İbrahim Karagül
Birileri kriz pazarlıyor, iktidarla hesaplaşıyor
Türkiye-Ermenistan Yol Haritası belirginleşti. İki taraf, tartışmalı, büyük yankılar uyandıran "yakınlaşma" girişimlerinin bundan sonra nasıl seyredeceğine ilişkin ilkeleri belirledi. Önceki gece Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasından bunu anladık. Günlerdir Kafkaslarda, Türk dış politikasında, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde, Türkiye-ABD ilişkilerinde ciddi etkileri olan sürece ilişkin en net ifade bu açıklamayla duyuruldu. Ancak söz konusu "Yol Haritası"nın içeriğinde neler var, henüz bilmiyoruz. Bakü'den, Moskova çevrelerinden, Washington çevrelerinden yansıyan, çoğu doğrulanamayan "bilgiler" ortada dolaşırken Ankara, sır vermiyor. En azından biz bilmiyoruz. Bildiklerimiz, duyduklarımız spekülasyonlardan öteye geçmiyor. Şu an Türk-Azeri krizine yol açan da zaten bu spekülasyonlar. Bakü'de böylesine bir gerginlik varsa, Azeri yönetimi de bu spekülasyonlardan etkileniyor demektir. Veya, Yol Haritası'nın içeriği onları rahatsız ediyor. Bir ihtimal daha var, düşünmek bile istemediğimiz: Ankara ve Bakü arasında gerçek bir güven krizinin olması. Bu güven sorununun istismar edilmesi. Azerbaycan'ı Türkiye'den uzaklaştırmak için birileri tarafından fırsat olarak kullanılması. Türkiye ve Azerbaycan'da, iki ülkenin yakınlaşmasından rahatsız olan çevrelerin etkinliklerini artırmaları. Umuyoruz, bizlere, kamuoyuna yansıyan, gerilime yol açan söylentiler gerçek değil bilgi kirliliğindendir. Umarız ortada bir güven sorunu yoktur ve sadece birilerinin uğursuz çabaları söz konusudur. Çünkü bunlar üstesinden gelinemeyecek şeyler değil. Biz, gerçekten derin bir kriz olmadığı kanaatindeyiz. Sadece su an hassas ilişkilerde çok önemli gelişmeler, ilerlemeler oluyor. Bu "yeni durum"lar bazı çevreler tarafından istismar ediliyor. Bakü; "Karabağ sorunun çözülmeden sınır açılmasın" derken hem Ermenistan'la görüşmeleri sürdürüyor hem Türkiye'nin yoğun müzakerelerinde yer alıyor hem de Rusya ile birlikte süreci işletiyor. Ankara, Bakü'yü her gelişme hakkında bilgilendiriyor. "İşgal altındaki topraklarda çözüm olmadan sınır açılmayacak" sözünü defalarca, en üst seviyede tekrarladı. Barack Obama'nın Türkiye ziyaretinden sonra yoğunlaşan Türk-Ermeni ilişkilerinde 24 Nisan'a kadar çok önemli gelişmeler olacağı, olması gerektiği daha önce bu köşede not edilmişti. Öyle de oldu. Görünüşteki restleşmeye rağmen hem Türkiye üzerinden hem de Rusya üzerinden Azeri-Ermeni sorununa çözüm yolunda ciddi bir müdahale söz konusu. Bu kadar gürültü arasında bir şey dikkatimizi çekmiyor mu? Evet; Kafkaslarda ABD-Rusya rekabeti var. Türkiye-Rusya etkinlik mücadelesi var. Ama Türk-Ermeni yakınlaşması ortadayken, Azeri-Rus görüşmeleri ortadayken Türkiye ile Rusya'nın arasında ciddi bir gerilim olması gerekmiyor muydu? Ama öyle bir şey göremiyoruz. Ankara-Moskova ilişkileri Gürcistan savaşı sırasında, hem de tarafların pozisyonları çok netken, iki ayrı cephe görünümündeyken bile bozulmadı. Kontrol edilemez gerilim yaşanmadı. Türkiye; NATO üyesi olmasına rağmen, ABD ile ortaklığına rağmen, Gürcistan'la çok yakın olmasına rağmen Rusya'nın hassasiyetlerine dikkat etti. Rusya da, Ankara'nın yükümlülüklerine karşı anlayışlı davrandı. O zaman da iki ülke arasında gerginlik çıkarmaya çalışanlar başarılı olamadı. Şu an benzer bir durum var. Birileri Türkiye ile Azerbaycan arasına kalın duvarlar örmeye çalışıyor. Daha doğru örmeye çalışıyor. Bunu yapmak için de iki ülke arasında kriz var görüntüsü oluşturmaya çalışıyor. Kamuoyunda infial uyandırmak istiyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Moskova'ya gitti. Ardından Ermenisten Devlet Başkanı Serj Sarkisyan gitti. Sarkisyan ve Dimitri Medvedev'in dünkü görüşmesinde Karabağ dahil, "işgal altındaki topraklarla ilgili çözüm" konusunda tarafların iyi niyetleri açıkça ortaya konuldu. Erivan çözüm isteğini Moskova üzerinden verdi. Hem Türkiye'nin hem de Rusya'nın yürüttüğü temaslarda Bakü ve Erivan'ın çözüm konusunda istekli olduğu ortaya çıkıyor. Taraflar ilk kez somut adım atmaya bu kadar istekli. Öncelikle Karabağ dışındaki toprakların iadesi ardından Karabağ sorununa özel bir çözüm formülü bulunması. Rusya, Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan yaklaşımları birbirine yakın görünüyor. O zaman kriz nerede? Hem Türkiye'de hem Azerbaycan'da krize yatırım yapanlar var. Karabağ hassasiyetinden iktidar devşirenler var. Bu bölgesel işleyişi iki ülke kamuoyununda infial uyandırarak sabote etmek isteyenler var. Daha da ötesi, Azerbaycan'dan Türkiye'nin iç politikasına müdahil olanlar var. Bugünkü süreci fırsata çevirip küçük hesaplar içine girenler, bu amaçla iki ülkeye zarar vermeyi göze alanlar var. Öncelikle bu çevrelerin etkisi kırılmalı. Şu aşamada bu kadar gürültünün en önemli sebebi bu. Kafkaslara yönelik jeopolitik satrancın büyük hamleleri ayrı bir tartışma konusu. Ama küçük hesaplar yapanların sesi daha çok çıkıyor" Ama dikkat.. Birileri hem Azerbaycan'a hem Türkiye'ye kriz pazarlıyor! Türkiye üzerinden iktidarla hesaplaşıyor!