Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Bilemedim

Bir endişe, bir tuhaf sezi benimkisi. Yanlışlara mı düşüyoruz endişesi. Konu kutlu doğum haftaları, konu Mekke’nin fethinin kutlanması. Konu çok. Bu ve benzeri üzerinden yürütülen bir endişeler sezisi dile getireceğim bugün. Yeni yıl kutlamalarını henüz geride bırakmış ülkemde, dini temalı Christmas kutlamalarının süsleri hâlâ meydanlarda. Bu anlamda, Müslüman ülkenin Christmas’ı bağrına basışı ibretlik. Bunu bir tarafa bırakırsak, başka bir sorunun günbegün kapımızı çalmaya hazırlandığına mı şahid oluyoruz..

Sanki bir yarış var. Evet “Christmas sizin değil asıl bizimdir,” “olsa olsa bizimdir”ciler bir tarafta. Bunlara ben “Türk Obama”cılar da diyorum. Hatırlayınız, Bush’tan sonra seçilen ABD’nin ilk siyahi başkanı Obama, dünyanın dört bir yanında büyük bir heyecana sebep olmuş, Bush gibi İslam dünyasına büyük zararlar veren birinden sonra seçildiği için adeta “kurtarıcı” gözüyle karşılanmış, Türkiyeliler tarafından da babası kanalıyla “Türk” ilan edilmişti (Baba Obama, Kenyalı olduğundan, Kenya da Osmanlı topraklarında addedildiğinden, alın size bir Türk Obama!) Bu minval ve mantık silsilesi üzre, Christmas’ı pek bir benimseyip kutlayanlar da “bu ülkeye Christmas gelecekse, onu da biz getiririz”ciler oluyorlar. Şimdi bu cenah bilir-bilmez Christmas seviciler olarak tartışmanın bir boyutunu oluşturuyor.

Diğer boyutu ise yarışmacı cenah oluşturuyor. Onlar Christmas üzerine yarışta değiller. Bilakis, Christmas’a rağmen yarıştalar. Onların Christmas’ı varsa, bizim de başka kutlamalarımız var, zihniyetini temsil edenler. İşte tam da bu kritik, ince hattın geçtiği bu nokta benim derdim olan. Veya derdim olması mı gerekir diye sorguma açılan. Kutlamalara, şahsen karşı olmadığımı ifade edeyim. Ben Rabbimizin bize verdiği nimetleri ki başta “doğum” gelir, kutlamayı, bunu şükre bir vesile görmeyi önemseyen bir ailede büyüdüm. Dedem 1901, anneanneciğim 1907 doğumluydu ve ölümlerine kadar doğum günlerini pastasıyla, şarkısıyla ailecek kutladık. Bunda da dini bir problematik görmedik. Amacımız birilerine benzemek, taklit etmek değil, ailecek bir arada, şükredip hoşça vakit geçirmekti.

Ve fakat Peygamber Efendimiz (A.S)’in doğum gününü kurumsal anlamda kutlamak bir problem teşkil etmez mi. Soruyu bir de şöyle sorayım: İleride, mesela bir elli yıl sonra, bir asır sonra, iki yüzyıl ötede, bir sorun teşkil edebilir mi? Şimdiki kurumsal kutlama süreci, bir bilgilendirme, bir özendirme, bir öğretme amacından saparak, ritüele dönüşme potansiyelini içinde barındırıyor mu?

Bu şekilde düşününce, Mekke’nin fethi kutlamaları da benzer ama daha az tehlike potansiyeli içeriyor belki de. Sanki içinde, biz Hıristiyan dünyası ve taklitçileri gibi yeni yıla girişi değil ama aynı zamana rastlayan Mekke’nin fethini kutluyoruz diyen bir mesaj içeriyor. Onlar onu kutluyor, biz de bunu demek şart mı… Hoş İstanbul’un fethini de kutluyoruz, kültürel olarak bunda bir sorun görmüyoruz. Mekke’ninki de farklı olmayabilir… Başta ifade ettiğim gibi, benimki bir sezi… Bu da yüzeysel bir kafa yorma.

yeniakit

Bu yazı toplam 945 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar