Mehmet GÖKTAŞ
Biz “Mâliki Yevmiddîn” dedik!
Hem de günde en az kırk kere
Mademki “Mâliki Yevmiddîn” dedik,
Yani demek istedik ki, bu iş burada bitmedi, bitmeyecek
Yarın diye bir şey var, bunu iman diye yazdık ve belledik,
“Mâliki Yevmiddîn” demişsek Rabbimize şunları demişizdir;
Sensin o din gününe tartışılmaz biçimde hâkim ve malik olan!
Sensin o gün herkesi huzurunda derleyip toparlayacak olan,
Yapıp ettiklerini gözlerinin önüne serip yayacak olan,
Hiç bir şey bırakmadan hiç bir şeyden geçmeden, bir bir soracak olan!
En ufak davranışı, en küçük kıpırtıyı ölçüp tartacak olan!
Sensin her bir canlının alnından perçeminden tutup çekecek olan!
Sensin o gün uğrunda korkudan bütün başlar öne düşecek olan!
Huzurunda dehşetten gönüller boşalacak, gözler dönecek olan!
Nefes hışırtıları, soluk sesi dışında,
Huzurunda her bir ses susup sinecek olan!
Sensin, o din gününde adaletle hak ile hüküm verecek olan!
Kulları arasında her türlü ihtilafı, ayrılığı nizaı kesip çözecek olan!
Karışmış akılları Sensin o gün hükmüyle tatmin edecek olan
Oynamış yürekleri sükûnete erdirip, yatıştıracak olan!
Çünkü Sen Haksın Rabbim, Hakk'ın bizzat kendisi!”
Böyle demişsek, böyle inanmışsak, çözümsüz hiçbir şeyin kalmayacağına inanmışız demektir.
Dünyada insanı mahveden şeylerin başında, herkesin yaptığının yanına kâr kaldığını zannetmesi, kötülük sahiplerinin ölümle birlikte toprak olup gittiğini zannetmesidir.
Ne gülünç, ne aldatıcı bir söz “sırlarıyla birlikte mezara gitti” sözü?
Bırakın o gün bütün sırların ifşa olmasını, bu dünyada kapandı, hükme bağlandı, gereği yapıldı zannettiğimiz dosyaların her birinin yeniden açılacağına iman etmek demektir “Maliki yevmiddin!” demek.
Şimdi her şeye bir de bu gözle bakalım;
“Sen neymişsin ey namaz”
“Sen neymişsin ey Fatiha”
“Sen neymişsin ey “Mâliki Yevmiddin?” diyelim, bir de böyle sarılalım namaza.