Abdurrahman Dilipak
Bölgede sıcak gelişmeler olurken
Bölgede kartlar yeniden karılıyor.
Ankara kararlı. Esed ile uzlaşma ya da Suriye’de geri adım yok.
Türkiye ve Suriye bölgeye askeri takviye yapıyor. Ankara, bölgedeki güvenliğine yönelik tehdide karşı anında havada ve karada cevap verileceğini açıkladı. Bu açıklama öncesinde ise bir Suriye helikopteri, Milli Ordu tarafından karadan havaya fırlatılan kısa menzilli bir füze ile vuruldu.
Ankara; Astana ve Soçi mutabakatı çerçevesinde Türkiye’nin bölgedeki rolüne atıfta bulunuyor. Ültimatom gibi bir mesaj daha var, rejimin İdlib’e saldırısı ile ilgili; şubat sonuna kadar ya bölgeden geri çekilirler ya da TSK; Afrin ve İdlib’in güvenliği için gerekli tüm adımları atacak ve bölgedeki sivil halkı hedef alan katliam ve göçe zorlayan her türlü baskı, şiddet ve saldırıya anında cevap verecek. Bu konuda Halep, Şam ve Lazkiye, neresi olursa olsun TSK hava ve kara unsurları ile gerekeni yapacak.
Bu kararlılık bir yanı ile içeriden muhalefet çevrelerinden ya da İran’dan gelen arabuluculuk teklifi ve Rusya ile birtakım çevrelerin dile getirdiği rejimle masaya oturma telkinlerine karşı, açık ve net bir cevap anlamı taşıyor.
Bir rejim helikopterinin düşürülmesinin hemen ardından Rusya ve ABD ile en üst seviyede temas kuruldu. Erdoğan Putin’le telefon görüşmesi yaptı ve ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey Ankara’ya geldi.
Bu arada NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in Irak’la ilgili açıklamaları “Ortadoğu dedikleri bölgede artık ABD, İngiltere ve Fransa’nın tek başına hareket etmek yerine, NATO çerçevesinde birlikte hareket etme kararı aldıkları anlaşılıyor. Bu adım aynı zamanda Türkiye’yi engellemek anlamına da gelebilir. Yani Ankara’ya Rusya’yı bırak, bölgede NATO şemsiyesi altında hareket et” mesajı verilmek isteniyor olabilir. BAE’ye yönelik suç duyurusu da, bu duruma tepki verecek birilerine; “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” mesajı verilmek isteniyor olabilir. NATO Genel Sekreterinin açıklamasına göre NATO bölgede, “Irak eğitim misyonu”nu sürdürecek. Bunun anlamı aynı zamanda İran’a da “karşında beni bulursun” mesajıdır. Aynı şekilde Kürt ve Şii politikası konusunda da NATO devreye girmektedir. Stoltenberg ayrıca şöyle diyor: “Ancak aynı zamanda misyonu genişletip Irak’a daha fazla katkı sağlamaya da hazır olmalıyız.”
Bu açıklamaların tam da Akar’ın Brüksel’de olduğu bir zamanda yapılmış olması da önemli. Dikkat: MSB Hulusi Akar, ABD Savunma Bakanı Mark Esper ile yaptığı görüşmede, Suriye ve Irak’taki güvenlik ve savunma konularıyla ilgili görüş alışverişinde bulunuldu. Ayrıca İdlib ile ilgili hem ABD hem de NATO›nun daha somut katkılarda bulunmasının öneminin de ifade edildiği öğrenildi!..
Bölgede önemli gelişmeler yaşanıyor. Mesela Reuters’in bir haberine göre; Türkiye, İngiltere ve ABD; Birleşik Arap Emirlikleri’nin Yemen’de işlediği suçların araştırılması için resmi başvuruda bulundu.
Son zamanlarda BAE ve Suudi Arabistan bir yandan ABD ile ilişkilerini sürdürürken, öte yandan Rusya ile de dirsek teması kurarak, dış ilişkilerinde bir denge oluşturma arayışı içindeydi. Ama bu durum ABD cephesinde rahatsızlığa yol açtı.
Rusya son zamanlarda Libya ve Kıbrıs’ta da aktifti. Rusya’nın bölgede İngiltere ile birlikte hareket ettiğine dair bilgiler geliyordu.
Reuters’in haberinde BAE ve paralı askerlerinin 2015 ve 2019’da Yemen’deki sivillere karşı işkence ve savaş suçlarından sorumlu oldukları iddia ediliyordu. 3 ülke bu iddiaların soruşturulmasını talep ediyor. Şüpheliler arasında; BAE ve Birleşik Devletler’de ikamet eden ancak düzenli olarak İngiltere’ye seyahat eden BAE’li siyasiler ve askeri yöneticiler bulunuyor.
Türkiye ABD ve İngiltere’nin böyle bir konuda birlikte hareket etmeleri, bu ülkelerin başka bir mutabakat içinde olduklarını gösteriyor. Bu yakınlaşma aynı zamanda Rusya’ya verilen bir mesaj anlamı da taşıyor.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ile 1.5 saat görüştü. RAND’ın darbe uyarısının arkasından bu görüşme başka bir anlam taşıyor. ABD askerlerinin bölgede rejim güçleri ile çatışması ve bir Suriye askerinin öldürülmesi, ABD’nin Suriye krizi ile ilgili olarak Türkiye’ye destek mesajı vermesi dikkat çekici.
Erdoğan, Putin’le telefon görüşmesinde, “Şu anda İdlib’te devam eden süreci Putin ile değerlendirdik. Bu değerlendirmede karşılıklı şu andaki askerlerimizin, rejim güçlerinin, hatta hatta Rusya’nın vermiş olduğu hasarlar konusunu ele aldık. Bu konuyla ilgili olarak askerlerimizin Türkiye’de, Dışişleri, Savunma ve İstihbaratın da Moskova’da bir araya gelmeleri konusunda Putin ile mutabakata vardık. En kısa zamanda bu görüşmeleri yapacaklar” dedi ve Rusya’ya konuyu görüşmek için bir heyet göndereceğini açıkladı.
Rusya ile başta ekonomik konular olmak üzere birçok alandaki işbirliğine rağmen, özellikle Suriye konusunda derin görüş ayrılıklarının olduğu anlaşılıyor. Rusya dışişleri yetkilileri İdlib›de yaşanan gerginlikten Türkiye’yi sorumlu tutuyor. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, “Bugün yaşananların nedeni olarak Türkiye’nin 17 Eylül 2018’deki Soçi Mutabakatı’na kronik bir şekilde uymamasını ve Ankara’nın asker göndermesini görüyoruz” derken, Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov da Türkiye’nin “İdlib›de teröristleri etkisizleştirme sözünü” yerine getirmediğini söylüyor.
Bu arada batının bize bakışı ile ilgili bir anket haberi var önümde: Almanya’da yapılan bir ankette Almanlara “dünya barışına en büyük tehdidi oluşturan ülkelerin hangileri “olduğu sorulmuş, Türkiye; İran, ABD ve Kuzey Kore’den sonra 4. sırada gösterilmiş.
Her zaman olduğu gibi batılıların ilkesi yok, çıkarları var. Çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapacaklar. Onun için bu anlamda verilen sözlerin bir anlamı ve değeri yok.
Bir de oyun içinde oyun kuruyorlar. Ağuyu altın tas içre sunuyorlar, bal da onun suç ortağı..
Ahval ve şerait böyle. Selâm ve dua ile..