Abdurrahman Dilipak
Blackwater’dan Wagner’e
Görünürde bir “Güvenlik şirketi”. Doğrudan istihbarat da yapıyorlar, operasyon da! 1997’de Arlington, Virginia, ABD’de kurulmuş. Kurucuları Erik Prince, Al Clark.. Dünya genelinde görev yapıyorlar. Her milletten insan çalışıyor. Terör örgütleri ile işbirliği yapıp, onları kullanıyorlar. Sloganları: “Çok iyi çalış ya da işi bırak” Ne iş yaptıkları, gelirleri, çalışan sayısı, görev yaptıkları bölgeler bilinmiyor. Kod adları Blackwater. Resmi adları: Akademi. 24.09.2007 tarihli bir haberde Dick Cheney’in, bu organizasyonun kuruluşuna öncülük ettiği bilgisi vardı.. Bir bilgi daha, Ortadoğu dedikleri bölgede ve Afrika’da İsrail’le birlikte çalışıyorlar. Bir bilgi daha, Arap yarımadasındaki ve bölgedeki diğer işbirlikçi rejimlerin VIP koruma görevlerini yapıyorlar. Şirketin bu kanadının merkezi BAE’de bulunuyor ve aynı zamanda bu merkez üzerinden bölgeden Akademi için çok sayıda paralı asker topluyorlar. Aynı zamanda bölgede silah kaçakçılığı da yapan şirket, terör örgütlerinin silahlandırılması işi ile de suçlanıyor. Bir zamanlar Türkiye ile ABD arasında gerilime neden olan PKK’nın elindeki Amerikan silahlarında Blackwater’ın izine rastlanmıştı.. Yani Akademi PKK ve PYD ile de ilgili. Bugün artık Yemen’de, Sudan’da, Somali’de ve Libya’da da varlar. Ukrayna’da da. Bizdeki ASSAM’ın da böyle bir yapıya dönüştürüleceği endişesi vardı bazı çevrelerde.
Amerikalıların varsa Avrupalıların, İsrail’in niye olmasın!. Ya da Çin’in ve Rusya’nın!.
Bu yapılar daha çok derin devletlerle ilişkili yapılar. Görünen hükümetler pek işin içine karıştırılmıyor.
İnternette Akademi ile ilgili ayrıca şu bilgiler var: Askeri nitelikli Amerikan sivil güvenlik şirketi. Askeri eğitimli personel ve askeri donanım kullanır. Amerikan Deniz Kuvvetleri Özel Birlikler eski personeli bu şirketin kuruluşunda aktif görevler üstlendiler. Şirket ABD sınırları içinde ve dışında, askeri nitelikli koruma hizmeti, polis teşkilatının eğitimi, bomba koklayıcı köpek hizmetleri vermektedir.
Son zamanlarda, PKK mensuplarının üzerinde ele geçirilen ABD menşeli silahların sorgulanması, Blackwater USA’in adını gündeme getirmiştir. Ayrıca Irak’ta insanlara yapılan işkencelerin başrol oyuncusu şirkettir. Kötü ününü gizlemek için 2009 yılında adını Xe Services olarak, 2011 yılında ise Academi olarak değiştirmiştir. Yönetim kurulu şu isimlerden oluşur: Red McCombs (Başkan), John Ashcroft, Dean Bosacki, Jason DeYonker, Bobby Ray Inman, Jack Quinn, Russ Robinson.
Wagner Grubu, Blackwater’in Rus versiyonu. 2014’de Dimitri Utkin tarafından kurulmuş. İlk görev yerleri: 2014 Kırım krizi. Ukrayna, Suriye, Sudan, Libya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Venezuela, Mozambik, Madagaskar’da operasyonlarda görev almış. Aynı yöntemleri kullanıyorlar. 2017’de 6000 kadar personele sahip olduğu düşünülüyor. Şu çatışma bölgelerinde adından söz ediliyor: Donbass Savaşı (Doğu Ukrayna Krizi), Suriye İç Savaşı, Güney Kurdufan’da çatışmalar, Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki çatışmalar, İkinci Libya İç Savaşı, 2019 Venezuela devlet başkanlığı krizi ve Mozambik’te İslamcı ayaklanması! Ayrıca Mali-Moritanya bölgesinde de varlar.
