Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Cecil

Siyasetten biraz bunalmışlar için bu yazı. Varsın partiler koalisyon kuracaklar mı kurmayacaklar mı konuşa dursunlar. Her siyasi partinin kendi bakış açısıyla dışa vuran bir cephesi var, kimi konularda Nuh deyip peygamber demeyecekler, kimi konularda da muhataplarına doğru birkaç adım atarak orta yolu bulmaya çalışacaklar. Günün sonunda kendi cephelerini, duruşlarını varoluşsal anlamda bir değerler sistemine yaslayarak ölesiye savunacaklar. Kanaatlerini karşı tarafa aktaracak ve bununla ilgili bir algı oluşturacaklar.

Kanaat ve algı dediğimiz şeyler de zaten rolatif varoluşsal özelliklerin hal ve hareketlerimize yansımasına vesile olur. Her birimizin temsil ettiği cepheyi anlatan bir hikayesi vardır. Bu hikayeler gerçekliğin çok farklı boyutlarına işaret edebilir. Bu girizgahtan sonra şimdi gelelim Cecil’e. Cecil (türkçede sisil olarak okunuyor) bir aslan. Medyadan takip etme imkanı olmayanlar için söyleyelim, Zimbabwe’de yaşayan bir aslan. Daha doğrusu yakın zamana kadar yaşıyordu demeliyim, kısa bir süre önce öldürüldü çünkü. Belki de son yılların en meşhur hayvanı şu anda. On üç yaşında bir Güney Afrika arslanı. Cecil, ülkesinin Hwange Milli Parkı adı verilen korunaklı safari bölgesinde yaşayıp giderken aynı zamanda Oxford Üniversitesi bünyesinde yapılan bir araştırmanın da parçasıymış. Walter Palmer adında bir Amerikalı diş doktoru, aynı zamanda avcılığa da merak sarmış biri olarak bir süre önce Cecil’i avlamak üzere okla vurmuş. Yaralı olduğu anlaşılan Cecil, aradan dört gün gibi bir süre geçtikten sonra vurularak öldürülmüş halde bulunmuş. Koruma altında bulunan bir park bölgesinde, ziyaretçilerin sadece gözlemleme yapacağının düşünüldüğü bir ortamda bir hayvanın adeta zevk için öldürülmesi uluslararası arenada yankılanınca olaydan haberimiz oldu. Ülkenin Cumhurbaşkanı Robert Mugabe, Cecil’in ölümünde vatandaşlarını suçladı, “o sizindi, koruyamadınız” diye çıkıştı. Palmer’in sınırdışı edilmesini isteyen Cecil taraftarları, olayda rol oynadığı düşünülen başka iki kişinin de peşine düşmüş. İddialara göre, Palmer avı gerçekleştirebilmek için bir kişiden 50 bin dolar karşılığında rehberlik hizmeti de almış.

Sonuç itibariyle Cecil öldürülmüş. İnsanın haberi duyunca ilk düşündüğü şeylerden biri, vah yazık neden böyle şeyler yaparlar ki diye aklından geçirmek oluyor… Hem de ortada hiçbir zaruret yokken sadece zevk için… Ve tabii ki hemen Cecil’in hayat hakkının ihlal edildiğini savunan bütün kitlelerle kendinizi yan yana bulursunuz bu durumda… Ben de açıkçası şahsen böyle düşündüm.

CNN ekranında Cecil’le ilgili haberleri seyrederken, bir süre sonra, Afrikalı bir vatandaşın konuşmasına rastladım. Zimbabwe’li olan bu kişi, Cecil’in ölümüyle alakalı olarak hiç üzülmediğini, aksine çok da sevindiğini dile getiriyordu. Bu hayvanlar tehlikeli diyerek başladı sözlerine. Bizim hayatımızın içinden, buradan baktığınız zaman çok farklı bir resimle karşılaşırsınız diyordu. Ve ekliyordu: “Ben bacağımı bir yılanın sokması ile kaybettim. Zehiri bacağımın kesilmesine sebep oldu… Ayrıca, dedemi de. Onu da bir timsah yedi… Bu noktada Cecil için hiç mi hiç empati duygusu taşımıyorum…”

yeniakit

Bu yazı toplam 955 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar