Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Biyolojik savaş mı, psikolojik savaş mı?

Ben hesap mı bilmiyorum, biri beni mi işletiyor!. Bir biyolojik savaş mı yaşıyoruz ya da psikolojik bir savaş mı sözkonusu. Basında yer alan açıklamalar önümde: 9.3.2020 tarihi itibarıyla Dünyada Korona’dan ölen kişi sayısı 3.825 kişi. Şimdi sıkı durun! ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi’nin son yayınladığı rapora göre koronavirüsten çok İnfluenza’dan kaynaklı ölümlerdeki artış dikkati çekiyor. 2019 Kasım ayından, yani Korona’yla tanıştığımız günden 18 Ocak 2020 tarihine kadar Amerika’da 15 milyon kişi İnfluenza (grip) olmuş. Bu rapora göre bu hastaların 8 bin 200’ü ölmüş!. Bu sayı şu an tüm dünyada koronavirüsten ölen kişi sayısından daha fazla. Arkadaşlar, sadece ABD’de, dünyada Korona’dan ölen insan sayısının yaklaşık 3 katı insan ölmüş, kimse bundan söz etmiyor, panik yok!

Tekrar aynı soruyu sorayım: Bir biyolojik savaş mı yaşıyoruz ya da psikolojik bir savaş mı sözkonusu!

ABD’nin nüfusu 327.2 milyon (2018), yüzölçümü 9.834.000 km2, Çin’in nüfusu 1.386 milyar (2017) yüzölçümü 9.597.000 km2. Yani ABD toprağı Çin’den fazla, ama Çin’in nüfusu ABD’nin nüfusunun 4 katından fazla. Yani, nüfusa oranladığınızda ABD’den gripten ölen insan sayısını sadece Çin’e oranlasanız, ABD’nin can kaybı dünyadaki can kaybından en az 10 kat daha fazla. Bu arada Rusya’nın yüzölçümü 17.1 milyon km2, Hindistan 3.287 milyon km2! Ne kadar adil bir dünya değil mi!.

Dünya gelirinin yaklaşık yarısı ABD’ye, ihtiyar kıtanın toprağının yarısı Rusya’ya, dünya nüfusunun dörtte biri Çin’e!.. Bu gerçek değişip yerine adalet ikame edilmeden savaş, terör ve darbeler bitmez. Birilerinin bu düzeni sürdürmek için savaş, terör, darbelere ihtiyacı var.

Çin’den gelen haberlere göre Haziran’a kadar yayılma devam edecekmiş. Mayıs’ta derler mutasyona uğradı, bu yeni salgın yeni bir tip Korona, haydaa, geri baştan al..

Önce, gerçek ne? Bu yalanlar artık eskiyince yeni yalanlarla kandırılmayalım. Bu biyolojik savaş mı, dünya başka bir komplo ile mi karşı karşıya, yoksa psikolojik bir savaş mı sözkonusu! İlk cevaplanması gereken soru bu!

Bu arada Avrupa’da son durum şöyle, Salı sabahı itibarı ile iki haftayı aşkın sürede 463 ölümün kaydedildiği İtalya’nın ardından Fransa’da ölü sayısı 25’e çıktı, İspanya’da 30, İngiltere’de 5, Almanya’da 2 kişi hayatını kaybetti. 

Türkiye süreci iyi yönetti. Paniğe sebeb olmadı. Kötü senaryoya ilişkin birtakım ciddi hazırlık çalışmaları yapıldı. Sonunda inşallah götürüp bizi batıdan ithal aşıya mahkûm etmezler.

Bir de bu virüslere karşı en etkili korunma yolu Kenevir’deki THC ve CBD. Hangi akıl ise bu iki maddeyi de yasaklıyor. Biz bunun kavgasını Alkoloid fabrikasını kurarken ABD’ye karşı verdik. Şimdi geldik, aynı lobi Kenevir’de karşımıza çıkıyor.

Yarın Türkiye’de de ölümler başlarsa, ben diyeceğim ki; siz ölmeye devam edin, çünkü yaşamanız için mevzuat müsaid değil. Bu uygulamada “kamu yararı” yok, “kamu zararı” var!. Bu uygulama devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyet esasları ile çelişir.

