Hasan Karakaya
Borç, Rüşvet, Yolsuzluk... Sarıgül’de ne ararsan var!
Dikkat edin;
Mustafa Sarıgül için, “CHP’nin adayı” değil, “Kılıçdaroğlu’nun adayı” diyorum...
Çünkü Sarıgül;
“CHP’nin adayı” değildir...
Meselâ,
“CHP’li Ulusalcılar’ın adayı” değildir!..
Meselâ,
“Deniz Baykal’ın adayı” değildir...
Meselâ,
“Gürsel Tekin’in adayı” değildir!..
Sarıgül, sadece Kılıçdaroğlu’nun ve onun “seçim ittifakı” yaptığı “Gülen Cemaati’nin adayı”dır!..
SARIGÜL’E KİM OY VERİR?
Göreceğiz bakalım;
30 Mart’ta Sarıgül’e kimler oy verecek?..
Ulusalcı’lar, Baykalcı’lar ve Tekinci’ler oy verecek mi?..
Ve de, “Kılıçdaroğlu-Cemaat İttifakı”nın oyları, Sarıgül’ün seçilmesine yetecek mi?..
30 Mart’ta göreceğiz...
Haa, şunu da söyleyeyim;
“Ev toplantıları”nda “Abi”lerin ve “Abla”ların; “Seçimlerde Sarıgül’e oy vereceğiz” şeklindeki tehdide varan “baskı” ve “dayatma”larına rağmen, “Cemaat mensupları”nın blok olarak Sarıgül’e oy vereceklerini düşünmüyorum...
Mutlaka “fire”ler olacaktır.
“Cemaat’in önde gidenleri”ni bilmem... Ama, Cemaat’in “yönü kıbleli, alnı secdeli” mensuplarının; “Masonların arka bahçesi” olan ve “kökleri dışarda” bulunan “Lions’lar ile işbirliği” yapan Mustafa Sarıgül’e oy verebileceklerini sanmıyorum...
Verirlerse de, canları sağolsun!..
NİYE 16 YIL SONRA?
Bu olayı açıklığa kavuşturduğumuza göre, gelelim “Sarıgül’ün mal varlığına haciz konulması” hadisesine...
Ne yalan söyleyeyim;
17 Ocak Cuma günü akşam saatlerinde, haber elimize ilk ulaştığında, bunun “seçim ayarlı bir operasyon” olduğunu düşünmüş ve kendi kendime demiştim ki;
“TMSF de, Paralel Yapı’nın taktiklerini kullanıyor!.. Sarıgül’ün malvarlığına el koymak için; niye 16 yıl beklediniz?.. Şimdiye kadar neredeydiniz?..”
Evet, bunları düşünmüştüm...
Gelin, görün ki;
“Olayın detayları” ortaya çıkınca, TMSF’nin, hiç de haksız olmadığını düşünmeye başladım...
Efendim, olay şuymuş:
Türkbank ve Bank Ekspres’in eski sahibi Korkmaz Yiğit ile Mustafa Sarıgül’ün, taa 1980’lere dayanan bir “iş arkadaşlığı” varmış... Sarıgül ve 9 arkadaşı Korkmaz Yiğit’e ait Bank Ekspres’ten “3.5 milyon dolar kredi” almışlar ama ödeyememişler.
Korkmaz Yiğit; “16 yıl önceye” ve hatta daha eskiye dayanan bu “iş arkadaşlığı”nın sonunda; İstanbul’un lüks semdi Ulus’ta yaptığı “Platin Konutları’ndan dolayı, “hapis cezası” almış...
Bu hapis cezasından da, 6 ay önce “mahsuplaşarak” kurtulmuş!..
Evet, 6 ay önce...
Sizin anlayacağınız, Korkmaz Yiğit; başı selâmete erince, “eski iş arkadaşı” Mustafa Sarıgül’ün “kendisine attığı kazığın intikamı”nı almaya karar vermiş ve “16 yıldır elinde tuttuğu belgeleri”, götürmüş TMSF’ye vermiş!..
TMSF de harekete geçmiş ve “belgelerin doğruluğu”ndan emin olduktan sonra, “Sarıgül’ün malvarlığına haciz” kararı almış!..
Gördüğünüz gibi;
Ben de dahil, herkesin düşündüğü gibi, ortada; “seçim ayarlı bir operasyon” yok!..
Korkmaz Yiğit, o belgeleri eğer daha önce verseydi, herhalde karar da daha önce alınırdı...
Dikkat ederseniz;
Mustafa Sarıgül, “Benim böyle bir kredi borcum yok” demiyor...
