
Abdurrahman Dilipak
"Büyük ABD" mi, "büyük İsrail" mi?
Trump “Daha büyük, daha büyük en büyük” diye övünürken aslında kendini de ülkesini de küçültecek bir yola çıktığının farkında değil. O iktidar sarhoşluğu içinde aslında kaçtığını sandığı şeye doğru koşuyor. Biz tarihte, yaşadığımız coğrafyada bu muhterisleri çok gördük! Allah(cc) Müstekbirleri sevmez. Öte yandan o kendini, “Tanrı’nın seçilmiş kuzusu” olarak görüyor. Papa ya da hahambaşı kim kendine karşı çıkarsa onunla savaşmaya hazır biri. “Tanrıyı kıyamete zorlayan bir akıl”la hareket ediyor. Çözüm için değil, insan eliyle düzeltilemeyecek bir kaos için harekete geçen bir terminatör. Zaten o zaman Tanrı/Mesih yeniden yeryüzüne dönecek. Onun için o Kıyamet ve Doğuş kilisesinin ve Süleyman Mabedinin olduğu yerini istiyor. Bunu isterken diğer büyük arzusu ise “Mesih’in kuzuları” ile “Meşiah’ın çocukları”nı Kudüs’te kucaklaştırmak!
Onların inancına göre Tanrı nasıl İsa Mesih’te vücud buldu ise (!?), ister misiniz İsa Mesih de, “ete kemiğe bürünsün, Trump diye görünsün!”. Tabii, Mesih Rab’bin ruhaniyeti ile Trump’da tecelli edecekse (Haşa) Müslümanların Mehdi’si de ona tabi olmasını gerekir bunlara göre herhalde!?. Bu durumda Hindular, Çinliler, Budistler, Şintoiistler, Şamanlar da gökten inecek Mesih’in bedenlenmiş haline tabi olurlar artık herhalde. (Ya da artırılmış gerçeklikle gökten indirilecek bir Mesih ya da Mehdi olacak gelen). Gök Tanrı da onun şahsı manevisinde tecelli ettikten sonra kim dur diyebilir ki Trump’a. Aslında Şeytan bunlarla dalga geçiyor. Ve bunlar Şeytan’ın sofrasından yiyip, ekmeğini yedikleri Şeytana hizmet ediyorlar. Bunlar, Şeytan’ın Allah ile aldattığı topluluklar. Aslında her iki taraftakiler de sonuçta Satanist, onlar Lucifer’in çocukları..
Trump: “O kadar çok kazanacağız ki, kazanmaktan bile yorulabilirsiniz. Ve diyeceksiniz ki, 'Lütfen, lütfen. Çok fazla kazanmak. Daha fazlasına dayanamayız, Sayın Başkan, çok fazla.' Ve ben diyeceğim ki, 'Hayır, öyle değil. Kazanmaya devam etmeliyiz. Daha fazla kazanmalıyız!” diyor. Aslında bu adam Coğrafi keşiflerde olduğu gibi sanki yeniden dünyayı soyup, soğana çevirmek istiyor. Dolar soygunu yetmedi, yeniden yeni bir para birimi ile her şeyin sahibi olmak istiyor. ABD’li Ekonomist Jeffrey Sachs: "Netanyahu 21. yüzyılın en felaket başkanıdır. 20 yıl boyunca Amerikan dış politikasını yönetti ve bize trilyonlarca dolara mal oldu. İsrail, sanki ordumuz onların elindeymiş gibi ABD'yi kullanıyor ve aslında da öyledir" diyor. Aslında söylediği şey şu: “Trump büyük Amerika için değil, büyük İsrail için çalışıyor”!
