Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Çekidüzen

Sene 2002. Yer ABD Başkenti Washington DC. Dönem teröre karşı savaş dönemi. 11 Eylül saldırıları sonrası Amerika’nın başlattığı “geri vuruş” savaşı saldırılara cevap olmaktan, faillerin cezalandırılmasından ziyade kendi içinde evrilen bağımsız bir savaş haline gelmişti. Başkan Bush’un haçlı seferleri “hatası”ndan sonra lafı ne kadar eğip bükmeye çalıştıysa da zihinlere kazınmış İslam dünyasına karşı başlatılan bir katliam alıp başını gitmekteydi. Şu notu düşelim: en büyük hatalardan biri etken ve edilgen, burası ve orası, batı ve doğu, biz ve öteki arasındaki statüko algısıdır. Edilgendeki kinetizm çoğu zaman göz ardı edilir, sonuçları da ölümcül olabilir. Hafızam taze, o yıllarda halklarının birbirine karşı husumet beslediğine dair en küçük bir emare olmayan Türkiye ve ABD arasında ipler gerilmiş, yönetimler arası sakin münasebet toplum katmanlarına doğru indikçe sürtüşme ve öfkeye dönüşmüştü. Yapılan araştırmalar, ABD karşıtı duyguların İslam dünyasının tamamında zirve yaptığını, ülkemizde de istisnai bir durum olmadığını gösteriyordu. Bush yönetimi hemen kolları sıvadı, valilik döneminden Bush’un sağ kolu olan Karen Hughes başkanlığında “kalpleri ve gönülleri kazanmak” adını verdikleri projeyi devreye soktu.

Amaç, ilişkileri onarmak ABD’nin İslam’a karşı bir husumeti olmadığını göstermek, zedelenen münasebetleri iyileştirmekti. Ancak olmadı. İlişkiler tam anlamıyla hiçbir zaman onarılamadı. Kısmi düzelmelere bel bağlanmazsa Amerika’nın yıldızı parlamaz oldu. Bunda en büyük etken, ABD’nin öncesine nazaran daha sert, kötü, zalim ve benzeri sıfatlarla ifade edilebilecek özelliklerine başvurması değildi. Amerika neyse oydu, üç aşağı beş yukarı tuttuğu yolda devam etmekteydi. O zaman değişen? Değişen bilgiydi. O da değişen teknoloji ile mümkün olmuştu.

İnternet çağının açılması ile saklanamayan, gözden kaçırılamayan bilgi bir an itibariyle her yere ulaşabildi. Sonuç? Sömürenlerin arkasına saklanacak bir perdelerinin kalmaması. Ortaya dökülen gizli yazışmalar, kapalı kapılar ardında çekilen ipler, kukla rejimler, bunlara direnenlere karşı üretilen yapay krizler ve fazlası saçıldı. İnsanın analizine, düşünmesine, tüketimine sunuldu. Bu, bir nevi çıplaklaşma ile de siyasi doğruluğa sığınmak zorunda artık kalmayan liderlikle öne çıktı. Bu dobralaşma hayırlı da bir şeydir diye bakılabilir. İçinden bir türlü dışından bir başka türlü olmaya gerek yoktur artık. Ne iseniz o olmaya mecbur bıraktı bu düzen.

Bu düzlemde Pew Research Center’in yaptığı araştırmaya göre “ABD’yi büyük tehdit olarak gören ülkeler” incelendi. Yüzde 72 ile Türkiye birinci oldu. Bunda, mezkûr dış değişimler kadar, Türkiye’nin yeni siyaset anlayışında sömürücüleri lafı eğip bükmeden, tam ortasından hedefe koyması ve bunu halkını arkasına alarak yapması da rol oynamıştır. Listede Güney Kore yüzde 70 ile ikinci, Japonya da yüzde 62 ile üçüncü sıradadır. Sınır komşusu Kanada’daki anti Amerikan duygunun Rusya’ya karşı olandan fazla olması da ABD için çekidüzen zamanının çoktan geldiğini göstermektedir. 

yeniakit

Bu yazı toplam 758 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar