ardından Enerji ve Su Bakanlığı, Ekonomi ve Çevre Bakanlığı ve Bankalar Birliğine ait binaları da bastılar ve yönetime el koydular.. Bugün Lübnan’da yönetimi ele geçirmeye çalışanlar o patlamayı yapanlar olabilir. Dikkat buyurun Macron ilk günden orada. Patlayan amonyum nitratlar Rus malı ve bir Rus işadamına ait. Ve kambersiz düğün olmaz. İsrail için sınırlarını Hizbullah ve Falanjistlerin bulunduğu bölgeye doğru genişletmesi için iyi bir fırsat.
Mali’de Ruslarla Fransızlar arasında ortaklık var. Yeni ortaklık Lübnan’da kurulabilir. Lübnan ortaklığı Doğu Akdeniz ve Libya-Mısır, tüm Kuzey Afrika’nın geleceği açısından önemli.
Fransa Yunanistan’ı yanına aldı. Yunanistan Mısır’la Ankara’nın tanımadığı bir anlaşma yaptı.
Rusya Lübnan’da ciddi bir askeri deniz üssü için Fransızlarla anlaşırsa, Lübnan limanını kendisi yeniden imar edebilir. Fransa’da bölgede askeri bir üsse sahip olur. Fransa yeniden Ortadoğu’ya döner, Ege’de, Adriyatik’te ve Kuzey Afrika’da bayrak göstermiş olur. Rusya’nın Tartus üzerinden Suriye’ye bağımlılığı sona ererse, bu yeni koalisyon için Şam yönetimi kolay bir lokma olacaktır. Ve İsrail de hem Lübnan hem de Bekaa’ya doğru sınırlarını genişletmiş olacaktır.
Ben içeride “bizimkiler”le mahkeme önünde hesaplaşırken, bunları da takip edeceğim. Anlayan anlamıştır, ben niye Ayasofya üzerinden Ortodoksluk, Doğu Roma, Osmanlı Milletler topluluğu ve Hilafet tartışmasına girdim. “Hayır” diyebilen ve “İstanbul Sözleşmesi” lobisine inat, kökü mazide olan ati anlayışı ile köklerinden, tarih ve geleneklerinden beslenerek yarınlara yürüyen bir Türkiye için yola devam.
Selâm ve dua ile.