“Beni durduramazsınız, yolumdan çeviremezsiniz” diyor ama, “Böyle bir borcum yok” demiyor!..
Demek ki, borcu var!..
Hem de “16 yıl önce 3.5 milyon dolar” olan borç, bugün 8 milyon dolara yükselmiş!
Kaldı ki;
CHP’nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal da, 2005 yılında yaptığı bir konuşmada; “Mustafa Sarıgül’ün, Korkmaz Yiğit’in bankasından usulsüz kredi aldığını” söylemişti... Deniz Baykal Sarıgül’le ilgili “Sayın Başkan sizin yardımcınız 6 kat fazla inşaat dolayısıyla 300 bin dolar aldı mı almadı mı?
Bu rüşveti ona vermesini size telefon açan arkadaşınıza söylediniz mi söylemediniz mi?” diye konuşmuştu...
Uzun lâfın kısası...
Mustafa Sarıgül’ün “8 milyon doları bulan” bu borcu ödemekten başka çaresi yok!..
El mecbur, ödeyecek!..
SARIGÜL’ÜN MALVARLIĞI!
Ödeyecek olmasına ödeyecek de, nasıl ödeyecek?..
Tam da “seçim arefesi”nde,
Paraya çok fazla ihtiyacı olduğu dönemde “8 milyon dolar” gibi bir parayı nereden, nasıl bulsun?..
“Zenginin malı, züğürdün çenesini yorarmış” ya, benim gibi “saftorik”ler “Sarıgül’ün, o parayı nereden bulacağı”nın derdine düşmüşken; internet sitelerine “Sarıgül’ün malvarlığı listesi” düşmesin mi?!?..
Gözlerim faltaşı gibi açıldı...
Breh... Breh... Breh...
Adam, “yürüyen servet”miş de, haberimiz yokmuş... Adam, “sosyal demokrat bir partinin adayı” ama, bu kadar servet, herhalde “kapitalist”lerde yoktur...
Dedim ya; “Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış!”
Biraz çeneniz yorulacak ama, gelin “Sarıgül’ün malvarlığı”nı birlikte sayalım... Sayarken yorulursanız, lütfen biraz dinlenin...
Sarıgül’ün “ensonhaber” internet sitesinde yayınlanan “gayrimenkul listesi” şöyle:
l 1) İstanbul Kadıköy Bağdat Caddesi’nde 1998 yılında alınmış bin 271 metrekarelik bina
l 2) İstanbul Bakırköy Kartaltepe’de 1998 yılında alınmış 2 bin 169 metrekarelik bina
l 3) İstanbul Şişli’de 1998 yılında alınmış 184 metrekarelik kat mülkiyeti
l 4) İstanbul Şişli’de 1998 yılında alınmış 203 metrekarelik arsa
l 5) Kırklareli’nde 1998 yılında alınmış 43 bin 146 metrekarelik orman çayırı arazisi
l 6) Kırklareli’nde 1998 yılında alınmış 71 bin 750 metrekarelik arazi
l 7) İstanbul Şişli’de 1999 yılında alınmış 154 metrekarelik kat mülkiyeti
l 8) İstanbul Şişli’de 1999 yılında alınmış 154 metrekarelik kat mülkiyeti
l 9) İstanbul Şişli’de 1999 yılında alınmış 154 metrekarelik kat mülkiyeti
l 10) İstanbul Şişli Mecidiyeköy’de 1999 yılında alınmış 444 metrekarelik arsa
l 11) İstanbul Şişli Mecidiyeköy’de 2000 yılında alınmış 474 metrekarelik bina
l 12) İstanbul Şişli’de 2000 yılında alınmış 254 metrekarelik bina
l 13) İstanbul Beşiktaş Baltalimanı’nda 2000 yılında alınmış devasa genişlikte bir bina.
l 14) Ankara Etimesgut Eryaman’da 2001 yılında alınmış büyük bir bina.
l 15) İstanbul Beşiktaş Dikilitaş’ta 2007 yılında alınmış devasa büyüklükte bir bina.
İddialara göre;
Şişli bölgesinden aldığı gayrimenkuller dikkat çeken Mustafa Sarıgül; İstanbul Şişli Cumhuriyet’te 2007 yılında alınmış büyük bir arsayı da babasına vermiş!..
Demek istediğim şu:
Bizler, Sarıgül adına üzülüp, “Bu kadar borcu nasıl ödeyecek?” diye dertlenirken, adam “mal-mülk zengini” imiş de haberimiz yok!..
Artık, “bina”lardan, “arsa”lardan ve “arazi”lerden birini veya ikisini satar, herhalde Korkmaz Yiğit’e olan borcunu öder!..
KEMAL BEY’İN ÖZÜR BORCU
Sarıgül borcunu öder ödemesine de, CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu nasıl ödeyecek borcunu?..
Durun, hemen telâşlanmayın;
“Borç” dedikse,
“Özür borcu”ndan söz ediyoruz...
Lütfen “yukarıdaki fotoğraf”a bir bakın... O fotoğraf, 24 Nisan 2009 tarihinde AA Muhabiri Cem Özdel tarafından çekilmiştir...
Fotoğrafta, Kemal Kılıçdaroğlu, “rafları dosyalarla dolu bir kütüphane”nin önünde görülüyor!..
Bunlar, “yolsuzluk” dosyaları...
Kılıçdaroğlu’nun önünde durduğu dosyalardan biri de, Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Adayı Mustafa Sarıgül’e ait...
Bay Kılıçdaroğlu, bu dosyanın kapağını açıp, “muhteva”sını okudu mu bilmem ama, dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Sarıgül’ün “yolsuzluk” ve “rüşvet”lerini çok çok iyi biliyordu!.. Zaten bu yüzden CHP’den kovmuştu Sarıgül’ü!..
Ne garip değil mi;
“Yolsuzluk” ve “rüşvet” suçlamalarından dolayı CHP’den kovulan Mustafa Sarıgül, şimdi Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Adayı!..
İşte bunun için diyorum ki;
“Bay Kılıçdaroğlu’nun ilk önce İstanbul halkına bir özür borcu vardır.”
İkinci olarak da;
“Senin, yolsuzlukları ve aldığı rüşvetlerden dolayı CHP’den kovduğun adamı, ben hem CHP’ye aldım, hem de aday yaptım!.. Üstelik, yolsuzluk dosyası önünde poz verdiğim halde, aday yapmaya mecbur kaldım” diyerek, Deniz Baykal’dan da “özür” dilemelidir...
Bay Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’a da bir “özür” borçludur!..
Öyle ya; Erdoğan’ı “mal varlığını açıklamaya” davet ederken, kendisinin İstanbul Adayı Mustafa Sarıgül’ün, “dudak uçuklatan gayrimenkul listesi” konusunda bir “özür” borçlu değil midir?..
Sormayacak mıdır Sarıgül’e;
“Nereden buldun?”
Gerçekten de sormalıdır;
“Nereden buldun?”
Ama, soramaz!..
Sormaya kalkarsa, bu defa “kendi geçmişi” gelir gündeme...
“Oğlu” gelir,
“Kızları” gelir,
“Torunu” gelir,
“Hatta ve hatta;
“Sülalesi” gelir gündeme...
İşte bu yüzden, Bay Kılıçdaroğlu, “Sarıgül’ün geçmişi”ni kurcalayamaz!..
Ama biz, kurcalayacağız...
İnşaallah, yarın...
ZAMAN’DAKİ BAZI DUMANLI ARKADAŞLARA CEVABIMDIR
Zaman gazetesi; dün 1. ve 3. sayfalarında “Karakaya’nın karanlık adamı Akit’e kaynak oldu” başlıklı bir haber yapmış...
“Karanlık adam” dedikleri, İsmail Nacar’dan başkası değil... Zaman; benim, 12 Ocak 1997’de, yani “28 Şubat Süreci”nde “İsmail Nacar aleyhinde yazdığım bir yazı”yı gündeme getirip;
“O zaman karanlık adam olan İsmail Nacar, şimdi Akit’e kaynak oldu!” demeye getirmiş...
“Öfke”leri, elbette bana değil... Öfkeleri; “Paralel Yapılanma İsrail-ABD güdümünde” diyen İsmail Nacar’a!.. Akılları sıra, benim üzerimden İsmail Nacar’ı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar...
Benim 16 yıl önce “İsmail Nacar aleyhinde” yazdıklarıma gelince...
Ne yani, adam “nedamet” getirip “gerçek”leri dile getirmeye başlamışsa, yine aleyhinde mi yazayım?..
Zamancı arkadaşlara tavsiyemdir; bırakın “16 yıl önce” yazdıklarımı da, “16 hafta önce yazdıklarıma” bakın... Ben, 16 hafta öncesine kadar Fethullah Gülen’i baştacı yapıyor ve ona “Hocaefendi” diyordum...
Haa, “17 Aralık Darbesi”nden “nedamet” getirip, “tövbe” eder ve “özür” dilerse, yine “Hocaefendi” der, sözlerini de “kaynak” gösteririm...
İsmail Nacar’a yaptığım gibi...
yeniakit