Ahmet Taşgetiren
Büyük iddia ve sorular
Büyük iddia ve sorular
Ergenekon İddianamesi yine açıklanmadı, ama ilgili mahkemeye tevzi edildiği bildirildi.
Mahkeme, davayı kabul ederse, o zaman açıklanacak. Hukuki prosedür de bu.
Başsavcılığın iddianame ile ilgili verdiği genel bilgiler arasında yine de önemli hususlar var.
Biri, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılması hadisesinin bu dava içerisinde ele alınacağı hususu. İddianame, örgütün bu işte "azmettirici rol" oynadığını iddia ediyor.
İkinci husus, darbe günlüğünün, bu iddianame içinde değerlendirilmiyor oluşudur.
Bugün ben bu iki husus üzerinde bazı değerlendirmeler yapmak istiyorum.
Birinci husus, yani Cumhuriyet'e saldırı ve Danıştay suikastının bu dava içerisinde ele ayınmış olması dikkat çekiyor.
Terslik şurada:
Gerek Cumhuriyet gazetesine saldırı, gerekse Danıştay suikastı, bundan önce vuku bulan bir çok suikast - cinayet gibi, aslında laik sol cephedeki muhalefeti besleyen, pekiştiren, bir kitle tepkisini üreten olaylardır. Türkiye'de böyle pek çok saldırı, suikast ve cinayet olmuş ve bunların tamamı, laik sol belki Kemalist bir öfke oluşumuna zemin hazırlamıştır.
Cumhuriyet gzazetesi, Ak Parti iktidarına en sert muhalefeti yürütüyor, ona bombalı saldırı yapılıyor.
Yargı, başörtüsü konusunda en dirençli duruşu sergiliyor, Danıştay basılıyor, bir yargıç katlediliyor.
Bunların ne kadar tahrik edici eylemler olduğu açık.
Nitekim, bu olayların ardından gelişen tepkiler, Türkiye'yi sarsıyor.
Şimdi bu olayların, Ergenekon iddianamesinde yer alıyor olması, bunların bir terör örgütünün projesinde kışkırtma malzemesi olarak kullanılmış olmasına dayanıyor olacak.
Bir adam bulacak ve kendi cenahınızda mücadele veren bir medya organına saldırtacaksınız.
Ya da aynı veya benzeri bir adam marifetiyle, kendi cenahınızda rol üstlenen bir yargıcı öldürteceksiniz.
Hadise bu mudur?
Eğer bu ise, böyle bir şey olmuş ise, buradan yola çıkarak, benzeri tüm cinayetleri çözmek için bir ipucu bulmuş oluyor muyuz?
Hablemitoğlu mesela?
Ulusalcı bir kişi olarak biliniyor? Ölümünde tepkiler, iktidara karşı yöneliyor.
Acaba onu kim öldürmüş veya ördürtmüş olabilir?
Ya Kışlalı, ya Üçok, ya Aksoy, ya Uğur Mumcu?
Bu soruların yanı başında, Ergenekon'un Hizbullah'la, İbda-C ile, PKK ile ilişkisi var mıydı soruları da anlamsız kaçmıyor.
Kim kimi neden öldürdü, tanınmış simaların öldürülmesi aslında, hangi davaya hizmet etti?
Ergenekon İddianamesinin Cumhuriyet Danıştay saldırılarını bu dava içine alması, gerçekten büyük iddiadır.
Bu sebeple, iddianamede, eğer, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine saldırı olaylarıyla ilgili inandırıcı belgeler ortaya konabilirse, bunlar, muhtemelen bir çok faili meçhul cinayet için de önemli ipucu olacaktır.
Darbe günlüğünün, iddianame bünyesine alınmamasına gelince...
Burada hemen, son tutuklamalarla gündeme gelen olayların da, ek bir iddianamede yer alacağının açıklandığını belirtelim.
Yani şu anda, bir, darbe günlükleri hiç kovuşturulmuş değil.
Ve iki, tutuklanan paşalarla ilgili iddianame henüz hazırlanmış değil.
Birinci hususun, yargı yetkisi açısından böyle olması gerektiği ifade ediliyor.
İkinci husus için de zamanın yeterli olmadığı açık.
Bu durumda, işin "Askeri alan"la ilgili boyutu netleşmemiş olacak.
Oysa, bir süredir medya, darbe günlüğü etrafındaki iddialarla çalkalanıyor.
Bunun içine, eski Genelkurmay Başkanı Özkök, daha eski Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı ve "günlük"ün izafe edildiği Özden Örnek, teamül dışı emekli edilen Edip Başer, teamül dışı KKK olan Aytaç Yalman, Jandarma'ya gelen Eruygur, Tolon ve başka komutanlar giriyor. İşin bir ucunun, şu veya bu anlamda, Büyükanıt'ı ilgilendirdiği, bağlantıların muvazzaf subaylara ulaştığı da yazılıp çiziliyor.
Soru şu:
N'olacak bu boyut?
Örtülüp gidecek mi? Örtülüp gidebilir mi?
Asker içinde bir soruşturma mı açılacak?
Ufuk Uras'ın başlattığı girişim diğer partilerce de benimsenip, TBMM mi konuya eğilecek?
Ergenekon ve uzantılarının, Türkiye'nin daha epey bir yılını işgal edeceği kesin gibi görünüyor.