Mehmet GÖKTAŞ
Binalarımız sağlamsa bize ölüm yok mu?
Birileri sözü döndürüp dolaştırıp oraya getiriyor; “binalarımız sağlamsa ölmeyiz”
Elbette yuvamızı en sağlam bir şekilde kuracağız, binamızı mühendisliğin kanunu ve kuralları neyse ona uyarak yapacağız.
Taş nedir, kum nedir, çimento nedir, demir nedir özelliklerini bilerek ve hakkını vererek işin başına geçeceğiz, bilmiyorsak bu işi iyi bilenlerle birlikte ele alacağız. Daha açıkçası her bir şeyin hakkını vereceğiz.
On yaşındaki bir çocuğun sırtına elli kiloluk bir şey yüklemeyi aklımızın ucundan geçirmediğimiz gibi yaptığımız duvarın, yerleştirdiğimiz demirin, kattığımız çimentonun da neleri ne kadar taşıyacağını bilmek durumundayız.
Aslında her bir şeye hakkını vermek insan olmamızın, Müslüman olmamızın bir gereğidir ve bizim fıtratımızda mevcuttur.
Bir şeyin hakkını yemeyi, miktarından çalıp çırpmayı sonradan öğrenmişizdir.
Mevsimine ve coğrafyasına göre giyinmeyi nasıl ki hiç kimseye danışmadan kendiliğimizden yapıyorsak yuvalarımızın da öyle olması fıtridir.
Elbette başta deprem olmak üzere diğer tabiat şartlarını gözeterek evlerimizi ona göre yapmamız her şeyden önce canımızı korumamız içindir.
Fakat bu bizi şöyle bir sonuca götürmesin; “Sağlam bina bizi ölümdenkurtarır”
Unutmayalım ki biz ölmek üzere geldik bu dünyaya.
Öyle veya şöyle, orada olmasa şurada mutlaka öleceğizbir gün.
Hele hele, “insan sağlam bina sayesinde Allah’ın elinden kurtulur” düşüncesine varmak, bunun için de sık sık Japonya’yı örnek getirmek çok aptalcabir düşüncedir.
Dinleyen de zanneder ki Allah Teala Japonları öldürmek istiyor da bir türlü güç yetiremiyor. Bize kim haber veriyor Allah Teala’nın böyle bir maksadının olduğunu?
Her deprem helâk etmek için midir?
Mallardan, canlardan, ürünlerden eksiltmek suretiyle imtihanımızı ne çabuk unutuyoruz?
Hem Allah Teala açısından kullarının canlarını almanın yolu bir tek deprem midir?
“De ki, O öyle bir Kâdiri Mutlaktır ki, size üzerinizden azap göndermeye veya ayaklarınızın altından azap göndermeye veyahut sizi parça parça bölüp kiminizin şiddetini kiminize tattırarak azap etmeye de kâdirdir.”(6/65)
Bakmayın şu günlerde birazcık rahat nefes alıp oturduklarına. Kendilerini en güvenli zanneden Japonya olsun, o Batı ülkeleri olsun daha düne kadar birbirlerinden milyonlarcasının canına kıyıp duruyorlardı. Sadece son iki dünya savaşından elli beş milyon kişi ölmedi mi?
Binalarının hepsi de Elazığ’daki binalardan da sağlamdı. Fakat onları kurtaramadı.
Kelami tartışmalara girmek istemiyoruz ama şurası unutulmasın ki O’nun bilgisinin, kudretinin ve iradesinin dışında bir tek yaprak bile kıpırdamaz. (6/59)