Wagner Grubu merkezi Arjantin’de bulunan, Rusya’ya bağlı, dünyadaki çatışma bölgelerinde yer alan bir paramiliter örgüttür. Rusya’nın dış çıkarlarının savunulmasını sağlamak için Rus derin devletine bağlı olduğu iddia edilmektedir. 2010’ların başında eski GRU Spetsnazı Yarbayı Dmitri Utkin tarafından kurulduğu ileri sürülmektedir. 2016 başlarında 1,000 kadar çalışanı olup, Aralık 2017 tarihi itibarı ile 6.000’den fazla çalışanı bulunmaktadır. Şirket Rus oligark’ların dış faaliyetlerini de izlemektedir. Grubun ana yatırımcısının Rusya Devlet Başkan Vladimir Putin ile yakın bağlantılara sahip bir işadamı olan Yevgeni Prigojin olduğu söylenmektedir. Ekim 2015 tarihinde Rusya’nın Suriye’de başlattığı askeri harekatın ardından Suriye hükümeti güçleri safında yer aldılar.
Wagner’in son zamanlarda İsrail’le yakınlaştığı iddiaları da gündemde. Kıbrıs’ta da giderek artan bir hareketlilik içinde olduğu ve son zamanlarda Putin’den uzaklaşarak Rus derin devletinin kontrolüne geçtiği iddia ediliyor. Şimdi burada asıl soru şu: Ankara Moskova’da Putin ile el sıkıştı ama, Rus derin devleti bu konuda nerede duruyor? Rusya’da birilerinin oligarklar ve Putin’in tek başına belirleyici gücünü bu kadar yüksek olmasının muhtemel risklerini konuşuyor olmasını nasıl anlamak gerekiyor.
Erdoğan Putin’le el sıkıştı ama, Suriye konusunda ne Trump, ne de Putin tek başına karar verebilir.. Bu derin devlet konusu giderek ABD’de AB ülkelerinde de daha can sıkıcı bir hal almaya başladı. Bu derin yapılar içinde Siyonist lobinin ciddi bir etki gücü olduğu unutulmamalı.
Ankara ateşkes konusunda çok da umutlu olmamalı. Zaten bölgede ateşkesten hemen önce ve hemen sonrasında farklı cephelerde arkası arkasına birçok irili ufaklı çatışma yaşandı.
Bu derin lobiler, gelinen noktada Suriye rejimini yeniden dizayn etmek için düğmeye basmış gözüküyorlar. Darbe söylentileri sadece Türkiye için konuşulmuyor, Rusya için de, Suriye için de konuşuluyor. Suudi Arabistan ya da körfez ülkelerinde, Irak ve İran’da da yönetim değişikliği ile sonuçlanacak bir kriz yaşanabilir. Biliyorsunuz daha düne kadar Trump’ın azil süreci konuşuluyordu.
Neyse ki, İsrail seçimlerinde yine beklenen sonuç elde edilemedi. ABD’nin “yüzyılın projesi” de beklemede. Öte yandan; Suudilerin ve Arap yarımadasındaki ülkelerin beklemekten canı çıkacak. Petrol eskisi kadar para etmiyor, ekonomileri çöküyor ve bir de korona virüsü sebebi ile paniklemiş durumdalar.
Artık şunu görelim, dünyada neredeyse tek bir yönetime sahip ülke kalmadı. Kavramları, kurumları ile ekonomik, politik güç sahipleri hepsi birbirine girdi. Ne tek bir Amerika var artık, ne tek bir İngiltere, tek bir Rusya da yok, tek bir Çin ve Hindistan da. Bunun bir başka anlamı da şu, her yerde herkes var artık. Her yerde kötüler olduğu gibi iyiler de var. Cin şişeden çıktı ve bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Korona da bu işin tuzu biberi oldu. Ulus devlet projesi çöktü. Devletlerin de, devletlerarası ilişkilerin de, düzenin de yeniden kurulması gerekiyor. Gelinen noktada bilişim, genom, robotik sistemler ve yapay zeka, uzay teknolojisi, maddenin yapısına ilişkin buluşlar, savunma sanayi, yeni enerji kaynakları, çevresel sorunları ile bugünün dünyası dünün dünyasından çok farklı. Din, tarih, gelecek tasavvuru ve bugüne ilişkin gerçekler, bilim, sanat, ahlak, felsefe her şeyi yeniden düşünmek zorundayız. 19.YY sonunda, savaş yıllarında, komünizm, kapitalizm ve faşizmin gölgesinde şekillenen kavram ve kurumlarla 21.YY’ı açıklayamayız.
Yeni bir zamana doğduk. Ya adalet, barış, hürriyet temelinde yeni bir düzen kuracağız ya da cehennemi yeryüzüne indireceğiz. Karar insanoğlunun. Herkes layığını bulacak! Selâm ve dua ile.