Hasan Karakaya
Bir bayram fotoğrafı... Kimi lâf üretti, kimi hizmet!
Bir "Kurban Bayramı"nı daha geride bıraktık... Bayram süresince; bir yandan "açlık grevi" yapan PKK'lı ve KCK'lıların eylemlerini, bir yandan "CHP, DSP ve İP ile ADD ve ÇYDD"nin ortaklaşa düzenleyeceği bugünkü "Alternatif Cumhuriyet Bayramı kutlama inatları"nı tartışmış olsak da, yine de bayramımızı kutladık.
Elbette "coşkulu" idik.
Ama, biraz "buruk"tuk.
Öyle ya;
Bir yandan "Arakanlı Müslümanlar"a karşı yeni bir "Hindu vahşeti" başlamıştı, bir yandan "ateşkes" kararına rağmen Suriye'de "kan" akmaya devam etmişti...
HALİFESİZ KALINCA!
Buna, bir de "bayramı farklı günlerde kutlamamız" eklenince, üzüntümüz daha da arttı.
Malûm;
En başta "halifesizlik"ten, sonra da "hicri ay takviminde hilalin gözlem yöntemindeki farklılıklar"dan dolayı İslam dünyası 3 ayrı günde Kurban Bayramı kutladı. Türkiye, Makedonya ve Arnavutluk Perşembe günü, Suudi Arabistan başta olmak üzere İslam ülkelerinin geneli ise 26 Ekim Cuma günü bayrama başladı... Pakistan, Hindistan ve Bangladeş'te ise bayram Cumartesi günü kutlandı...
Yüce dinimiz İslâm, "vahdet ve uhuvvet"i emrederken, Müslümanların, "3 ayrı günde bayram kutlaması" elbette üzücü, elbette düşündürücü oldu...
Akit, işte bu bölünmüşlüğe dikkat çekti, on yıllardır kanayan yaraya parmak bastı ve 25 Ekim Perşembe günü "manşet"ten şu başlığı verdi:
"Halife yok
birlik de yok."
Gerçek de buydu...
Hıristiyan dünyası, kendi aralarındaki bütün "ihtilâf"lara rağmen, özellikle "dinî konu"larda "Papa"nın ağzına bakar, Papa ne derse onu yapar... İslâm dünyası ise, maalesef "halifesiz" olmanın dağınıklığını yaşıyor.
Bu bayramda olduğu gibi...
İBRAHİM ACAR KIRGIZİSTAN'DA
Evet;
"Halife yok, birlik de yok" ama, Müslüman halklar, yine de "gönül birliği" içinde, "yardımlaşma ve dayanışma" halinde...
"Komşusu açken tok yatan bizden değildir" şeklindeki "Peygamber buyruğu"na uygun hareket etmek isteyen Türkiyeli Müslümanlar, dünyanın dört bir yanına dağılıp, "kardeş"leri için "kurban" kestiler, onlara "yardım"lar götürdüler.
En önemlisi de;
"Sevgi" götürdüler,
"Kardeşlik" götürdüler.
Türkiyeli "sivil toplum kuruluşları"nın düzenlediği bu "sevgi seferi"ne Akit mensupları da katıldı...
Haber Müdürümüz İbrahim Acar, kısa adı İHH olan İnsanî Yardım Vakfı görevlileri ile birlikte Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'teydi...
İbrahim, hem; bayram namazını Kırgızlı Müslümanlarla birlikte Alatoo Meydanı'nda kıldı, hem de İHH ekibi ile birlikte fakir Kırgız halkına "kurban eti" dağıttı.
Gerçekten hayırlı bir hizmet...
Bu bayramda 101 ülkede ve 36 bölgede kurban kesen İHH İnsani Yardım Vakfı, Orta Asya'nn 8 ülkesinde kestiği toplam 1.737 hisse kurbanın etlerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırdı... Ülkedeki yetimhaneler ve öğrenci evlerinin yanı sıra fakir ailelere da dağıtılan kurbanlık etlerini alan ihtiyaç sahipleri, Türkiyeli hayırseverlere teşekkür etti.
Böyle bir hizmet, elbette alkışlanır... Bu hizmeti bize yerinden aktaran İbrahim Acar'a bir defa daha teşekkür ediyoruz...
Biliyoruz, "uykusuz saatler" geçirdi.
Ama, değdi...
FAHRETTİN DEDE NİJER'DE
İbrahim Acar, "sevgi seferi"nin Kırgızistan ayağında yer alırken, muhabirimiz Fahrettin Dede de, Cansuyu Derneği'nin yardım ekibi ile birlikte Nijer'deydi ve oradan bizlere şu haberi geçti:
"Yoksulluğun had safhada olduğu Niamey'de Müslümanlar Kurban Bayramı'nı dört gözle beklerken, açlık içindeki milyonlarca Müslüman bir sene sonra tekrar kurban etiyle tanıştılar.
Başta Türkiye olmak üzere dünya genelindeki Müslüman kardeşlerinin kurbanlarını kendileriyle paylaşmalarıyla sevinen yoksul Nijer halkı dağıtılan kurban etleriyle bayram etti.