Trump’un dediği şu aslında: “Savaş silahlarımız bedensel değil, kaleleri yıkmak için ilahi güce sahiptir. Tanrı bilgisine karşı yükseltilen her türlü argümanı ve her türlü yüce görüşü yok ederiz ve her düşünceyi Mesih'e itaat etmeyen herkesi esir alırız”. (2. Korintliler 10:4-5) . İncilin bu ayetini yorumlayan din adamları yorumlarına şunları da ekliyorlar: “Daima savaşmalıyız; Tanrı için, doğruluk için ve karanlığın zulmüne karşı. Ama mücadelemizi sadece çelikle yürütmüyoruz. Bir adam şehirleri fethedebilir, ama kendini fethedemezse hâlâ köledir.. Aydınlığın yanında durmak yeterli değildir; gölgede yaşayanlardan daha iyi olmalıyız. Erdemde daha güçlü, doğrulukta daha sarsılmaz, imanda daha kararlı. Kötülük hileyle savaşır, biz ise Allah'ın ateşiyle savaşırız. Gücümüz nefretle değil, doğrulukla güçlensin. Zaferimiz silah zaferi değil, ruh zaferi olsun.. Çünkü sonunda zafer kazanan güç değil, Tanrı'nın iradesidir”. Trump’ın ne yaptığını, ne yapmak istediğini anlamak için önündeki bu kitaba bakmak gerek!
Evet, aslında, Büyük ABD ve büyük İsrail, ikisi de aynı şey Trump için. Bu yola girmek için ilk adımı atacağı kapı Gazze! Büyük Amerika’nın kalbi Kudüs’te olacak, beyni Washingto DC’de, Parası New York’ta olacak, fuhuş, eğlence ve kumar için Los Angeles ve kumar için Las Vegas’a gidecekler. CHABAT Tapınağında da Şeytan’ları ile buluşacaklar.
Görünen gerçek şu ki, Trump, Gazzeye girecekse “fincancı dükkanına giren fil gibi” girecek!.. O bunları yaparken kendini Mesih’in koruyacağını düşünüyor olabilir.. O aklınca Yahudileri ve Hristiyanları barıştıracak. Hristiyanlara ve Yahudilere, Mesih ve Meşiah'ın aynı kişi olduğunu ve onun kendileri ile birlikte olduğunu göstermek istiyor. Evengeliklere göre bu misyonu Vatikan değil, Ortodokslar ya da Angilikanlar, Laikler, Lutherciler, Kalvinistler, Mormonlar, Falanjistler değil, kendileridirler.. Her Hristiyan da onlara göre Evengelik olmak zorunda. Trump bu anlamda ruhani anlamda görevlendirilmiş manevi olarak seçilmiş bir kişi.
Trump, İngilizlerin, Çanakkale’den sonra Filistin'in işgali için girdiği kapı olan Gazze’den girmek istiyor. Bu kez İngilizlerle Çanakkale’de savaşıp, onları tekrar Gazze’de karşılayan İzzeddin Kassam’ın çocukları; Goliath’ın çocuklarını, ellerinde sapan taşları ile bekliyorlar, bugün de aynı yerde bekliyorlar, daha önce bu topraklarda şehid olanların ruhaniyetine bürünüp.. Hz. Musa’nın, Hz. Harun’un, Hz. Yuşa’nın, Hz. Davud’un, Hz. Süleyman’ın, Hz. İsa’nın ruhaniyeti Calud’un askerlerine karşı Filistin’li mücahidlerin yanında olacak inşallah!
Dinle ey İsrail, Dinle ey Trump, dinle ey Netenyahu! Yaptıklarınızla insanlığın utancı olacak ve Allah’ın gazabına uğrayacaksınız. Çünkü siz Kuddus’ün “yapma” dediklerini yapıyor, “yap” dediklerini yapmıyorsunuz! Allah’ın, peygamberlerin, iman eden ve ona göre yaşayan insanların meleklerin, laneti ve gazabı sizlerin üzerine olsun.
