Hasan Karakaya
Bu şartlarda, gel de “stres”ten uzak dur!
2 Eylül gecesi; gerek göğsümde, gerek sağ kolumda ağrılar başlayınca,“klima”dan olduğunu düşündüm...
Ama, yine de; aynı zamanda yakın dostlarım olan Nörolog Doç.Dr. Ali Abken ile Kalp Damar Cerrahı Yrd.Doç.Dr. Bekir Kayhan’ı aradım...
Her ikisi de, hiç vakit kaybetmeden bir “kontrol”den geçmemi tavsiye etti...
Ne tavsiyesi;
Adeta emrettiler!..
Öğleden sonra, Bağcılar Medipol Hastanesi’ne gittim ve Kardiyoloji Uzmanı Prof.Dr. İrfan Barutçu’ya durumu anlattım...
Muayene idi, tahliller idi derken, İrfan Hoca dedi ki; “Şu anda kalp krizi geçiriyorsun!”
Hoppalaaa...
Bu da nereden çıktı?..
Ve, bu kaçınca kalp krizi?!?..
SİGARA VE STRES
2006’da umre dönüşü uçakta,
2012’de adliye çıkışında,
Ve 2015’in 2 Eylül gecesinde...
Anlayacağınız;
Allah’ın izniyle “3. kalp krizi”ni de atlatmış bulunuyorum...
“Üçüncü kriz”i de az bir hasarla atlatmamda büyük emeği geçen Prof.Dr. İrfan Barutçu ile 9 Eylül’de ikinci bir operasyon yapıp, beni tamamen sağlığıma kavuşturan Prof.Dr. Bilal Boztosun hocalara yürekten teşekkürlerimi sunuyorum...
Bilal ve İrfan hocalar başta olmak üzere, ziyaretime gelen bütün hocaların dediği şuydu:
“Sigarayı bırak!
Stresten uzak dur!”
Demek oluyor ki; “sağlıklı bir hayat” yaşamak istiyorsam “iki S”den uzak duracağım;
“Sigara ve stres!”
Tamam, “sigaradan uzak durmak” benim elimde... Zor da olsa, “sigara”dan uzak durabilirim... 2 Eylül’den bu yana içmediğime göre, inşallah bundan sonra da içmem...
İyi, hoş da;
“Stres”ten nasıl uzak duracağım?..
Doktorlar, “Stresten uzak dur” diyorlar ama, bunun formülü ne?..
Hem “Türkiye’de” yaşayacaksın, hem de “stresten uzak” duracaksın, mümkün mü bu?..
Haa, elbette mümkün!..
Televizyon seyretmezsin, gazete okumazsın, dolayısıyla dünyada ve Türkiye’de ne olup-bittiğinden haberdar olmaz, bir “ot” gibi yaşamaya devam edersen “stres”ten uzak durursun!..
Pardon, pardon;
“Ot” deyip geçmemek lâzım... Çünkü “ot”lar da, kâh sevinirler, kâh üzülürler... Dolayısıyla, “ot”lar da strese girerler!..
STRESE GİRMEMEK MÜMKÜN MÜ?
Söyleyin Allah aşkına;
● Batı’da “güvercin” pozlarına bürünen, Doğu ve Güneydoğu’da ise “kana doymayan bir vampir” görüntüsü sergileyen Selahattin Demirtaş ve saz arkadaşları varken stresten uzak durmak mümkün mü?..
● Sürekli Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı diline dolayıp, onu “tek adam”lıkla suçlarken, kendisi; Tuğrul Türkeş’i MHP’den kovan, Meral Akşener’i aday bile göstermeyip, “despotluğun dik âlâsı”nı sergileyenDevlet Bahçeli’yi görüp de, strese girmemek mümkün mü?..
● 7 Haziran seçimleri öncesinden bu yana şehirlerde “silâh yığınağı”yapan ve “pilot bölge” olarak seçtiği il ve ilçelerde “kanton” denemesine kalkışan ama ağzının payını alan, buna rağmen “Çözüm masasını Erdoğan’ın devirdiğini” iddia etmek gibi bir “eblehlik” sergileyen PKK, YPG, YPJ gibi, “HDP’nin sırtını yasladığı terör örgütleri” varken, stresten uzak durmak mümkün mü?..
AVRUPA VE PARALEL!
Türkiye, “2 milyon civarındaki mülteci”ye toplam 6 milyar dolarharcarken, Türkiye’ye yaptığı yardımlar 500 milyon doları bile bulmayan“Batı ülkeleri”nin; kabul edecekleri mültecilerde “Hıristiyan” olma şartı aramasını duyup da, strese girmemek mümkün mü?..
Ya; “Yuh!.. Oha!.. Çüşş!..” diyeceksin ya da sinirlerini aldıracaksın!..