Türkiye'den başta Türkiye Diyanet Vakfı, Cansuyu Derneği, İHH, Deniz Feneri gibi derneklerin Türkiye'deki bağışçılarından topladığı kurbanlıkların dağıtılmasıyla milyonlarca insan kardeşlik duygusunu yaşadı."
"Nijerli"lerle aynı heyecanı yaşayan Fahrettin Dede, bayram namazını da, yine "Kara Kıta"nın "siyah derili insanları" ile birlikte kıldı.
Bu arada, hemen belirtelim ki;
Gerek İHH, gerek Kızılay, gerek Cansuyu Derneği, gerek Kimse Yok Mu Derneği, gerek Deniz Feneri, gerek Yardımeli, gerek Sadaka Taşı Derneği, gerek Hasene ve Yeryüzü Doktorları, dünyanın dört bir yanında "kurban eti" dağıttılar.
Hepsini tek tek kutluyoruz.
İşte, "insanlık" budur...
İşte "eylem" budur...
OSMAN OVACIKLI MEKKE'DE
Bize, dünyanın dört bir yanından "haber" gönderen "muhabir"lerimizi anarken, arkadaşımız Osman Ovacıklı'yı anmadan geçmek olmaz...
Malûm, Osman Ovacıklı da Mekke'deydi... Orada hem "ibadet"lerini yaptı, hem de günü gününe geçtiği haber ve fotoğraflarla bizlere "hac coşkusu"nu yaşattı...
Gerek "Kâbe-i Muazzama"daki atmosferi, gerek Mekke sokaklarındaki insan selini, gerek Arafat'taki mahşeri kalabalığı ve gerekse "hacı" olmanın mutluluğunu yaşayan insanların "sevinç gözyaşları"nı bizlerle paylaştı.
Osman Ovacıklı'nın aktardığı bu bilgiler, bize de aynı atmosferi yaşattı, bizi de kutsal topraklara götürdü...
Osman, Allah nasip ederse, bugünden itibaren Medine'de olacak, bundan sonraki ibadetlerini "Mescid-i Nebevi"de eda edecek.
Gönderdiği haberler ve yansıttığı atmosfer için kendisine bir defa daha teşekkür ediyor, "hac"cının Cenab-ı Allah tarafından kabul edilmesini niyaz ediyoruz.
VAN'DA ÇİFTE BAYRAM
"Dünyada" bunlar yaşanırken, Türkiye'de de "çok güzel şeyler" oluyordu...
Meselâ, Van halkı...
Van halkı, bu bayramda, kelimenin tam mânâsıyla "çifte bayram" yaşadı.
Başbakan Tayyip Erdoğan, 23 Ekim 2011 günkü depremde yıkılan Van'a o gece gitmiş ve Van halkına söz vermişti;
"Allah'ın izniyle kalıcı konutlarınızı bir yıl içinde tamamlar ve teslim ederiz."
"Bir yıl dolmadan" konutlar tamamlandı ve insanlar yeni konutlarına taşındılar.
23 Ekim Çarşamba günü de "anahtar teslim töreni" vardı...
Van ve Erciş'te toplam 15 bin 341 konut, 27 okul, 24 cami ve 10 ticaret merkezi yapılmış, Başbakan Tayyip Erdoğan da, anahtar teslim töreninde "depremzede"lere hitaben şöyle demişti:
"Bin yıllık kardeşliği, bin yıllık beraberliği yıkmak için çalışanlara inat, bütün Türkiye bir olup, birlik olup Van'a sahip çıktık... Biz Kürdü, Lazı, Türkü, Çerkezi, Boşnağı, Arabı, Gürcüsü ve Zazası ile bütün kardeşlerimizle biriz, beraberiz."
İDEOLOJİ YOK, HİZMET VAR
"Biz, bölgeye okul, hastane ve yatırımlar yaptık... Terör örgütü bunları sabote peşinde koştu... Onlar benim hizmet veren öğretmenime, doktoruma saldırıyorlar. Biz ihya için, inşa için; onlar yakmak, yıkmak, bozmak için çalışıyorlar... Onlar ideoloji dayatıyor, biz hizmet dağıtıyoruz. Ayrımcılık tohumları ekmek isteyenlere prim vermeyeceğiz."
"Konut"larının, "cami"lerinin, "okul"larının ve "iş yerleri"nin Van halkına hayırlı olmasını diliyor, Hükümet'i de, "konutları kış gelmeden önce teslim ettiği" için tebrik ediyoruz...
İŞTE FARK BURADA
Gördüğünüz gibi, sizlere "dünyadan" ve "Türkiye'den" ayrı ayrı haberler aktardık.
Bu "farklı" haberlerin, bir tek "ortak nokta"sı vardı ki, o da; "Müslümanım" diyen insanların "insanlara hizmet" için çaba harcamasıydı...
Dünyada STK'lar,
Türkiye'de Hükümet...
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ifadesiyle;
"Onlar ideoloji dayatıyor, bizler ise hizmet dağıtıyoruz."
İşte fark burada...
CHP ve BDP'nin başını çektiği "Sol/Marksist" çevreler "sadece lâf" üretip "anarşi" ve "kaos" peşinde koşarken, Müslümanlar "hizmet" peşinde koşuyor...
Farkı fark edebildiniz mi?..
Selâm ve saygılarımla...
yeniakit