Aslında Trump sadece İslam’a ve Müslümanlara karşı bir meydan okumuyor, kendinden başka herkese meydan okuyor. İhtirası o kadar büyük ki, Global Resetçiler “yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat” vadediyordu, bu adam Elon Musk’ı da yanına alıp uzayı fethe çıkıyor. Sahi Trump bu akılla kendini Tanrı-Kıral gibi gördüğüne göre,(!?) Washington DC bu anlamda “kutsal Roma”nın mı yerini alacak! Yoksa bu durumda, Washington aynı zamanda Babil’in ve, Firavunlar şehri Luksor’un da mı yerini alacak?! Görünen o ki Trump bu haliyle Calud’a, yani “Goliath”a benzemeye çalışıyor. O bir “Davud” bekliyor aslında bu yaptıkları ile, söyledikleri ile! Ve Gazzeli gençler de sapan taşlarını hazırlıyorlar. Ve ebabil kuşları da bu kez “uyuz eşekler sürüsü”nü bekliyor. Bu arada İsrail dünyadan nasıl dışlandı ise, ABD’de dışlanmaya başladı. Grönland’ı istemesi sebebi ile NATO da Grönland’ın yanında yer aldı ve ABD’ye karşı çıktı. 79 ülke, ABD'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne Netanyahu hakkında tutuklama kararı çıkardığı için yaptırım uygulamasına karşı bildiri yayınladı. Türkiye, bildiriye katılmadı. Tamam, Türkiye, UCM’nin kurucu sözleşmesi Roma Statüsüne taraf değildir. Türkiye, Roma Statüsüne taraf olmamakla birlikte UCM’nin faaliyetlerini yakından takip etmekte olup, Taraf Devletler Asamblesi toplantılarına katılım sağlamaktadır. Aynı Türkiye UCM’ye Gazze konusunda elindeki belgeleri göndererek müdahil olmadı mı. Bu bildiriye ayrıca dışarıdan destek mesajı yayınlaması gerekmez mi idi? Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safedi, Filistinlilerin Ürdün'e sürülmesi halinde "İsrail'le" savaşacaklarını söyledi mesela. Ürdün yönetiminden daha sert mesajlar da var. Bazı Ürdünlü yöneticiler İsrail'in Filistinlileri Ürdün topraklarına taşıma girişiminin savaş ilanı olarak değerlendirileceğini söylüyorlar. Tabii bu konuda İngiltere’nin durduğu yer önemli!?
Hay Allah! İslam dünyasının hali Talud’un ordusundaki “içme!” denilen suyu içip bayılanların haline benziyor. Gazzeliler, İhvan, Kudüs sevdalılarının dışında kalanlar, Talud’un ordusundaki o “içme!” denilen suyu içmeyip Calud’la savaşmak için nehri geçen 301 kahramana benziyor. Onlar Hz. Davud’un ruhaniyeti kuşanıp, her biri ellerinde sapan taşları ile birer Davud olmuşlar, Süleyman gibi yürüyorlar, karıncaları ezmemeye dikkat ederek.
Aslında bu konuda söyleyecek çok şey var da, bugünlük bu kadar. Görünen o ki, ABD Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan olacak. ABD’nin bu çıkışı sadece kendini ve İsrail’i değil, kendini savunan her ülkeyi, herkesi vuracak. Keskin sirke küpüne zarar verecek. Öfkeyle kalktı zararla oturacak.
Aslında Trump böyle bir çıkış yaparak, Global Resetçi’lerin oyunlarının bozulmasına sebeb oldu. Onların mRNA, Toplumsal cinsiyet, İklim, Karbon ayak izi gibi bazı projeleri çöp oldu. Allah onları birbirinin başına bela etti. (Bakara 251)’de ne deniliyordu: “Eğer Allah'ın, bazı insanları diğer bazılarıyla savması olmasaydı, yeryüzü bozguna uğrardı. Ama Allah âlemlere karşı çok lütufkârdır”. Bugün böyle bir durum söz konusu. Ancak henüz Ankara uyanmış değil. “Uluslararası sistem”de işler karışsa da, içimizdeki birileri henüz ne yapacağına karar verebilmiş değil. “Mavi Boncuk politikası”na dönen “Aktif denge politikası” da artık anlamını yitirdi. Selam ve dua ile.
Not: ABD’de 4.dal’ı kim, ne zaman, nasıl budayacak göreceğiz. Bakalım “içimizdeki birileri” “domuz ağılının kapısında anaç domuzu emmek için bekleyen ‘uysal koyun’ olma rüyası”nda ne zaman uyanacak? Ve “dostumuz, müttefikimiz, stratejik ortağımız” ABD”nin, AB’nin, NATO’nun peşini ne zaman bırakacak, “ucuz asker deposu” olmaktan bıkıp, “Küçük Amerika” olma hayalinden bakalım ne zaman vazgeçecek!?