ÇEAŞ'ı kumar masasında kaybettiler
Faize yatırılan paralara sonuna kadar sahip çıkılıyor da; faizi istemeyen şirket yatırımcısına neden ve nasıl "burası borsa" deniliyor?
İbrahim Kahveci - Yeni Şafak
ÇEAŞ'ı kumar masasında kaybettiler
Bir mahkememiz kararını açıklıyor ve "burası borsa" diyor. O zaman neden bu borsa denilen düzene devlet yapısında izin veriliyor? Faize yatırılan paralara sonuna kadar sahip çıkılıyor da; faizi istemeyen şirket yatırımcısına neden ve nasıl "burası borsa" deniliyor? Dün Çukurova Elektrik'le ilgili okuyucularımızdan gelen bir maili yayınladım. Şirket bilgilerinde tarihsel eksik bilgiler olabilir. Burada önemli olan Türkiye'de parasını faiz yerine şirketlere yatırmayı tercih eden yatırımcılara yaklaşım mantığını anlamaktır. Dün büyüme rakamları açıklandığında aklıma gelen ilk olay, kriz esnasında bankaların nasıl kredileri kestikleri oldu. Ama bankalara bağırmak çağırmak ne ifade eder ki. Suç aranacaksa bankalara karşı alternatif piyasa olan sermaye piyasalarını görmezden gelenlerde bulunmalıdır. Sermaye piyasalarının gelişmişliği aynı zamanda bir demokrasi gerçeğidir. Bireysel hakların üstünlüğü, sermayenin bireyi ezememesi bir sermaye piyasası özelliğidir. Çok ortaklılık, ortakların birbirine saygısı, ortaklığa sadakat sermaye piyasası unsuru olsa da aynı zamanda gelişmişlik ölçütüdür. Ama ülkemizde maalesef ki demokrasinin sermaye alanındaki derin yansımalarına izin verilmiyor. Ülkemizde adeta demokratik sermaye dağılımı görmezden geliniyor. Rahmetli Turgut Özal borsayı açarken nerden bilecekti ki sermayenin halka dağıtılacağı yer olacağına bizim sermaye piyasamız sermayenin halktan toplandığı yer haline gelecekti. İşte dünden kalan okuyucumuzun örneği; "ÇEAŞ'da Yönetim Uzan grubuna teslim edildikten sonra SPK TARAFINDAN BİR ÇOK USULSÜZLÜK ve Şirket kaynaklarının başka yerlere aktarıldığı vs iddialar ve tespitler yapıldığı gündeme geldi. Hatta 1995 yılında şirket yönetimine bu nedenlerle el kondu, bir süre şirketi kamu kurumları idare etti. Altı ay bu şekilde geçtikten sonra kamu kurumları ile şirket sahibi Uzan anlaştı, yanlış işlemler düzeltildi dendi. 1998 yılında şirket ile Enerji Bakanlığı, imtiyazları genişletecek ve TEK Toroslar Dağıtım şirketi de Çukurova Elektriğe devredilmesi konusunda anlaşarak ve bu anlaşma Danıştay onayından da geçerek 2058 yılına kadar sürecek imtiyaz sözleşmesi yürürlüğe kondu. Sonra 2003 yılı Haziran ayına geldik, bir baktık ki şirket yönetimi kusurundan dolayı şirketin tüm tesislerine el konmuş, imtiyaz sözleşmeleri iptal edilmiş. Şirketin tüm aktifleri gitmiş, pasifte sadece borçları kalan, boş bir şirket ortada bırakılmış. O zamanki bakana Basında sorulduğunda, verdiği cevap ,'Efendim biz şirkete el koymadık ki küçük hissedarların hisseleri orada duruyor bizden ne istiyorlar gibisinden cevaplar vermişti' Tüm bu olaylar, hiç suçumuz olmadan bizlere yapılan bu zulüm hangi vicdan, hangi adalet, hangi hak anlayışına sığar.Dünyanın neresinde ve hangi rejimde böyle bir uygulama görülmüştür?" Günlerdir sessiz kalan SPK yargıçları topladığında da "burası borsa" dedi mi?