Selâhaddin Çakırgil
Çağdaş Yeniçerilerin kazan kaldırmaları ve laik bey’atler
Yeniçeri İsyanları’na ‘kazan kaldırma’ denilir ve ‘kazan devrilince, ocak söner’di. Ama kazanın devrilmesi tek taraflı olduğundan, kazan hangi tarafa devrilirse, o taraf sönerdi. Balyoz ve Ergenekon gibi davalarla yıllarımız geçti. O zaman, kazan, o tarafın üzerine devrilmişti.
Korkunç iddianâmeler.. Çağdaş yeniçerilerin modern kazan kaldırma denemeleri..
Hattâ, Fatih Camii gibi büyük merkezlerin bombardıman edilmesi planları.. İstanbul’da daha bir mütedeyyin insanların yaşadığı kabul edilen semtlerin 24 saatte kanlı bir temizlik hareketiyle ezilip geçilmesi ve sonra da askerin sahneye kurtarıcı gibi çıkarılması planları..
Bunlar gerçek
miydi?
Savunma yapılırken, ‘Olur mu hiç.. Asker kendi halkına böylesine düşmanlıklar yapar mı?’ denilince, susmak zorunda kalırdık.. Çünkü, bir takım ihtilal teşebbüsleriyle, ihtilallerle, darbelerle dopdolu bir karanlık tarihi olsa bile, yine de TSK’nın, kendi halkına topyekûn bir düşman gibi saldırabileceğini bir türlü kabul etmek istemiyorduk..
***
O Balyoz ve Ergenekon yargılamaları sonunda sâdır olan ve bir kısmı kesinleşen, kesin hüküm haline gelen mahkeme sonuçlarının Anayasa Mahkemesi tarafından kimbilir hangi siyasî ya da ‘fetöist’ etkenlerle bozulduğu ve yeniden yargılama yolunun açıldığı uygulamalarla nice darbeciler temize çıktılar.
Bugünlerde gün, onların üzerine doğdu, yeniden..
Halbuki, geçmişte başarıya ulaşmış 5 ayrı askerî darbeden geçmiş bir kurum içinde darbeci yapılanmalar ortadayken, bu iddiaların yok sayılması, safdil olmayı gerektiriyordu.
Bugün 60-70 yaşında olan nesiller, bütün o darbelerin nasıl kamufle edilerek hazırlandığını ve başarısız olanların da, cezadan kurtulmak için, nasıl kurnaz bahanelerle donatıldığının hikayelerini okuyarak büyüdü.
***
En hainâne darbe kalkışmalarından birisi olan 15 Temmuz’daki darbe teşebbüse katılan yüzlerce general ve diğer binlerce subayların ordudan atılmasından hemen sonra, orduda meydana gelen boşluğu doldurmak için Balyoz ve Ergenekon yargılamaları sırasında ordudan atılmış olanların yeniden vazife başına çağrılmaları, gerçekte, sadece basit bir iade-i itibar değil, aynı zamanda ihtilalci-darbeci çekirdeklerin ordu içine döndürülmesi de olmayacak mıdır?
Dün kazan devrilince, ocağın o tarafı sönmüştü, şimdi bu tarafı..
Ama o fitneci darbeci entrikaların küllerinden yeni ihtilal ateşleri yakılabileceği unutulmamalıdır.
***
Balyoz Yargılamaları’nın en üst rütbeli isimlerinden olan eski 1. Ordu Kom. em. Gen. Çetin Doğan, bugünkü darbe teşebbüsünü suçlarken, 2010’lardan itibaren orduda alnı secdeye gelenlere terfide öncelik tanınmasını en önemli etkenlerden birisi olarak zikrediyor.
Peki, em. general efendi, zâtınız ve emsali de yıllarca, alnı secdeye gelmemeleriyle bilinen yığınla darbeciler değil miydiniz?
***
Resmî ideoloji ikonu’na tapınma âyinleri yaparcasına yayın yapan bir kemalist gazete, yığınla kemalist laiklerin bir kurnazlığını dile getirerek, avanak avcılığına çıkmışlar, ‘laik eğitimden geçen subaylar darbe yapmazlar..’ tezini işliyor..
Hadi canım sen de..
Bu insanların hafızâsıyla alay etmektir.
Sizin kemalist-mankurt subaylarınız değil miydi, başarıya ulaşmamış veya ulaşmamış bütün darbeleri laiklik ve kemalizm adına yapanlar.
Bu milleti hep aldatabileceğinizi mi zannettiniz? Milletin de bir tahammül sınırı vardı ve patladı.. 15 Temmuz, bu halk patlamasıdır.
***
Bir de biat/ bey’at konusu işleniyor..
Bey’at etmek, sadece İslam’a ait bir terim olarak gösteriliyor. Halbuki, bu bir siyasî terimdir ve bütün devlet otoritelerine itaat bildirimi için de geçerlidir.
Keza, bir takım inanç grupları, tarikatlar ve ideolojik gruplar da bağlılarından bey’at sözü alırlar.
Kemalist-laik rejimin 90 yıl boyunca yaptığı nedir?
Milyonlarca çocuk, henüz 7-8 yaşındayken bile, her sabah, siyasî rejiminin ikonlaştırılmış ismine bağlılık yeminleri ederek, bey’at yöntemiyle eğitilmediler mi?
stargazete