Bakın, önümde 2020 yılı ilk iki ayı ölüm istatistikleri var. Korona’dan ölen 2360. Grib’ten ölen 69602. Sıtmadan ölen 140.548, İntihar eden 153.696. Trafik kazalarındaki ölüm sayısı 193.479, HIV-AIDS 240.950, Alkol’den ölen 240.950, Sigara’dan ölen 716.498, Kanser’den ölen 1.177.141!

TÜİK verilerine göre ülkemizde Ölümle sonuçlanan intihar sayısı 2017 yılında 3 bin 168 iken 2018 yılında 3 bin 161 kişi oldu. İntihar edenlerin yüzde 75,6’sını erkekler, yüzde 24,4’ünü ise kadınlar oluşturdu. 

BBC’nin haberine göre, kalp ve damar hastalıkları en büyük ölüm nedeni olarak görülüyor. Yüzde 32,3 ile toplam ölümlerin üçte biri bundan kaynaklanıyor. İkinci sırada ise kanser geliyor. Kanserden ölümler yüzde 16,3 ile toplamın altıda birini oluşturuyor. Diyabet, solunum yolları hastalıkları ve demans (bunama) diğer bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı ölüm nedenleri arasında yer alıyor. En şaşırtıcı verilerden biri de hâlâ çok sayıda insanın önlenebilir hastalıklardan ölmesi. 2017’de 1,6 milyon kişinin ölümü ishale yol açan hastalıklardan oldu. İshal ölüm nedenleri arasında hâlâ ilk 10’da bulunuyor. Bazı ülkelerde ise ilk sırada geliyor.

Bu rakamlar ışığında konuya baktığımızda yerine oturmayan taşlar var. Gerçek bize açıklananlardan ibaret değil. Bir biyolojik savaşla mı, ya da psikolojik bir savaşla mı karşıyayız bu çok açık ve net değil. Eğer bir biyolojik savaşla karşı karşıyaysak tedbirimizi ona göre almamız gerekiyor.

Eğer bu bir nüfus kontrol politikasının ürünü ise, o zaman bundan sonraki adımı görmemiz ve tedbirimizi ona karşı almamız gerek.

Bana bu konu çok sıradan, basit bir iş gibi gözükmüyor. Burada çok önemli olan bir diğer husus, bu mikrobun mutasyona uğrayıp uğramadığı ile ilgili.

Bu felaket artık sadece Çin’i ilgilendirmiyor. İran, İtalya, Fransa, belki yarın İngiltere, Almanya, Rusya, İsrail’i de vuracak. İsrail’de Kabbalist kahinler, biyolojik silahla muhtemel bir saldırıya karşı daha önce uyarıda bulunmuşlardı. Ve Avrupa’daki gelişmeler karşısında hemen kapıları kapattılar.

Göreceksiniz bu işin sadece insan sağlığı ile ilgili sonuçları olmayacak, ekonomik, sosyal, siyasal sonuçları olacak.

Bu eğer bir biyolojik savaşsa, karşı tarafın buna cevabı ne olacak, onu da görmemiz gerek. Bu durumda dünya daha da güvensiz bir hale gelebilir.. Teröristler biyolojik saldırılarda bulunurlarsa ne olacak? Salgın durdurulsa bile bu işten zarar gören ülkelerin ekonomilerini hemen toparlamaları kolay olmayacak.

Yarın dünyanın bir başka yerinde benzer, yeni bir salgın olursa ne olacak. Bu konuda da Dünya Sağlık Örgütü’nün bir hazırlığı olmalı. Bu iş global sağlık ve ilaç sektörünün insafına bırakılamaz.

Gelişmeleri yakından takip etmeliyiz. Panik olmamalı. Söylentiler konusunda dikkatli olunmalı. İstanbul için de herhalde Korona virüsü ile ilgili ayrı bir acil eylem planı vardır. İnşallah bu musibet de hafif hasarla geçiştirilir de, depreme hazırlık konusu yeniden öncelikli gündem olur. Çünkü o konuda yapacak daha çook iş var. Selâm ve dua ile.

Bu yazı toplam 786 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar