Hasan Karakaya
Boşuna uğraşma Aydın Bey... Bu “Sunta”dan “Cunta” çıkmaz!
Benim pek niyetim yoktu...
Aydın Doğan’ın kendisi kaşındı!..
Sırf “Kâğıt Üçkâğıdı” dâvâsından “beraat edemedi” diye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı hedef alan haberler yaptırmasaydı, ben de “Kâğıt Üçkâğıdı” meselesini kurcalamayacaktım!..
Ama, dedim ya;
Kendisi kaşındı!..
Bir defa, “hata”yı başta yaptı ve baltayı taşa vurdu!..
Tayyip Erdoğan dediğin adam, “inancı gereği”, asla “israf”ı sevmez!..
Dolayısıyla, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda olsa bile, “masa-koltuk takımı”na kalkıp da “1 milyon lira” verdirmez!..
Siz; “DHKP-C Sempatizanı Mimarlar Odası” ile Erdoğan’ı nasıl karıştırırsınız?..
Onlar, güya “devrimci”dir, “sol elleri” ile slogan atarlar ama, “lüks ve ihtişam” içinde yaşarlar!..
En lüksünden yerler!..
En lüksünden giyerler!..
En lüksünde otururlar!..
Sorsan; “solcu”durlar!..
Pabucumun solcuları!..
Aydın Doğan medyasındaki “solcu”lar da, “Devrimci Erdoğan”la, Mimarlar
Odası’ndaki “Pabucumun Devrim-cileri”ni karıştırmış olmalı ki; Erdoğan’ı“lüks ve ihtişam içinde bir yaşantı sürüyor” gibi lânse etmeye çalışmışlar!..
HA YAHYA, HA DOĞAN!
Ulan “salak”lar,
Ulan “dangalak”lar,
Be hey “aptal”lar;
“1 milyon lira” dediğiniz o “masa” ve yemek var ya, sadece “5 bin lira civarı”dır, biliyor musunuz?..
Hani, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in yeğeni Yahya Demirelyaşasaydı, derdim ki;
“Vay uyanık vay!.. Sunta bir masayı mobilya diye yutturmuş!”
Malûm, “Demirel’in ünlü yeğeni Yahya Kemal Demirel”in adı geçtiğinde, hemen “hayalî icraat” gelir akıllara!..
Kendisi, “hayali ihracatın mucidi” olarak tarihe geçmiştir!..
Tarihi kayıtlar der ki;
Yahya Demirel’in, Türkiye gündeminde birinci sıraya oturması, 1975’te karıştığı hayali ihracat olayı vesilesiyledir... Mobilya ihracatı yapanlara verilen yüzde 75 vergi iadesini kötüye kullanan dönemin BaşbakanıSüleyman Demirel’in yeğeni Yahya Demirel bu sayede haksız kazanç elde etmiştir!..
Demirel’in, 1975 yılında 20 milyon lira para kazandığı ortaya çıkmıştı...
Yeğen Demirel’in henüz 25 yaşında elde ettiği bu kazancın sırrı çok geçmeden anlaşılmıştı...
Yahya Demirel’in ceviz yatak odası diye ihraç ettiği ürünlerin sunta parçaları olduğu ortaya çıkmıştı. Hatta mobilyaları ihraç ettiğini beyan ettiği İsviçre firmasının da gerçekte olmadığı anlaşılmıştı!”
Aaa, ne kadar da Aydın Doğan’a benziyor değil mi?..
Şu hâle bakın;
Yahya Demirel, nasıl ki “hayali şirket üzerinden ticaret” yapmış, Aydın Doğan’ın Virgin Adaları’ndaki “Falcon” şirketi de, sadece bir “tabela şirketi”nden ibaretti, iyi mi?..
Ve yine;
Aydın Bey, kâğıdı “Rusya’dan ithal” ediyordu ama, kâğıt; “kâğıt üstünde”Virgin Adaları’nı dolaşıp, öyle geliyordu Türkiye’ye!..
“CAMBAZA BAK” NUMARASI
Her neyse... Madem konuyu açtık, daha derinlere gidelim...
