Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bir Ak Partilinin şahitliği

Aksaraylı müteveffa Av. İbrahim Ergin’in şahitliğinin son bölümü: “Doğrunun yiğitleri, maalesef dava adamı olmanın bedeli olarak, çıkarının itleri tarafından hırpalansa da, mücadeleye devam inşallah. Doğru mutlaktır, kişiye göre değişmez, değiştirilemez. Eğriyi, doğru ölçü kabul edersen, sonunda doğruyu, yanlış kabul edersin. Bilgi güçtür, bildiğin yanlışlığı düzeltemiyorsan o bilgi aynı zamanda da sineye yüktür. Ak Partide çalışmayan, davanın özünü kaybetmiş kişilerin bu seçimde elenmesi mutlaktır. Çünkü ya parti bunları ayıklayacak yoksa bu ayıklama görevini seçmen yapacak gibi görünmektedir. Ak Partinin mevcut seçimden başarı ile çıkabilmesinin en önemli anahtarı; adaylarını, vatandaşın ben de olsam bunu aday yapardım isabetini yakalamasına bağlıdır. Son dönemki, dövizin oynaklığı, mevcut zamlar, kamunun önü alınamaz israfı, belediyelerin şımarıklığı, vatandaşın bazı şeyleri sorgulamasına yol açmıştır.

Bulutların yağmur damlamalarını yeryüzüne bırakması olağan şeydir. Olağan dışı olanı ise, bulutların ağlamasıdır. Son dönem bazı belediye başkanları inanılmaz israf içinde. Har vurup harman savurmasında, makamını korumak kadar, yapılan harcamalardaki alınan kirli payların da etkisi büyük.

Çalışmayan, proje üretmeyen, halka dokunmayan kibir abideleri, FETÖ bulaşıklı belediye başkanlarını tahminimce Reis temizleyecektir. Yoksa halk gereğini yapmaya kararlı görünmektedir. Ak Partide makamlar millete, hizmette aracıdır. Bu nedenle makama oturanlarda güç ve kibir oluşmamalıdır. Oluşanların ise, artık ikaz değil, değiştirilmesi mecburidir. Gördük ki, kibir ve güç sarhoşu olanlar yapılan ikazı dikkate almıyorlar. İktidarı takip eden, azınlık bir grup var, çıkarı için kılçığı alınmış hamsi gibi her yöne yatan. Şimdi biz iktidardayız ve sizce, bu hamsi kılıklılar şimdi nerededir? Acıyı kabullenmeye görmesin insan, sonrasında, hiçbir acı artık canını acıtamıyor.

Başkanlık makamında yerli ve milli birinin olmadığını bir an düşünelim. Bir gecede üst düzey -tüme yakını- bürokratların görevden alınma ihtimali yüksektir. Mevzuatta buna uygun hale gelmiştir. Bu nedenle sorumluluk sahipleri, çok çalışmalıdır. Ak Parti iktidarında, güzel işler yaptı. Daha güzeli ise eğitimli, ilim ve bilimle donatılmış, ahlaklı bir neslin yetişmesine vesile olmasıdır.

Ürettiğimizden çok tükettiğimiz gibi, verimli olarak da az çalışıyoruz. Her şeyi devletten bekliyor ve nerdeyse hiç okumuyoruz sonra da, her şeyin istediğimiz gibi ve güzel olmasını istiyoruz.

Her yerli üretim, milli değildir. Her milli üretim de yerli olmayabilir. Önemlisi milli ve yerli üretimin birlikte yapılmasıdır. Silik, şahsiyetsiz, kişiliği sosyal medyada gördüğü moda soytarılıklarının kötü taklitleri ile deforme olmuş insanlarla işimiz zor, hem de çok zor. Etrafımızda, ne kadar omurgasız, yağcı, yalaka oluşmuş. Allah’ım ne olacak bu halimiz. Liyakat, ehliyet, ülkeye sadakat ve çalışkan olmayana makam teslim edilemez. Vatandaş, belediyelerde güler yüz, kendine değer verildiğini hissetmek, işi düşenlere eşit ve adil davranıldığını, yetkililerin israftan kaçındığını ve benim adamım anlayışının olmadığı görmek istiyor. Bunlara uymayanları da görmek istemiyor. Kamunun tasarruf anlayışı, imha edilecek evrak için, aslını SEKA’ya gönderin ama öncesinde iki adet fotokopisini çekip dosyalayın olmamalıdır. Vatandaş, ekonomik açıdan sıkıntı yaşadığı bu günlerde, atanmış ve seçilmişlerin, israftan ve lüks harcamalardan uzak durduğunu gördükçe psikolojik darbelere karşı direnç gösterecektir.