Aksi halde;
Al sana stres!..
Al sana, damar tıkanıklığı!..
Hele bir de “Paralel İhanet Çetesi” var ki, bunların “ihanet”lerini, bunların“düşmanlık”larını, bunların “ikiyüzlülük” ve “sahtekârlık”larını görüp de, kafayı yememek mümkün değil!..
Boşverin öncesini...
Alın size, son örnek...
Bunlar, güya “Müslüman” geçinirler ya, kendilerini “İslâmcı Cemaat”olarak yuttururlar ya, alın işte; Yenikapı’daki “Milyonlarca Nefes, Teröre Karşı Tek Ses” mitinginde “Kur’an-ı Kerim” okunmasını ve sık sık “tekbir”getirilmesini hazmedememişler iyi mi?..
Gariban Müslümanların sırtından inmeyen bu “kene”ler, bu “keneş”ler, bu“keleş”ler ve bu “kalleş”ler varken, “stresten uzak durmak” mümkün mü?..
Hele söyleyin hocalarım;
Mümkün mü?..
*****************************************************************
PKK, ne istediğini açıkça söyleyebilir mi?
Allah’ın bir tek kulu çıkıp; bana, “PKK’nın ne için savaştığını” söylesin!.. Yollara “kalleşçe pusular” kurmasının, “asker ve polis”leri kahpece katletmesinin sebebi ne?..
Desinler ki; “Kürt halkının talepleri için mücadele ediyoruz!”
İyi de, o “talepler” ne?..
Bir tekini söylesinler yeter!.. Ama, herkes biliyor ki, PKK denilen ve “Yedi Kocalı Hürmüz”den hiçbir farkı olmayan “taşeron örgüt”ün “Kürt halkı” ile de “Kürt hakları” ile de hiçbir ilgisi yoktur!..
Sadece şunu düşünün yeter: “TC’ye Kürt halkının taleplerini kabul ettirdik” diyen PKK’ya sormak gerekmez mi?.. Yıllarca Suriye’nin Beka Vadisi’nde mücadele verdiniz!.. Peki baba-oğul Esed’lere “Kürt kimliği”ni kabul ettirebildiniz mi?.. “Suriyeli Kürtler”in, daha düne kadar “nüfus cüzdanı” bile yoktu, iyi mi?..
Peki, PKK ne yaptı, PYD ne yaptı?.. Suriye’de hiçbir halt beceremeyenPKK, Türkiye’de kalkmış “hak mücadelesi”nden söz ediyor!.. İşin garibi, bunun adını da koyamıyor!..
Amaçları, zaten “hak” değil, amaçları; “Kürtleri İslâm’dan koparmak!”
Kürt halkı, artık bunu görmeli!
TEŞEKKÜR
2-9 Eylül tarihlerinde geçirdiğim operasyonlar esnasında ve sonrasında gerek bizzat gelerek, gerek telefon ederek veya mesaj göndererek;“geçmiş olsun” dileklerini ve yakın ilgilerini esirgemeyen...
Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere,
Bağcılar Medipol Mega Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Fahrettin Koca’ya,
Kalp ve bacak damarlarımdaki tıkanıklığı gidermek için olağanüstü çaba harcayan
Prof.Dr. Bilal Boztosun ve Prof.Dr. İrfan Barutçu başta olmak üzere sağlığıma kavuşmamda adeta seferber olan
Yrd.Doç.Dr. Bekir Kayhan ve Medipol Hastanesi’nin ilgili bütün doktorlarına...
Operasyondan sonra kaldırıldığım Yoğun Bakım Ünitesi’nde; bana, adeta ev rahatlığı yaşatan
Hemşire Meryem Karaçil Temiz ve ekibi ile hastabakıcılara,
Hasılı kelâm; Bağcılar Medipol Mega Hastanesi’ni, “5 yıldızlı otel”konforunda bir hastane haline getiren;
sahibinden, temizlik görevlisine kadar, tüm emeği geçenlere,
Gerek hastanede bulunduğum süre içinde, gerek evde istirahat ederken ziyaretime gelen, telefon eden, mail ve mesaj gönderen İcra Kurulu Başkanımız Mustafa Karahasanoğlu ağabey başta olmak üzere, tüm “Akit ailesi”ne,
“Bakan”lara, “milletvekilleri”ne, “vali”lere, “kaymakam”lara, “emniyet müdürleri”ne, “belediye başkanları”na, “teşkilat yöneticileri”ne,“işadamları”na, “STK temsilcileri”ne, “meslektaş”larıma, “okur”larıma, ailem ve yakınlarım ile dünyanın dört bir yanından mesaj gönderen “Akit ailesi”nin fertlerine yürekten teşekkür ediyorum...
Sağolasınız, varolasınız...
Hasan Karakaya
yeniakit