Öyle sanıyorum ki;
Aydın Doğan, bugünlerde hiç de rahat değildir!.. Posta’da, “millet masa görsün” başlığını attırırken, aslında “millet, kâğıt üçkâğıdını görmesin”demek istemiştir ama, millet onu anlamaz ki!..
O, “Erdoğan’a mesaj”dı!..
Demek istiyordu ki;
“Benim Kâğıt Üçkâğıdı meselemi karıştırma!.. Yoksa ben de, senin 4 bin 600 liralık masanı, 1 milyon lira gibi gösteririm!”
Gösterdi de!..
Çünkü, “Kağıt Üçkâğıdı meselesinin eşelenmesini” hiç istemiyordu!..
Hasılı kelâm, rahat değildi...
Türkiye’deki “toplam gazete satışı”nın “yüzde 10’una” sahip ama “ilan pastası”nın “yüzde 50’sini” yiyen bir Hürriyet’in sahibi olan Aydın Doğan; öyle sanıyorum ki, bugünlerde hiç rahat değildir!..
Bugünden sonra, yani “kâğıt üçkâğıtçılığı” dâvâsında “beraat” çıkmadığı için, bundan sonra ise, hiç rahat olmayacaktır!..
Efendim, biliyorsunuz;
2008’lerde bir “iddia” atılmıştı ortalığa... Aydın Doğan’ın “60 milyon dolarlık kâğıt kaçakçılığı” ile suçlandığı ve bu yüzden de SPK tarafındanAydın Doğan hakkında “inceleme” başlatıldığı haberleri yansımıştı kamuoyuna...
TABELA ŞİRKETLER
Peki, olay neydi?..
Efendim; Aydın Doğan, “kâğıt ithalâtı” yapmak için Virgin Adaları’nda kurdurduğu “tabelâ” şirketi 1997’de faaliyete geçirmiş ve 4 yıl sonra da bu şirket vasıtasıyla “kâğıt kaçakçılığı” yapmakla suçlanmıştı...
İddialara göre, kaçakçılığın boyutu “60 milyon dolar” civarındaydı!..
Ama Aydın Doğan gazeteleri “savun-ma”larında;
“1997 ve 2001 tarihleri arasında ithal edilen kâğıtların fiyatlarını değil, 2007 ve 2008’in rakamlarını vererek, bir anlamda göz boyamaya çalışıyordu!”
Biz, o günlerde sormuştuk:
l “Özellikle 2001 ve 2002 yıllarında, Türkiye’deki gazetelerin çoğu, kullanacakları ithal kâğıdı Rusya’dan alıyordu. Rusya’dan alınan gazete kâğıdının tonu yaklaşık 450-455 dolardı... Ama Aydın Doğan’a ait Doğan Dış Ticaret; ne hikmetse Hürriyet ve Milliyet’in kullandığı Rus kâğıdını, Virgin Adaları’nda Shawcliff Trading Ltd. ve Sortal Trading Ltd. adlı iki şirket üzerinden satın alıyordu...
Üstelik tam 655 dolara. Yani normal fiyatın 200 dolar üstünde bir fiyata.
Aydın Doğan’ın gazeteleri yılda 300 bin ton kâğıt kullanıyordu!..
Yani Aydın Doğan, vergi cenneti Virgin’de kurulu tabela şirketlere bir yılda tam 60 milyon dolar bırakıyordu!.. Doğan, bu ticareti tam 4 yıldır yapıyordu... Tabela şirketlerinin bu işten kazancı 4 yılda 240 milyon dolardı!..”
Şu yukarıda yazdıklarım, sadece benim bir “itham”ım değil, son yıllarda sık sık gündeme getirilen bir “iddia” idi...
Ve bu iddia, Ekim 2001’de Cem Uzan döneminin Star gazetesinde de gündeme getirilmiştir!..
DOĞAN NE, FALCON NE?
Yine o günlerde sormuştum:
l Aydın Doğan’ın “kâğıt ithali” işinde kullandığı şirketin adı “Falcon”mudur?..
“Falcon” kelimesinin Türkçe karşılığı “Doğan” demek midir?..
Türkçe karşılığı “Doğan” demek olan “Falcon” şirketi, 2001 ve 2002’lerde“Aydın Doğan’a mı ait”ti?!?
Aydın Doğan, kâğıt işlerini “Aydın Falcon” üzerinden mi yapmaktaydı?..
l Bilebildiğim kadarıyla, Virgin Adaları; bir başka ifadesiyle British Virgin, 19-20 bin nüfuslu küçük bir ada. Kişi başına milli geliri 15-16 bin dolar. Çünkü kara para aklayıcıları, vergi kaçakçıları ve halka açık şirketini dolandırıp kâr transfer etmek isteyen patronlar, bu adayı mesken tutuyor.
Şimdi, sormak istiyorum:
l Aydın Doğan, Falcon adlı “şaibeli” bir şirketi, neden Virgin gibi “sabıkalı bir ada”da kurma ihtiyacı hissetmiştir?..
lVirgin Adaları’nda “kâğıt üretimi” mi yapılıyor ki, Aydın Doğan; Rusya’dan aldığı kâğıdı, “Virgin’deki tabelâ şirketi üzerinden” Türkiye’ye getiriyor?..
lAdı Virgin olan bu ada; Aydın Doğan’ın kâğıt aldığı “Rusya’dan onbinlerce kilometre uzakta” değil mi?!?
... Ve son soru:
l Aydın Doğan’ın, 2000’li yılların başında kâğıt aldığı Shawcliff Trading Ltd. ve Sortal Trading Ltd. şirketlerinin “bağlantı” adresinin “Falcon’la aynı” olması bir “tesadüf”(!) müdür?.. Adı geçen bu 2 şirkette, “Falcon”un, yani “Doğan”ın “ortak hesabı” var mıdır?..
Samimi olarak soruyorum Aydın Bey;
Falcon’un yanısıra, bu iki “tabela şirket” de size mi aitti?.. Değilse;Rusya’dan aldığınız kâğıt; niye onbinlerce kilometre uzaklıktaki Virgin Adaları’nda bulunan bu iki şirket üzerinden Türkiye’ye girmekteydi?..
Ama, merak da ediyorum:
“Falcon”un Türkçesi “Doğan” demek olduğuna göre, kelimenin başına“Aydın” koyup, “Aydın Falcon” diyebilir miyiz?..
Gerçi; bir zamanların ünlü dizisi “Zengin ve Yoksul”da bir “Falconetti”vardı ve “kötü adam”ı oynuyordu ama, ben oraya kadar uzanacak değilim...
Şimdilik “soru”larım bu kadar...
Lütfen dikkat; “itham” etmiyorum, sadece “soru” soruyorum ve elbette“cevap” bekliyorum!.. Sorulara, SPK da cevap verebilir!..
Evet, o günlerde bunları yazmış, 20 Ekim 2008 tarihinde de; “son gelişme”yi haber vermiştim sizlere...
Son gelişme şuydu:
“Yayınların ardından Sermaye Piyasası Kurulu harekete geçti ve Doğan Grubu gazetelerinin yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu.”
BERAAT’E SEVİNME!
“SPK’nın suç duyurusu” üzerine yargılanan Aydın Doğan’la ilgili olarak 3 Temmuz 2013’te Akit’te şu haber yayınlanmıştı:
“Hürriyet ve Doğan Gazetecilik’in gazete kağıdı ve baskı malzemeleri ithalatı işlemlerini Doğan ailesinin yurtdışındaki off-shore şirketleri üzerinden gerçekleştirerek Sermaye Piyasası Kanunu’na muhalefet ettiği iddiasıyla yargılanan işadamı Aydın Doğan hakkında beraat kararı verildi.
İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada hakim Abuzer Kaya, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) 2008 yılında yaptığı suç duyurusu üzerine medya patronu Aydın Doğan, kızı Vasfiye Hanzade Doğan Boyner, İmre Barmanbek ve Ali Rıza Temur hakkında Sermaye Piyasası Kanunu’na muhalefet etmek suçundan açılan dava sonunda 4 sanığın da beraatine karar verildiğini bildirdi... Mahkeme Yargıtay’ın bozma kararına rağmen ilk kararına direndi ve beraat verdi.”
Ve ben, o günlerde demiştim ki;
“Fazla sevinmeyin Aydın Bey!.. Burası Türkiye!.. Bu ülkede, her an her şey olabilir!.. Bir de bakmışsınız, yeni bir açık bulunmuş, hakkınızda yeni bir dâvâ açılmış!..
Siz, Tayyip Erdoğan’ın dosyalarının kapatıldığını iddia ederken, bir de bakmışsınız, sizin Kâğıt Üçkâğıdı dosyası yeniden açılıvermiş!..”
O kadar “öngörülü”yüm ki, 2008’de dediklerim; biraz geç, yani 2015’te de olsa gerçekleşti!..
Yerel Mahkeme’nin verdiği “beraat” kararı SPK tarafından “temyiz” edildi ve dâvâ Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na geldi...
Onlar da, “23’e karşı 24 oy”la karar verdiler: “Beraat kararı usulüne uygun verilmediğinden bozulmasına!”
SEN KAYBEDERSİN AYDIN BEY!
Şimdi, dâvâ yeniden görülecek ve Aydın Doğan, “4 yılda kazandığı 240 milyon dolar”ın hesabını veremezse, hapis yatacak!..
İşte bu düşüncedir ki, Aydın Bey’i çıldırtıyor, agresifleştiriyor!..
Aydın Bey’in Virgin Adaları’ndaki soyadı “Falcon” idi, Türkiye’de“Falconetti”ye dönüşmesinin ve “sunta” bir masayı “mobilya” diye kakalamaya çalışmasının sebebi, işte bu “Kâğıt” dâvâsıdır!..
Bu dâvâyı kazanmalı ki;
“Kâğıttan kaplan” olduğu anlaşılmasın!
Yoksa, “elalemin maskarası” olur!..
Ama ne yaparsa yapsın;
“Sonunda kaybedecek!”
Zira; “Sunta”dan bir “Cunta” çıkmaz!..
Boşuna uğraşma Aydın Bey!..
Son sözüm Ahmet Hakan’a;
Hani, “Gazetecilik merak etmektir” demişsin ya; ben de merak ettim,“Kâğıt Üçkâğıdı” olayının altını deşeledim arkadaş!..
Ortada “240 milyon dolarlık bir iddia” varsa, bu “haber”dir arkadaş!..
Ben, bu haberi gördüm!..
Peki, sen niye görmedin?..
Kör müsün?!?..
**************************************************************************
İsrail “Otorite” ise Paralel de “O... Çocuğu”dur!
A Haber’de sordular bana:
“İsrail, Sadakataşı Derneği ile birlikte Kudüs’e gitmeye çalışan 4 gazeteciyi Ben Gurion Havaalanı’nda gözaltına alıp, sınırdışı etmiş, ne dersiniz?”
Ne diyeyim ki?..
Sorunun içinde “İsrail” olması yetmiyor mu?..
“İsrail” bu!.. Her şey beklenir ondan!.. Gözaltına alır, tutuklar, zindana atar, işkence eder, öldürür!..
Onlar insan değil ki;
İnsanlık bekle!..
Gazeteci arkadaşlarım Hasan Öztürk, Halime Kökçe, Özden Ayvaz ileHasan Günay’a geçmiş olsun diyorum...
“Terör devleti”nden her şey beklenir... Peki, bu terör devletini “otorite”olarak kabul eden “Paralelci O.... Çocukları”nın son yaptığına ne demeli?..
İnternet sitelerinde;
“IŞİD teröristlerinin Türkiye’den geçerek Kobani’ye gittikleri” gibi “alçakça bir yalan” savurmuşlar ki; bunların yaptığına “alçaklık, kahpelik, vatan hainliği” demek bile az gelir!..
Çünkü bunlar “O.... Çocuğu!”
“O.... Çocukları”ndan da her şey beklenir!
yeniakit