Ak Partinin yerel seçimlerde başarılı olmasının en önemli reçetesi, seçmene, ben seninim, sen bensin duygusunu aşılamasına bağlıdır. Suriye’de ABD ile yola çıktık, Rusya ile yola devam ediyoruz. Yarını ise Allah bilir. O zaman içeride, milli meselelerde kucaklaşmamıza engel olacak şey ne olabilir, hangi itiraz bahanemiz olabilir? Dış kaynaklı saldırıların yoğunlaştığı bu günlerde, siyasi söylemlerimiz elimizden geldiğince kucaklayıcı olmalıdır. Her işimiz hayırla sonuçlanmayabilir. Ama her hayırsız işimizin sonucu, hayırlı olmayacaktır. Kişinin kendine vereceği zararı, hiç kimsenin vermesi mümkün değildir. Başkasının vereceği zarar bile, bizim hatalarımızdan kaynaklanacaktır. Hayatımız süresince elbette yaptığımız hatalarımız olacaktır. Önemli olan hatalarımızın bize aynı hatayı bir daha yapmamamız hususunda vereceği derstir. Yani işin özeti, yaptığımız hatalar, yapacağımız hatalara engel olmalıdır.

Hayat bir imtihan ve buna inanıp iman ettiğimize göre, her birimizin imtihanı, ölene kadar devam edecek. İnsanı yoran, mücadelenin şartları veya muhataplarının kavgaları değil, dostlarının sessizliğidir. Bu nedenle ihtiyaçları halinde, dostlarınıza karşı lütfen sessiz kalmayın.

Eleştirinin verdiği zarardan daha büyük olanı, eleştiriye tahammülsüzlüktür. Eleştiriye tahammül etmez isen, bu sefer eleştiri karşına dedikodu olarak çıkar. Ak Partinin temelinde belediyelerdeki başarılı çalışmalar vardır. Ak Partinin geleceğini de önümüzdeki belediye başkanlık seçimleri etkileyecektir.

ABD’nin yaptırımlar adı altında yaptığı ekonomik saldırılar sonucunda, Çinli ve diğer yatırımcıların, ülkemizin önemli noktalardaki, şirketler, liman vs. yerlerde hak elde etmelerine, hele bu ekonomik saldırılarla değerlerinin düşürülüp ucuza ele geçirmelerine dikkat edilmelidir.

En büyük hastalığımız, içimizdeki vatana hainlik edenleri adam yerine koymamız. Elin gâvuru bu tipleri nereye koyduğunu bile söylemiyor. ABD’nin Türkiye’ye yaptırım kararlarına karşı, Türk halkının verdiği tepkinin şeklinden çok daha önemlisi, ekonomik yaptırımlarla Türkiye’de sokakları hareketlendirmek isteyenlere Türk Milletinin verdiği tepkidir. ABD’nin Türkiye’ye karşı ekonomik saldırıları görünüyor, bizler için şerden, hayır doğacak inşallah. Yerli ve milli sermayeyi desteklemek adına, firmalar Türk Malı olan ürünlere diğerlerinden ayırt edici dikkat çekici bir renk, işaret, logo vs. koymaları gerekir diye düşünüyorum.

Eğer devletimin Başkanı, açıkça dolar üzerinden Türkiye’ye diz çöktürmek istiyorlar diyorsa, bu aşamada ihtiyacı olmadığı halde artık dolar alanların, cepheden kaçanlarla ne farkı vardır. Psikolojik üstünlük Türkiye’mizdedir, tedirginlik ise ABD’de. Bizim kazanacağımız, ABD’nin ise kaybedeceği çok şey vardır. Bazı kişilerin gözünün önünü, Sn. Tayyip Erdoğan düşmanlığı öyle bir perdelemiş ki, vatan hainliği sayılacak söz ve eylemlerini bile göremiyor/görmüyor. Şu an ki ülkemizin ve milletimizin yaptığı mücadele ekonomik milli mücadeledir. Küfür tek millettir. İnanıyorsanız üstünsünüz ve zafer inananlarındır ve zafer yakındır. Herkes, bir gün, hesap gününün sahibine hesap verecek. Hesaptan kaçmak, kurtulmak mümkün olmadığına göre, hesap öncesi yaşadığımız son gün ya bugünse?.”

O’NUN İÇİN O SON GÜN, O GÜNDÜ! Peki ya bizim o gün ne zaman. Azrail’in ayak sesleri duyulmaz. Umarım birileri bu tespitleri ciddiye alır. Bir hukuk adamı bu şahitliği ile huzura yükseldi. Onun bu ikrarı, öbür dünyadaki şahitliği olacaktır. Selam ve dua ile.

Not: İbrahim Ergin’in şahitliğinin zamanını, o ifadelere kimin nasıl tepki verdiğini, onun yüklediği imajları, RT’lerini görmek için Twitter adresi olarak @avibrahimergin’i tıklarsanız, görebilirsiniz.

Bu yazı toplam 729 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar